funny games

entry83 galeri1
    26.
  1. anarşist yönetmen haneke nin tartışılmaz en iyi iki filminden ilki. bir diğeri için;
    (bkz: piyanist)
    1 ...
  2. 27.
  3. seyirciyi tercihinden dolayi cezalandırdığı savunulan film. şiddeti açıkça göstermeyip insanı rahatsız ettiği söylenir.

    rahatsızlık kısmına katılıyorum bu söylenenlerin fakat ne olayların beklenilen şekilde gelişmemesinden dolayı, ne seyirciyle konuşma sahnelerinden.. rahatsızlık sebebi "durma sahneleri". evet, bu durma sahnelerini nuri bilge ceylan'ın eserlerinde de görebilirsiniz. bunun bir terimi var mı bilmiyorum ama gerçekten sıkıcı olduğunu söyleyebilirim. duvarı ya da hiç birşey yapmayan insanları izleyecek olsam filme ihtiyacım olmaz haneke'ciğim gerçekten.

    "bu film insanı ters köşeye yatırıyor." diyorlar. bu yüzden rahatsız oluyormuşuz, mutlu son olmadığından, bir de sanattan anlamadığımızdan. hayır arkadaşım filmin sonunda aile bireylerine teker teker tecavüz etseler dahi rahatsız olmayacaktım. dediğim gibi filmin verdiği rahatsızlığın tek sebebi "durma sahneleri".
    5 ...
  4. 28.
  5. --spoiler--
    gerildim, sinirlerim bozuldu amenna fakat en çok sinir bozan ve inandırıcılığı olmayan sahne ise o şirin mi şirin, kendini bana bile sevdiren, ufacık çocuğun beyni dağılıp pekmezinin her yere aktığı bir durumda, kendini anne sanan kadının neden bir kez olsun evladının yanına gitmediğidir. hadi dedim ilk anda olayın şoku fakat dışarıya kaçmadan önce bir saat kocasıyla vedalaştı, öptü, kokladı. o yavruya yazık değil mi, ana mısın be sen. babası bile üstünü örttü o sakat ayağıyla. deli ettin beni heneke.
    yanlış da anlaşılmak istemem, filmi çok beğendim.
    --spoiler--
    6 ...
  6. 29.
  7. * filmin başlangıcında huzur verici klasik müziğin birden bire çığlık çığlığa huzursuz çığlık çığlığa bir metale çevirmesi gibidir tüm film de. huzurlu, zengin bir aile saçmasapan iki insanın kurbanı olur. tüm gece ayakta kaldıktan sonra enerjilerinden hiçbir şey kaybetmeden yeni bir oyuna başlayabilen ve bu sebeple tam gün çalışarak insanları kıvrandırarak eğlenen iki tipin ev hanımımızdan yumurta istemesiyle başlar her şey. belki de o gereksiz kibarlıkla sorunları vardır. bu iki hasta tip nezaket çerçevesinde her türlü yüzsüzlüğü yaparken soğukkanlılığını ve kibarlığını kaybetmemeye çalışan kadının sabrını denemektedirler. düşünüyorum acaba ev halkı kibarlığını korusaydı iki hasta insan "eğlenceli oyunlar"ına başlayabilirler miydi?
    her detayı inceleyen ve onlardan hesap soran yüzsüz insanlara da iyice sinir olmamı sağlayan film. türkiyede olsa "12lik yumurta kutun var pazartesi alışverişe çıkıyosun bana 4 yumurta ver" diyen sümsüğe "sana ne ulan kardeşim" diyip dalarlardı.
    1 ...
  8. 30.
  9. 1997 yapımı filmin yeniden çevrilmiş versiyonunda naomi watts ve tim roth başrollerde oynuyor. yalnız belirtmeden geçemeyeceğim; konsept olarak "the strangers" ile feci halde eş noktaları var. ikisinde de bir aileyi - gerçi strangers'ta ayrılığın eşiğindeki iki sevgiliydi ama - sebepsiz yere rahatsız edip oyunlar oynayan psikopatlar anlatılmış...

    neyse, funny games'e gelelim: tatilleri için denize nazır villalarına gelen aileyi izliyoruz ilk sahnelerde, sonra komşuları ve komşularının "garip" arkadaşıyla tanışıyorlar... sonra bu "garip" arkadaş yumurta istemek için eve geliyor... gönder gönderebilirsen!

    yer yer fantastik - ve saçma - ögelerin de bulunduğu funny games'te oyunculuklar zaman zaman senaryonun önne geçiyor. bilhassa naomi watts'ın oyunculuğu kesinlikle vasat filmi düze çıkarmaya çalışıyor, diyebiliriz. ayrıca şunu da belirtmekte fayda var; bir gerilim filmi olarak başlarda kesinlikle amacına ulaşırken filmin son çeyreğine girildiğinde "bitse de gitsek" havası veriyor zira sonu başından belli olan bir filme ne kadar sabredebiliriz ki?

