bunun birde kendinden emin adımlarla ağır ağır ilerleyerek kırmızı kart gösteren hakem modeli vardır ki daha bir karizmatiktir. kesinlikle taviz vermez ve diyoloğa girmez tavrı kesin ve nettir.
camiaya yakın olduğumdan, zaman zaman görüştüğüm hakem arkadaşlarımın psikolojileri hakkında birkaç şey söyleyebileceğimi düşünüyorum. hakemler maçların ehemmiyet derecesine göre konsantrasyon seviyelerini ayarlarlar. yani çok kritik bir maç öncesinde eğer ki profesyonelliği sindirmiş bir hakemse mental anlamda kendini hazırlamış bulunur. kırmızı kart gösterme hususunda ise söyleyebileceğim, bir yargıcın tokmak vuruşunda ne kadar duygu varsa hakemin hareketlerinde de pek fark yoktur. kendini otorite olarak hissettiğinden keskin, çeliksi hareketlerle oyuncuyu ihraç edebilir. bu direkt sinirli, kırgın, müşkülpesent ya da seksi olduğu yönünde bize net bir fikir vermemelidir.
eğer kritik bir pozisyonsa hakemin pozisyon mevkiine çabucak gelip hareketin yaptırımını uygulaması en uygun olanıdır. aksi takdirde oyuncuların birbirine girmesi işten bile değildir. hele ki böyle bir poziyon sizi bir üst klasmana taşıyacak bir maçta gerçekleşiyorsa, futbolcuya koşmayarak gösterdiğiniz kart sizin bir üst klasman için bir sezon daha idmanlarda koşmanıza neden olacaktır.
yaptığı harekete bir türlü anlam veremediğim hakemdir. hayır yani 10 metreden de göstersen, gelip afedersin oyuncunun kıçının dibine de gelip göstersen aynı bok, oyundan atılmış olacak. bu artistik hareketler kime, niye? halbuki gelsen sakin sakin, elini göt cebine atsan, kırmızı kartı çıkartıp gülerek oyuncuya göstersen, oyuncu hem oyundan hem de çileden çıkar. keyif alın yaptığınız işten kardeşim biraz, bu ne kendinize işkence!