Fuzuli'nin Kanuni Sultan Süleyman tarafından bağlanan günlük 9 akçe aylığı alamaması üzerine nişancı Celalzade Çelebi' ye yazdığı mektuptur.
Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. Gerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
Dedim: - Ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır?
Dediler: - Bizim adetimiz böyledir.
Dedim: - Benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam.
Dediler: - Ey zavallı! Sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
Dedim: - Vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir.
Dediler: - Akçamız ile satın almışız, bize helaldir.
Dedim: - Hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur.
Dediler: - Bu hesap, kıyamette sorulur.
Dedim: - Dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz.
Dediler: - Ondan dahi korkumuz yoktur, katipleri razı etmişiz.
Gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey'us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.
fuzuli; gereksiz anlamına geldiği gibi bilgili, bilgin gibi bir anlamı da vardır zaten fuzuli mahlasını bu yüzden seçmiştir şairdır. iskender pala' nın "babil de ölüm istanbul da aşk" kitabında hayatıyla ilgili onlarca rivayetten biri olan "hillelili fuzuli" olarak anlatılır. esasında en güzel leyla ile mecnun mesnevisi olarak kabul edilen kitabının hikayesidir.
16. yyda kerbelâda yaşamış türbedarlık yapmış, azeri türkçesiyle yazan, en büyük lirik şairlerimizden birisi.dönemin en iyisi olmasına rağmen saraya yakın olmadığı için, saraya daha yakın olan bakî daha ön planda tutulmuştur.ayrıca kasidelerinden başka astronomi vb. alanlarda da ileri derecede kendini gelişmiştir.birde su kasidesi vardır ki... o hayal gücünün içine hapseder okuyan adamı.
Fuzuli ve Ruhi yolda yürürken bir köpek görürler, ruhi; "şu köpeğe bak nekadar fuzuli" Fuzuli; "Vur k*çına çıksın ruhi" bu konuşmalarından nekadar esnek bir zekaya sahip olduklarını anlayabiliyoruz.
Fuzûli'yi de zamanının meşhur mütefekkirleri arasında saymak mümkündür. Fakat Fuzûli'nin şiirleri zamanının sanat seviyesinin üstünde olmasına rağmen, fikir yönünden zamanındakiler ile arasında fazla bir fark yoktur.
Çünkü Fuzûli, şiirlerinde sanat unsurunu birinci planda tutarak faydadan çok mükemmelliğe yer vermiştir. Fikirlerinde ise, her mütefekkir gibi o da insanlara faydalı olup onların hayatına yön vermeye çalışmıştır.
aşk ve ızdırap şairidir. şiirlerinde beşeri aşktan ziyade tasavvufi aşk ön plandadır. beşeri aşk tasavvufi aşka ulaşmak için bir basamak konumundadır.
dil konusunda çok hassastır. hiç bir kelimenin beyitte ki yeri tesadüfi değildir. kendisi bu durumu "şiir bir duvar inşa etmekse, sözcükler de yapımda kullanılan tuğlalardır. duvarın sağlam olması için, söz kuvvetli olmalıdır" şeklinde açıklar. ses meselesini önemser. öyle ki "su kasidesi" olarak anılan naatı, dikkatlice okunduğunda -s , -ş ve -u seslerinin sık tekrarlanmasıyla su sesinin yaratabileceği fonotiği yaratır. klasik edebiyatın piridir. leyla ve mecnun kasidesi önemlidir.
" hasılım yok ser-i kuyında beladan gayrı
garazim yok reh-i aşkında fenadan gayrı"
Şikayetnãme Fuzûlî'nin en önemli eserlerinden biridir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın Bağdat'ın fethinden sonra (1534) Fuzûlî padişaha kasideler sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Maaşını alamayınca Şikayetnãme'yi yazmıştır.
Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. Eğerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
Dedim: - Ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır?
Dediler: - Bizim adetimiz böyledir.
Dedim: - Benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam.
Dediler: - Ey zavallı! Sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
Dedim: - Beratımın gereği niçin yerine gelmez?
Dediler: - Zevaittir, husulü mümkün olmaz.
Dedim: - Böyle evkaf zevaidsiz olur mu?
Dediler: - Asitanenin masraflarından artarsa bizden kalır mı?
Dedim: - Vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir.
Dediler: - Akçamız ile satın almışız, bize helaldir.
Dedim: - Hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur.
Dediler: - Bu hesap, kıyamette sorulur.
Dedim: - Dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz.
Dediler: - Ondan dahi korkumuz yoktur, katipleri razı etmişiz.
Gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey'us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.
şiirlerinin ilham kaynağı olan ''gülcemal''li sevgilisinin hayali olduğu şairdir.fuzuli'nin aşkları her zaman karşılıksızdır çünkü fuzuli şiirlerinin güzelliğini, derinliğini bu karşılıksız aşktan kazanır.
Ailesi göçebe hayatı bırakıp günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan Oğuzların Bayat boylarındandır. Fuzûlî; ne kadar kesin bilinmese de 1483 yılında Akkoyunlular zamanında şimdiki Irak'ta Kerbela veya Necef'de doğduğu tahmin edilir.
Fuzûlî iyi bir eğitim almak için ilk önce Hillah şehirinde bir müftü olan babasından, ve daha sonra Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür. Daha sonraki öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte; eserlerinden islamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Su Kasidesi'nin 2. beytinde; "Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem" "Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su" diyerek astronomi bilgisinin de iyi olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca hamse sahibidir.
Azerice Divanı'nın önsözünde;
"ilimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir"
demektedir.
Azerice, Arapça ve Farsça divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, Ehl-i Beyt'e duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. "Leyla ve Mecnun" mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevîlerden biridir.
iran şiirinden Hâfız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevai çizgisini en başarılı şekilde kemâle erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir. Onun, Kerbela'da 1556 yılında içinde yaygın olan salgın bir hastalık sonucunda, veba veya kolera'dan öldüğü tahmin edilir. Şiirlerinin başkalarıyla karışmaması için gereksiz, manasız anlamına gelen fuzuli mahlasını kullanmıştır