Çoğu zaman, kelimenin gerçek anlamıyla acıyla farkına varıyorum ki, anlatmak istediğimin yirmide birini bile anlatamadım ve hatta hiçbir şey anlatamadım. Beni rahatlatan şey, tanrı'nın bir gün bana o gücü ve ilhamı göndereceğine, benim de kendimi eksiksizce anlatabileceğime, kısacası yüreğimdeki ve hayal dünyamdaki her şeyi ortaya koyacağıma dair olan umudumdur.
"bu coşkulu hayranlılk aslında son derece normal: aramızdaki 1 yüzyıla karşın dostoyevski bizim büyük çağdaşımız. geçmişteki yazarlardan çok azı onun güncelliğine sahip: dosto'nun yapıtlarını okumak 20.yy kroniğini okumakla eş anlamlı" Octavio Paz
Yaptığı ruh tahlilleri, kişinin içinde bulunduğu ruh halini yerinde ve sağlam yorumlama,kişilerinin davranışlarıyla kişiliğini ortaya serme( tam bir davranışçı),kişilerin kişilik özelliklerini tanımlayarak sürekli çocukluklarını anlatma vurgulama( tam bir psikanalist), kişilerin bilişlerini, şemalarını kalıpyargılarını tanımlama( tam bir bilişselci) ile tüm psikoloji ekollerini bir bünyede toplayabilmiş nadide psikolog olarak tabir ettiğim şahs-ı muhteremdir.Zaten Nietzche'de onu başının üstüne koyup tanıdığı en iyi psikolog olarak tanıtması boşuna değildir.
Öyle sahne canlandırmaları vardır ki ne o sahneyi unutabilirsiniz ne de o sahne de kişilerin içinde bulundukları ruh halini.o kadar abüyük bir yazardır ki; kimsenin kalkıpta en iyi eseri deyip bir kitabın ismini yazacak kadar büyük bir hataya düşeceğini sanmıyorum.
genç yaşta başlanılmaması gereken yazardır. genç derken ergenlikten bahsediyorum tabii. zira ergenlikte okunduğunda, dünya çok iğrenç bir yer tarzı düşüncelere kapılmanız olasıdır. ancak dostayevski bunun tam tersine işaret eder, iyinin ve kötünün hiç varolmadığına, her ikisininde bireysel ilizyonlar sonucu meydana geldiğini savunur. her ne kadar kendisi dindar bir insan olsa da, iyi bireyden tanımının isa olması da kanırlar bunu. dostoyevski'ye göre iyi ve kötü o kadar objektiftir ki, birbirinden ayrılamaz.
kendisi ayrıca dünyanın en iyi yazarı ve sayılı gözlemcilerinden birisidir. *
dostoyevski aynı zamanda, dünyada ideolojik olarak, bilinen ilk batı karşıtıdır. bu konuda, puşkin'in ölüm yıldönümünde verdiği nutuklar "batı çıkmazı" adıyla türkçe'ye çevirilimiş ve 90'larda yayınlanmıştır.
gelmiş geçmiş en iyi yazar olduğunu düşündüğüm kimse. insanı ve ona ait her şeyi en küçük ayrıntısına kadar analiz edip insan ruhunun haritasını en küçük detayına kadar çizmiş dehadır. insanın anlam dünyasının röntgenini çekmiştir. röntgen sonuçlarını çoğu zaman yorumlamadan en steril halde önümüze koymuş, merakla yine bizi gözlemlemeye koyulmuştur. onu okurken birçok yerde ellerim titrer başımın döndüğünü hissederim. en anlamlı görünen, hayatımızın genelini işgal eden, birçok şeyin yazarın kaleminin ucunda un ufak olması ürpermeme sebep olur. onun kaleminde insan ve onun hayatı sürekli gözlemlenen ve sürekli biçimde otopsisi yapılan bir ceset gibidir. kaleminde zaman yoktur bugün ve yarını yazar aynı zamanda dün de vardır yazdıklarında, o bütün zamanların insanıdır. sanırım yazmak din olsa idi tanrısı dostoyevski olurdu.
dönemine göre;müthiş, edebi değerde eserler yaratan, şimdi bile kurması zor psikolojik çözümlemelere inerek okurken 'vay be' denilecek etkiler bırakan ve kitaplarını kumar borcunu ödemek için yazdıgı rivayeti olan rus realist yazar.
