Kesinlikle öyle. Hele bizim lig ultra sıkıcı. Takımların hepsi kötü oynuyor. Sadece diğerleri daha kötü oynadıkları için kazanan bir takım ortaya çıkıyor ister istemez.
22 tane milyonerin sahada bir topun peşinden koşup topu kapıp öbür kaleye atmak için birbirleriyle boğuştuğunu seyretmek niye haz verici bişeydir?
Merakı olan için sıkıcı değil ama niye haz verici bişey?
Müziğin niye insanların hoşuna gittiğini araştırmış biri, nedenini keşfedememekle birlikte beynin bir notadan sonra otomatik olarak diğerini tahmin etmeye çalıştığını ve tahminin doğru olması durumunda mutlu olduğu melodi denen süreç boyunca bunun sürdüğünü düşünüyorum demişti.
Belki benzer birşey futbol içinde geçerli, beklediğiniz ve umduğunuz bazı şeyler oluyor ve beklemediğiniz şeylerde oluyor. Söz konusu olan kim kazanirsa kazansin hicbisey degismeyecek lecce calgiari maçı değilse bu sizi heyecanlı bir atmosfere sokuyor.
en çok 3. lig müsabakası izlemiş kimsenin söyeyebileceği cümledir. Halbuki futbol dediğiniz anda: magazin( arda turan-sinem kobal aşkı) , atışma( mourinho- guardiola) , yardımlaşma(xavi- iniesta), tekstil piyasası( adidas- nike- puma vb. ) ve birçok alanda değerler birleşmiştir. Tek ayrıntı hangi maçı izleyeceğinizdir. Ayrıca bunu söyleyen kimse lisede halısaha maçlarında kaleye geçirilen kimsedir. Tekrar denesene.
kişisine ve maçına göre değişecek gerçekliktir. futbol sevmeyen biriyseniz en kral maçı da izleseniz heyecan vermez ve sıkılırsınız. ama futbolu seven biriyseniz işte o zaman en kötü maç bile bir anlam taşıyabilir ve takip edersiniz.
aslında maçın sıkıcı olması olayı futbolsever mantığından çıkartılıp, 90 dakika içinde atılacak en fazla 3 gol mantığıyla baktığımızda doğru olabilir, ama bir futbolsever asla o mantıkla bakmaz maça.
bir taraftarın gol sonrası duyduğu sevinç, rakip takım onun kalesine yaklaştığında yaşadığı gerilim, futbolcusunun rakip kalede kaçırdığı gol sonrası hayal kırıklığı ile attığı gol sonrası kendini yırtarcasına sevinmesi neticesinde yaşadığı o mutluluk hali 1 gollük de olsa o 90 dakikanın sıkıcılığını alır. geriye maçın durumuna göre tebessüm veya hüzün kalır, sıkıcılık değil.
futbol gibi genelde erkekler tarafından takip edilerek erkek hegemonyasının, ve de erkeklerin kendisini üstün gören, amansız bir rekabetininin katı bir şekilde yansıtıldığı, aslında çok basit bir oyun olan, ve pek bir mantığı bulunmayan, ama bir kaç kuralı sayesinde bilimselleştirilen bir yapıya büründürürürek pazarlanan, genelde çevresel ortam sayesinde model alarak algılanan ve bu şekilde haz duyulan, ama aslında o kadar da keyifli bir oyun olmayıp daha keyifli oyunların da bulunduğu o kadar spor yelpazesi içinde bu sporla aşırı ilgilenmenin anlaşılamamasından ileri gelen ve hazzın da görecelik delalet ettiği yargısının ışığında bakılacak olursa kesinlikle doğal olarak ulaşılan bir sonuç olup futbol düşkünleri tarafından da hor görülmemesi gereken, saygı duyulası bir gerçektir.
futbola fitbol ya da fıtbol diyen on bir tane çam yarması öküz herifin topa koşmasını izlemek, sıkıcı değil gerizekalılıktır.. bu sporda değil, bildiğin faşist oyunu. adamlar avuçla parayı cukkalasınlar, sen keriz gibi kriz geçir ekran başında takımın gol kaçırdı diye. gidin kitap okuyun, film izleyin, hatta fatmagül bile daha iyidir futboldan. birşeylerin farkına bile varmadan uyutsun aptal kutuyla rekabet toplumu sizi.
(bkz: entelim diye geçinenlerin futbol sevmesi).
bazen eğlencelidir biraları cipsleri sevgiliyi alırsın yanına izlersin bazen de o 90 dakika geçmek bilmez bütün vaktin boşa geçmiştir yani maç var maç var.
futbol bir kültür olduğu için izlenmez zaten, futbolun izlenebilir olan çok yönü vardır. mesela futbol antrenmanı izlemek çok sıkıcıdır gerçekten, düz koşu yapanlar çift kale maç yapanlar v.s hiç iç açıcı değil. ancak futbol maçları çok zevklidir, başlık yazarına futbol maçı izlemesi tavsiye edilir.