durduk yere, alakalı alakasız anlarda insanın aklına gelen insan. dibine kadar indiği insan ruhu betimlemeleri, insan karmaşası anlatımlarıyla konudan sizi alıp başka diyarlara habersizce uçuran yazar. kumar tutkusu, sara hastalığı, borçlar yüzünden alacaklılardan kaçarak geçen yıllar, avrupa şehirlerine göç ,tren yolculukları ve bu arada hep yazmak. bu romanlarla dergiler için köşe yazılarıyla yettiğince birikmiş borçları kapatmakla geçen köşe kapmaca hayatının ancak son yıllarında biraz rahata erebilmiştir. turgenyevle hiç anlaşamamışlar, aralarında geçen bir barda fikir kavgası yüzünden yıllarca konuşmamışlardır. şöyle sözlerle bize ışık tutan yazar.
"Sıradan adam, karmaşık adamdan daha korku vericidir". "ister tatlı, ister acı olsun, hatıra insana ıstırap verir"."insan yaşamayı ve yaşamamayı aynı şey diye kabul ettiği zaman hürriyete kavuşur".
"Aldatmaca ile dolu olan bir dünya yarattığınızı bile bile, kime ve neden gücendiğinizi kestiremeden, tüm bu aldatmacalar, karışıklıklar arasında, bilinmeyenler arasında içiniz sızlar da sızlar. Üstelik bilmedikleriniz çoğaldıkça duyduğunuz iç sızıları da o denli artar."
1821 yılında dünyaya geldi. 13 yaşındayken moskova'nın en iyi okullarından birine yatılı olarak kaydedildi. on altı yaşında babasının zorlamalarıyla petersburg askeri mühendis okuluna girdi.
1843 yılında mühendis okulunu bitiren genç fiyodor, asteğmen rütbesiyle orduya katıldı. o günün şartlarında mühendislik kendisine iyi mevki ve refah dolu bir hayat verebilecekti belki ama onun düşündüğü gerçek çok farklıydı; nitekim bir yıl sonra istifa etti.
dostoyevski için ünlü fransız yazar balzac'ın yeri bir başkadır. bu hayranlık sonucu 1843 yılında balzac'ın eugenie grandet romanını rusçaya çevirir. böylelikle edebiyat çalışmalarına da başlamış olur.
1845 yılında ilk eseri insancıklar'ı kaleme alan dostoyevski, bu eserde dönem edebiyatının şaşmaz konularından biri olan memur hayatını anlatır.
dostoyevski, devrin birçok ilerici genci gibi, toprak köleliğinin yürürlükte olduğu sosyal yapıdan rahatsızdı. bu yüzden, rejime karşı çalışan gençlik gruplarından birine katılır. kısa bir süre sonra gruba bağlı tüm gençler yakalanarak tutuklanır. genç yazar 4 yıl kürek, 5 yıl da sürgün cezasına çarptırılır. hapiste yalnızca incil bulundurmaya müsaade edildiği için hristiyanlığa merak sarar.
1866 yılında ünlü romanı suç ve ceza'yı bitirdiğinde dönemin edebiyat otoritelerinden biri olarak görülmeye başlanır. çağdaşı birçok yazarın aksine, toplumun her kesitinden insana romanlarında yer verebilen dostoyevski, kahramanlarının şahsında kendisinin de içinden çıkamadığı çatışan duygu ve düşünceleri tasvire çalışır.
"Bir kere kendini duygularına kaptır, bir anlığına şuurunu susturup, düşünmeden, esas aramadan hareket et, nefret et, birini sev, daha doğrusu boş durmamak için bir şeyler yap. En geç öbür gün bu bilinçli kandırmaca yüzünden kendini küçümsemeye başlarsın." Bu sözleri sarfetmiş kişilik. Daha fazlası ütopik olurdu herhalde.
Çoktandır kafamı kurcalayan bir şey var. Niçin insanlar birbirilerine karşı açık yürekli davranmıyorlar. Neden en iyi insan bile karşısındakinden bir şeyler gizliyor, bütün düşündüklerini açıklamıyor. Sözlerimizin yabana atılmadığını bildiğimiz zamanlar bile neden içimizden geçenleri olduğu gibi söylemiyoruz. Nedense herkes olduğundan sert görünmek istiyor. Duygularını hemen açığa vurursa altta kalacakmış, küçük düşürülecekmiş gibi bir korkuya kapılıyor.
tolstoy, ''onun kalemini tanrı kullanır'' sözüyle nasıl bir yazar olduğunu anlatmıştır zaten dostoyevski' nin. kanımca toltsoy bu sözü basit bir övgü için söylememiştir. bu sözle ifade etmek istediği; dostoyevski' nin tıpkı bir tanrı gibi insanın iç dünyasını, pişmanlıklarını, ruh halini bildiğidir.
kumar borçları yüzünden kitap yazmak zorunda kalan, rus yazar.
ulan nasıl bir yetenektir bu. ilham filan beklemiyor adam. sırf para lazım diye oturup yazıyor. üstelik yazdıkları klasikler sınıfında yer alıyor. ondaki de dna bendeki de amk. adam yazıyor dünya okuyor, biz yazıyoruz dünya sövüyor.
leyla ile mecnun sever biri olarak benim de adını orada duymaktan hoşlanmadığım yazar. dostoyevski lan bu, 40 kere düşünüp adını öyle zikretmek gerekir. komedi dizisine meze edilmemeli.
Cocuklugu huzunlu geçmiş, küçük yaşta bir çok şeyi omuzlamak zorunda kalmış, bir zamanlar muhim bir askerken bundan nefret ettifini anlayarak ilk yazarlık dönemine adım atmış bilge kişiliktir. Bir kaç kitabına her ne kadar gogol vari densede bence kendine has bir uslubu bulunmaktadır Cenaze töreni büyük bir ses getirdiği söylenmektedir.