amerikalı erkeklerdir. (bkz: amerikan futbolu)
fin erkekleridir. (bkz: buz hokeyi)
litvanyalı erkektir. (bkz: basketbol)
futbol sevmeyen türk erkeği ise hemcinsleri tarafından dışlanır ancak tipi de fena değilse kadın mıknatısı olması kaçınılmazdır.*
yani kötü ama garipsiyorum. tamam çok ilgilenme ama yine de temel bir bilgin olsun. hayatın her alanında olması gerektiği gibi. futbol öyle bir şey oldu ki, ilgilenmemek marjinallik göstergesi gibi. "aga yok yha ben krikete sardım" falan diyecek sanki mübarek. altından öyle bir şey çıkacakmış gibi. bilin biraz ya. "galatasaray'ın/ fenerbahçe'nin kalecisi kim?" dediğin zaman hödük gibi bakmasın yani karşıma. hele "hangi takımlısın?" deyince milli takım diyenler var ki kafa göz dalıyollarmış öylelerine.
(bkz: sentinel prime) dahası, futbolu sevmediğimi ve ilgilenmediğimi söylediğimde ''sen ne biçim erkeksin olm'' aptallığında bir soru yönelten salaklardan da nefret eden erkektir...
zannedilenin aksine yaşayan erkektir. hatta baya bildiğiniz gücü kuvveti yerindedir. kafası da zehir gibi çalışır. takım tutmaz. holiganlığa karşıdır ama onun da ilgi duyduğu çok farklı alanlar vardır. ona biçilen erkek misyonundan sıyrılmıştır sadece. epati de yapar. sevilesidir zaten. aşığı da çokur.*
futbol erkek işidir zihniyetine sahip şahısların baskısına maruz kalan erkektir. homosundur, erkek değilsindir, ılıksındır hatta türk değilsindir vs. ama esasında sürü piskolojisine uymayıp sevmediği bir şeyi kendisine karşı dayatılmasına karşı olan delikanlı erkektir.
marjinal takılacaktır ya amerikan futbolu falan sever onu savunur bide ısrarla. mal işte. dünyada 3 milyar insan futbol diyo bi kendi cok biliyo amerikan futbolu diyo.
Topluluğun dayattıgı zorlama hobiye alet olmamış. Kendi görüşünü ortaya koymuş. Seçerek, anlayarak, çözümleyerek bir sonuca varmıştır. Ama Türkiye'de bulunması zor bir çeşittir.
gereksiz görüyordur, takım oyunlarını genel olarak sevmem ama futbol çok saçma be kardaş. milyon tane mantık hatası var zaten. yıl olmuş 2013 halen yanlış karar veren, sahada dolanıp duran hakemler var mesela. her pozisyon 3-5 tane kamerayla çekiliyor, bir fuali her açıdan izleyip değerlendirme şansın var, neden 1 hakemin 2 gözüne kalsın böyle bir karar? televizyon odası gibi bir yerde 3-5 hakem oturur, pozisyonu önlerindeki ekranlardan farklı açılarda izlerler, oy birliğiyle karar verirler kırmızı kartmıdır mavi kartmıdır ne sikimse verilcekse. yok ayağı takılıp yuvarlananlar ondan sonra götünü başını tutup sakatlandım ayağı çeken sahtekarkar, sporcumu oluyo lan bu yalancı itler şimdi? izleyecekseniz ultimate frisbee izleyin görün nasıl oluyormuş takım oyunu, adamlarda hakem bile yok, fual durumunda oyuncular kendi kararlarını kendileri verebilecek kadar insanlar.
benim o. el clasico hariç maç izlemem. fakat madem mevzu açılmış bir kaç kelam serdedelim.
silah kaçakçısı, ihale takipçisi, vurguncu vb. zevatın futbolu kara para aklama dahil bir çok 'futbol dışı amaç' için kullandığını bilmeyen yoktur. zaten ceplerinde para olduğu için maçları da 'saha' yerine 'masa'da kazanmaya alışmışlardır. (bir ara paçayı kaptırmışlardı ama, 'damat' sayesinde kurtardılar) işin garip tarafı bu durumu taraftarlar da içselleştirerek: -başkan bu maçı verir mi hacı, yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş, de mi ama? şeklinde yorum yapar hale gelmiştir. neyse, lafı uzatmadan madde madde sıralayalım;
kulüp başkanı; ismini parlatıp 'bedava' reklam peşindedir;
kanallar ve yayıncı firma: olayı iyice abartıp daha fazla izlenme oranları ve dolayısıyla daha fazla para peşindedir;
stad'a ve tv'ye reklam verenler: maçı izleyenlerin yapılan reklamlardan etkilenip ürünlerini satın alarak daha fazla kazanma peşindedir;
kulüp: diğer kulüplerle olan çatışmayı körükleyip meseleyi 'taraftarlık' derecesinden 'tarafgirlik' derekesine indirerek, satacağı ürünlerle hem kasasın doldurmayı hedeflemekte hem de forma ve diğer reklam anlaşmaları sırasında stadının doluluğu, yaptığı maçların izlenirliği ve forma satışlarını gerekçe göstererek daha fazla kazanma derdindedir.
futbolcu: bizim ömrümüzde bir arada göremeyeceğimiz miktarda parayı iki yıllığına alır;
izleyici-taraftar:
takımı sever, forma alır, para öder.
maçı stadda seyretmek ister, para öder.(ayrıca staddaki reklamlardan etkilenir o ürünleri alır, para öder.)
stad'a gitmeye eriniyordur, decoder alır, para öder.
bu döngü içinde, başkan kazanır, kulüp kazanır, oyuncu kazanır, reklamcı kazanır, yayıncı kazanır, hepsi kazanır. peki yarenler deyin bana: para kimden çıkar?
peşin peşin edit 1: paçayı kaptırmayanlar da masum değildir.
peşin peşin edit 2: eksilemeden önce düşünün lütfen: başkalarının cümlesine 'nesne' olmaktansa, kendi cümlenizin 'öznesi' olmayı deneyin.