'bazen susarsın.. yenilmiş sanırlar seni, eksik ve yaramaz. unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz.' sözünün sahibi, çok sevdiğim rus yazar.
"bağışlayın beni! diyordu. ayaklarınıza kapanarak, sizden af diliyorum. hem sizi, hem kendimi aldattım. bu bir düş, bir hayaldi. bugün sizi düşünerek kahroldum. ne olur, bağışlayın beni!
suçlamayın beni, çünkü size karşı hiç yalanım yoktu. sizi seveceğim demiştim. sizi seviyor, size karşı sevgiden de büyük bir duygu besliyorum. tanrım! olanak olsa da ikinizi birden sevebilseydim... ne olurdu siz, o olsaydınız! sizin için şimdi neler yapmak istemezdim. ne kadar hüzünlü ve kederli olduğunuzu anlıyorum. sizi kırdım. ama sevgiyle kin bir kalpte uzun zaman barınamaz. siz de beni seviyorsunuz.
size teşekkür ediyorum! evet, sevginiz için teşekkür ediyorum. çünkü hayalime, uyanınca bile uzun zaman unutulmayan tatlı bir düş işlediniz. çünkü bana kalbinizi kardeşçe açtınız, yaralı kalbime huzur, mutuluk vermek istediğiniz anı yaşadıkça unutmayacağım. beni bağışlamakla kalbimdde gömülü size ait anıları sonsuz minnet duygularımla bir kat daha yüceleştirmiş olacaksımız. bu anıyı ruhumda ölünceye kadar saklayacağım. kalbim ihanet bilmez; daha dün, bağlı olduğu kimseye bir an içinde nasıl dönüverdiğini gördünüz.
birbirimizi yitirmeyeceğiz. bize gelir, bizleri unutmazsınız. her zaman arkadaşım, kardeşim olacaksınız. karşılaştığımız zaman bana elinizi uzatırsınız değil mi? uzatacaksınız; beni bağışladınız, değil mi? beni eskisi gibi seveceksiniz, değil mi?
evet, sevin beni, unutmayın. çünkü bu anda ben de sizi öyle seviyorum ki!... sevginize lâyığım, hakedeceğim onu aziz dostum!
önümüzdeki hafta onunla evleniyoruz. beni eskisi gibi seviyor, asla unutmamış. ondan söz açtığım için darılmayın. size onunla birlikte gelmek istiyorum. onu seveceksiniz olur mu?
bağışlayın, unutmayın ve sevin.
sizin nastenka'nız."
"Çoğu zaman, kelimenin gerçek anlamıyla acıyla farkına varıyorum ki, anlatmak istediğimin yirmide birini bile anlatamadım ve hatta hiçbir şey anlatamadım. Beni rahatlatan şey, tanrı’nın bir gün bana o gücü ve ilhamı göndereceğine, benim de kendimi eksiksizce anlatabileceğime, kısacası yüreğimdeki ve hayal dünyamdaki her şeyi ortaya koyacağıma dair olan umudumdur" demiş rahmetli...
rusyadan emperyalizme ve sömürü düzenine direnen milyonlar çıkmışsa dostoyevski gibi insanı ve doğasını tüm çıplaklığıyla analiz eden dehalar olduğu içindir.
Edebiyat denince akla gelen ve bununda yanında aslında büyük bir filozof olan kimse. Bizde böyle yazarlar olmadı. Tarihin en karışık dönemlerinde aşk romanları yazdık.