    zira sabrı haketmeyen bir film. bu kadar uzun tutulması da (107 dakika) lüzumsuz olmuş... ha, ara ara çıkış yakaladığı noktalar olsa da bunu da "oyuncu" ikilinin şakalaşmalarına ve birbirleriyle olan diyaloglarından kaynaklanıyor... özellikle bir - iki düşük profilli noktada yapılan sıkı espriler hem filmin akışını devam ettiriyor hem de izleyicinin esnemesini bir nebze azaltıyor..
    0 ...
  10. 31.
  11. haneke işte yine sarsıyor adamı. mutlaka izlemeli.
    0 ...
  12. 32.
  13. seyrettigim en rahatsiz edici filmlerden biri. ve bu rahatsizligin onemli bir kismini da karakterlerin arada kameraya donup direk seyirciye konusmalari, boyle yaparak seyirciyi ve onun bir tuketici, bir katilimci olarak beklentilerini de filme dahil etmeye, bir nevi suc ortakligi kurmaya calismalari olusturuyordu. o beyaz golf eldivenlerinin zihine nasil kazindigini da filmi seyrettikten iki gun sonra boya yaparken elime gecirdigim eldivenlerin nasil tuhaf, nasil korkutucu geldigini anladigimda gordum. boyle yer ediyor iste..
    2 ...
  14. 33.
  15. michael haneke mi? çok büyük üstad.
    funny games mi? rahatsız edici. en çokta bunu seviyorum tam başarmışken hafif gülümseme oluşurken içinde patlıyor herşey birdenbire.
    ahh o kumanda olayı yokmu.
    birinci film ikinciye nazaran biraz daha iyidi sanki sanırım bunda almanca 'nın büyük etkisi var. çekiyor beni içine. ancak ikinci filminde psikopat karakterleri daha iyi. o hafif gülümsemeyle bize sundukları alaycı surat ifadeleri yokmu. kudurdum kudurdum.
    0 ...
  16. 34.
  17. - Why are you doing this ?
    - Why not?

    budur!
    1 ...
  18. 35.
  19. Michael Haneke'nin, seyirci ile bir kaç sene arayla dalga geçtiği film. Alman yapımı ile ingiliz yapımı arasında hiçbir fark olmayan, sadece filmi farklı oyuncularla çeken Michael Haneke, "bu en iyisi, bir de ingilizcesini izleyin" der adeta.
    0 ...
  20. 36.
  21. iki tane psikopatın zengin bir aileye işkence etmesine dayanan ve buna ısrarla sanat denen film.
    e bu sanatsa saw serisi sanatın doruk noktası o zaman.
    1 ...
  22. 37.
  23. Bir Haneke filmi.

    Mutlusunuzdur. Aha film izleyeceğiz. Güzel döşeğinize uzanıp elinize abur cubur bir şeyler almışsınızdır. Hmmm ismine bakılırsa kanlı, şiddetli bir şey bu. "ilk defa Haneke filmi izleyen bi insan bunları düşünür." Yazıktır günahtır ona.

    Haneke bu filminde senin kıçını yaydığın o döşeği yerinden alıp çivili tahta koymuştur altına. O kadar çok rahatsız eder ki seni izlemeye dayanamazsın.

    Film zaten hollywood sinemasını eleştiriyor ki sen hollywood sinemalarıyla büyümüş bir insansın.

    1. Nedensellik yok
    --spoiler--
    her şey götten, kıytırıktan bi yumurtayla başlar.
    --spoiler--
    2. Filmde ne kan var ne şiddet sana istediğini vermiyor.

    3. Filmde güzel kadın yok. Yani göt,meme göremeyeceksin.
    --spoiler--
    ki bi oyunda kadını soyundururken bile kamera göstermiyor ve sen salak seyirci istediğini alamıyorsun.
    --spoiler--
    4. Bunun sadece bir film olduğunu sana durmadan hatırlatıyor.
    --spoiler--
    Baş rol oyuncusunun kameraya göz kırpması, bakması, soru sorması. En güzeli de kumandayı alıp bir sahneyi geri alması.
    --spoiler--
    Eğer gerçekten anlayabilirim falan diyosanız izleyin. Yoksa babam bırakın haneke filmini falan.

