Can Bartu, ATV'de Beşiktaş maçı yorumlarken: "Walsh
ikinci yarı çok etkisiz, kendisini oyunda hiç
göremiyorum..." (Walsh devre arasında oyundan
çıkmıştır.)
TRT nin memur statütüsünde olan spikerleri içersinde, çocukluğumuzun sanrılarını oluşturan bir kısım adamların kafamıza giren sözleridir ayrıca. cetvelle ölçülmüş bir pas vardır ki mesela orta çizgiye paralel. Ziyaaaa diye beyni delen bir vurgusu da vardır.
Adamlardır diyorum çünkü değdire değdire stata girilen o mahkum ekonomik yıllarımızın küçük sosyal çevrelerinde hanımların futbol falan yakından ilgilenmedikleri, beyin ,ise asli görevlerinden biri olan tek kanallı regulatorlu tv karagümrüglü radyonun kurcalandığı zamanlara rastlamaktaydı.
topun fileler ile buluşmasından yıllarca bir romantizm yayılmıştır gri tonlarda olsa bile.
köşe gönderine yakın çizginin yaklaşık iki üç metre geirisinden ayağı ile öyle güzel vuruşu adresini avucunun içi gibi bilen spiker beyfendilerdi.
Çok şey kazandırdıklarından eminim ama bir şey daha kazandırdılarından o kadar eminimki. hala memur statüsünde olduklarından mıdır nedir başka ekranlara sığmayan tel tel olan saçlarını aynı şekilde tarayıp, çocukken ninni gibi gelen ses tonları ile bizlere kendilerini kazandırmış spikerler olduklarıdır.
Bir gün öyle bir gol atacaklar ki sessizce
şuuuuuuuuuuuuuuuutt yandaaaann dışardaaaaaaaaaaaa.
bir galatasaray maçı sonra erman toroğlu, spikerin yanına gelen oyunculara sorular soruyor. sıra ümit karandadır ve ümit bir gece sonra evlenecek, dünya evine girecektir. ne şans ki ümit karan da o maç hat-trick yapmıştır. erman toroğlu soruyor:
''ümit'e sor bakalım; gollerin hepsini bu gece mi attı, yarın akşama da bıraktı mı?''
soruyu alan spiker ümit' e bu soruyu yöneltemez ve ilginç bir yüz ifadesi ve gülümseme sonrası erman toroğlu'na:
''hocam bu nasıl soru?!!'' diyerek kalakalır.
az çok spikerin sözlerinden mana çıkarmaya çalışan ümit karan da, erman hocanın yine yapacağını yaptığını anlar ve anlamsız bir tebessüme gark olur.