Futbol maçlarını sevmiyorum, eskiden çok izlerdim ama tadı yok artık, kendim maç yapmadıktan sonra başka maçı izlemem, sevmeyen insan daha önce dendiği gibi futbol muhabbetleriyle yogurulmamıştır çocukluktan, bende o gruptanım, benim derdim sevenlerle değil, futboldan başka bir boktan konuşmayanlarla, ulan bir maç oluyor, bir takım gol atıyor sabahtan akşama kadar bunu konuşuyorlar, ulan adam golü atarken o kadar polemiğe girmedi anasını satayım ne bu futbol yorumculuğu?
Annesiyle örgü örüyordur ha ? Sen ne yapacaksin maç izlemek için karinimi döveceksin. Bu kadar saf olmayın. Futbol bir spordur. ilgini çekiyorsa seversin çekmiyorsa sevmezsin. Çok basit bir konu. böyle basit bi konunun altinda tutmayin beyninizi.
sevmeyen değilde ilgisi olmayan erkek desek daha doğru olur. evet benimde ilgim yok futbolla. sadece futbol değil basketbol voleybol vs.. benim spor zevkim avcılık doğa sporlarıdır.
Her bakımdan farklı olan insanların futbol söz konusu olunca 'canımız feda'* moduna geçmelerini sürü psikolojisine bağlayan birine normal hatta takdir edilesi gelen erkektir. Ülkemiz erkeklerinin genelinde 'futbol sevmiyorsan erkek değilsin' anlayışı hakim ve futbol sevmek daha küçük yaşlarda ortamlarda kabul görmek için ön şart olarak sunuluyor. Bu anlayışla büyüyor çocuk ve sonuç ortada. Hayatlarının anlamını tuttukları takım haline getirmiş bir sürü top-kafa... sevmeyin demiyorum, hobi olarak yine sevin.
futbolu aslında seven erkektir bazı sebeplerden dolayı müptelası olup hayatına futbol ile şekil vermek istemeyen, bu sebeple de futboldan uzak durmaya çalışan insandır. iddia oyunu, fanatiklik adı altında yapılan saçmalıklar, aynı sofrada yemek yediğimiz karşı takım taraftarı belki annemiz, belki babamız, belki kardeşimiz, belki de bir akrabamıza tribün denen yerler aracılığıyla bir topluma dahil ederek küfür etmemiz gibi sebeplerden ötürü futboldan uzak durmaya çalışır. ha bir de bu işin faiz kısmı var. küçük büyük her kulübün içinde faiz döner. küçük büyük her kulübün içinde çıkar çatışması vardır.
benim o. el clasico hariç maç izlemem. fakat madem mevzu açılmış bir kaç kelam serdedelim.
silah kaçakçısı, ihale takipçisi, vurguncu vb. zevatın futbolu kara para aklama dahil bir çok 'futbol dışı amaç' için kullandığını bilmeyen yoktur. zaten ceplerinde para olduğu için maçları da 'saha' yerine 'masa'da kazanmaya alışmışlardır. (bir ara paçayı kaptırmışlardı ama, 'damat' sayesinde kurtardılar) işin garip tarafı bu durumu taraftarlar da içselleştirerek: -başkan bu maçı verir mi hacı, yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş, de mi ama? şeklinde yorum yapar hale gelmiştir. neyse, lafı uzatmadan madde madde sıralayalım;
kulüp başkanı; ismini parlatıp 'bedava' reklam peşindedir;
kanallar ve yayıncı firma: olayı iyice abartıp daha fazla izlenme oranları ve dolayısıyla daha fazla para peşindedir;
stad'a ve tv'ye reklam verenler: maçı izleyenlerin yapılan reklamlardan etkilenip ürünlerini satın alarak daha fazla kazanma peşindedir;
kulüp: diğer kulüplerle olan çatışmayı körükleyip meseleyi 'taraftarlık' derecesinden 'tarafgirlik' derekesine indirerek, satacağı ürünlerle hem kasasın doldurmayı hedeflemekte hem de forma ve diğer reklam anlaşmaları sırasında stadının doluluğu, yaptığı maçların izlenirliği ve forma satışlarını gerekçe göstererek daha fazla kazanma derdindedir.
futbolcu: bizim ömrümüzde bir arada göremeyeceğimiz miktarda parayı iki yıllığına alır;
izleyici-taraftar:
takımı sever, forma alır, para öder.
maçı stadda seyretmek ister, para öder.(ayrıca staddaki reklamlardan etkilenir o ürünleri alır, para öder.)
stad'a gitmeye eriniyordur, decoder alır, para öder.
bu döngü içinde, başkan kazanır, kulüp kazanır, oyuncu kazanır, reklamcı kazanır, yayıncı kazanır, hepsi kazanır. peki yarenler deyin bana: para kimden çıkar?
peşin peşin edit 1: paçayı kaptırmayanlar da masum değildir.
peşin peşin edit 2: eksilemeden önce düşünün lütfen: başkalarının cümlesine 'nesne' olmaktansa, kendi cümlenizin 'öznesi' olmayı deneyin.