    Dip not: Ayrıca hollywood yapımını izlemeyin bokum gibi. Bi kere naomi watts var yani 3. maddeye bi tekrar bak.
    4 ...
  24. 38.
  25. ters köşeye yatıran,rahatsız edici film.
    1 ...
  26. 39.
  27. her yumurta isteyene kapıyı açmayacaksın mesajını tüm insanlığa vermiş filmdir. *
    0 ...
  28. 40.
  29. süper bir gerilim filmi.en iyilerinden biri hatta.
    0 ...
  30. 41.
  31. filmin ismi de barındırdığı ironiden dolayı başarılıdır.*
    0 ...
  32. 42.
  33. 43.
  34. kendilerini güvende hissetmek için çitler ve devasa kapılar arasına saklanmış burjuvaziyi filmdeki gibi rahatsız etmeyi amaçlamış eğlenceli bir film. evet eğlenceli (!)
    0 ...
  35. 44.
  36. herşey
    + sende o zaman funny games'i izle, almanların çektiğini ama
    - tamam izlerim.

    diyaloğuyla başladı. başlamaz olaydı. şu anda kendimi sorguluyorum, nasıl bu kadar insan (ekşisozluk dahil) bu filmi beğenebilir amk diye?
    özellikle müthiş bir gerilim falan diyenlere hayretle bakıyorum, neyine gerildiler ben tüm film boyunca arkadaşımla makara yaptım?
    yok kimisi çocuğun ölümüne kadın tepkisiz kalmış, harika bir olaymış falan diyorlar ne kadar büyüleyici değil mi?

    öneren kişiye 1 saat 50 dakika boyunca küfrettim. umarım film hakkında ki yorumlarımı almaya kalkmaz, zararlı çıkar.
    özet:izlemeyin amk bokum gibi film.
    0 ...
  37. 45.
  38. iç karartıcı, ruh hastası bir film. her gün bir kere izleyin, ciddi bir şekilde ruhsal sorunlarınız belirmeye başlar, etrafa tuhaf tuhaf bakarsınız. tamam bir mesaj vermeye çalışmışlar ama bokunu çıkarmışlar yani. ne yalan söyliyim yönetmeninden senaristine oyuncularına kadar hatta o metal şarkıyı çığırtan şarkıcıya kadar hepsine ana avrat düz gittim.
    0 ...
  39. 46.
  40. 47.
  41. haneke'nin insanı, en kötü tabirle 'dumur' eden başyapıtı. birde her karesi aynı naomi watts'lı amerikan versiyonu çekildi ki sormayın! ne gerek vardı haneke amca? (bkz: funny games us).
    0 ...
  42. 48.
  43. izlenecekse 1997 yapımı olanın izlenmesi gereken, geren, sinirleri bozan film. bu film bende lunaparka gidildiğinde sadece bir kere binilmesi kafi olan, ancak yine de "iyi ki binmişim ama ikinci kez asla" dediğim türden bir filmdi. allah cezanı vermesin haneke.
    0 ...
  44. 49.
  45. Tanım: 1997 yapımı, tarzıyla ilk defa yüzleşmiş olmama rağmen, ilk etapta olmasa da ilerleyen süreçte beni etkilemeyi başarmış haneke filmiymiş.*
    Daha yeni izledim bu filmi. Hollywood tarzına alışmış olan bünyem ilk saniyelerde kabul etmedi. Ancak ertesi gün bir anda saygı duyduğumu hissettim. Kız arkadaşımdan Haneke'nin filmle ilgili olarak "rahatsız olacaksınız" dediğini duymuştum. izlediğimde, filmde rahatsız edici unsurların ayan beyan gösterilmediğini, aslında kendi algımızın ve hayal gücümüzün sunulan sahneler karşısında bu etkiyi yarattığını fark ettim. Müthiş bir sistem eleştrisi varmış, bunların hiçbirini kendiliğimden göremedim. Bir noktada da, filmin bazı yerlerde aşırı abartıldığını hissettim. bilmiyorum, belki algım açıldıkça onlardan birisi haline gelirim.

    --spoiler--
    doğrusunu isterseniz uzaktan kumanda ve dua sahneleri üzerine odakladım filmi kafamda. ne kadar doğrudur, bilemiyorum. en azından o da bir görüş.
    --spoiler--

    netice olarak hayatımda ilk defa bu kadar patlangoçluktan uzak, mesaj odaklı ve zekice bir film izledim; tabii bunlar bakmayı bilen için geçerli. yoksa the mechanic'i izleyip "uf! süper!" yorumunu herkes diyebilir.

    Neyse işte çocuklar, önerilerinize açığım, söyleyin bir şeyler, izleyeyim yahu.*
    0 ...
  46. 50.
  47. kesinlikle izlediğim en sinir bozucu film.

    öncelikle zekice kurgulanmış bir seri katil hikayesi arayanlar bu filmi izlemeden direk çöpe atabilirler. zira haneke'nin bu filmde izleyiciye sunduğu tek şey anlamsız şiddet. diğer taraftan siz filmde olup bitenleri "nooluyo lan ?" nidaları eşliğinde bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışırken filmin alenen sizinle dalga geçmesi de cabası.

    velhasıl izleyin de görün ! ben izledim akşam akşam afakanlar bastı yemin ediyorum !
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük