fanatik arkadaşımın sürekli olarak futboldan bahsetmesi. başka konu yokmuş gibi gece gündüz bahsetmesi.
ayrıca devamlı olarak beni galatasaray maçlarına götürmesi. fenerbahçeli birinin devamlı galatasaray maçı izlemesi nefret etmek için başka bir sebebtir.
son olarakta şike olaylarının patlak vermesi futbola olan azıcık sempatimi de tamamen kaybettirmiştir.
çocukluk döneminde yaşanan psikolojik futbol mağlubiyet travması üzerine...
halen -sözüm ona- fenerbahçeli olmama rağmen ne ilk on biri bilirim ne de fenerbahçe dahil bir maç izlerim sayın sözlük.
nefret etmeyi sebepler olarak çoğullamaya luzum yok.
genel olarak çoğu fenerbahçeliler de bilirler ki; beşiktaş kardeş takımdır. galatasaray ile fenerbahçe arasındaki dengeyi sağlayan takım olarak asil bir görev icra eder beşiktaş.
nitekim yıl 1987, ben henüz 6 yaşlarında koyu bir fenerliyimdir. günlerden pazar...
fenerbahçe-beşiktaş maçı 4-0 mağlubiyetle sona erdikten sonra ben;
-sikerim böyle takımı. dedikten sonra annemin;
-aa aa ayıp çocuum. demesinin ardından. babamında;
-doğru söylüyor.çocuk haklı hanım.
dediğini hatırlıyorum.
-ben artık beşiktaşlıyım fenerli falan değilim. demiştim.
fakat babam beni yine kandırmıştı başımıza geleceklerden habersiz. ben yine o yılın sonuna kadar fenerli olarak kırık-dökük ezik bir fenerli olarak mahalle arkadaşlarımla mücadelemi sürdürdüm.
o yılın içerisinde tekrar fenerbahçe-beşiktaş karşılaşması oldu ve yine 4-0 mağlub oldu fener. babamın artık verecek bir cevabı kalmamıştı.
ben;
-bunlar orospu çocuğu.
dediğimde babam suskundu.
eee işte böyle.
çocuklukta fenerli doğduğunu bildiğin en hassas döneminde ardarda gelen 4-0'lık mağlubiyet bana kol gibi girmişti. çocukluğumda yaşadığım bu travmanın ardından futboldan nasıl nefret etmeyeyim ha canım sözlük?