nükleer sizinti tanimi:
Bunu aciklamadan önce nükleer erime basligini okumanizi tavsiye edecegim; ne yazik ki böyle bir baslik olmadigi icin de surada birazcik tanimlamaya calisacagim. Nükleer erime ile reaktör cekirdeginde olusan en agir kazadan bahsedebiliriz. Reaktör cekirdegindeki yakma cubuklarinin cok yüksek isiya sahip olmalari sonucunda erimeleri ve birbirlerine gecmeleri ile gerceklesen bir kazadir. Böyle bir sey genelde sogutma sistemlerinin bozulmasi ve güvenlik sogutma sistemlerinde devreye girmemesiyle gerceklesir.
Örnegin; Japonya´da patlamalar böyle bir kazanin habercisi oldugu halde design basis acciden denilen tehlikeye ulasilmamasi icin sogutma islemleri devam etti. Kaza sonu dahi 50 adet adamla sogutma islemleri devam ettirilmeye calisildi. Sebebi ise maddenin tamamen isinip, son derece radyoaktif olmasini önlemek icin. Eger bu sogutma gerceklestirilmez ise; koruma kabinida eritip, disina cikip bolca radyasyonun kaynak sularina ve havaya karisip tüm atmosferde yayilmasi söz konusu olmasidir.
Türkiye´ye bi bok olmaz diyenlere de bu sekilde umarim bu entry ile cevap verebilmis olmusumdur.
Cünkü cernobil kazasinda da findik ve cay tüketimi yapilabilinir denildikten 5 sene sonra türkiye üretmis oldugu cay ve findiklari, yüksek radyasyondan dolayi yakmaya baslamisti. Bu kazanin sonucunu da kanser olanlar bi sekilde ödemis olmustu.
Ayrica; burada sunu da belirtmeliyim ki; sadece türkiye degil, tüm dünyanin bu olay yüzünden tedirgin olamasi gerekmektedir ve dis kaynaklardan okudugum haberlere göre fransa haric bi cok ülke de tedirgin olmustur. Mesela isvicre planlarini durdurmus, almanya´da 7 tane nükleer santralinin 4´ünü restore, 3´ünü de tamamen kapatmak üzere durdurmustur.
Tavsiye: Iyot haplarinizi yaninizdan ayirmayin. Korkmayin, zaten bi gün öleceksiniz, ha bugün ha yarin, bi bok olmaz. Ha bir de DNA´niz degisir, siz de bi farklilik olmasa bile bi kac nesil sonra mutant torunlariniz olur.
akla şu soruyu getirten hadisedir.ulan teknolojiyi nano halde kullanan japonlar bile bir deprem sonrası o kadar korumalı nükleer santralinde sızıntı oluyor ve bunun çok yıkıcı etkilerinin olması bekleniyor dünya üzerinde ... ! hala erdoğan akkuyudaki nükleer santral projesinden vaz geçemiyor üstüne üstük tesisin planlandığı yer fay hattına 25 km uzakta vede rusların yapacağı santral ilk kez denenmekte japonların o teknolojiyle koruyamadığı nükleer santirali türkiye de yapmak gerisini siz düşünün ? anlaşılan bize bu ülkede huzurlu ölüm yok sonumuz hayrola .
15 mart 2011 tarihli posta gazetesinde manşette neredeyse tam sayfa olarak ve orta sayfada 2 sayfa kaplıyarak ibrahim tatlıses'in ameliyat vs. haberi servis edildiği halde; bu konurle ilgi değil sürmanşet, kayıp kimlik ilanı kadar dahi bir haber göze çarpmamaktadır. diğer gazeteler okunmadan yorum yapmak ne kadar doğrudur bilinmez ancak; magazine bu kadar bağlı, bir o kadar da dünya gündemine ve duyarlılığa uzak bir toplumda yaşamakta olmamız ve ayrıca bunun devr-i daimi için morfinin alttan alttan verilmesi trajikomik bir tablo çizmektedir.
faaliyetine son verilme zamanı gelmesine rağmen japonyanın bu santrali 10 yıl daha kullanmak istedikleri yer idi.
ilk patlama sonrasında tuzlu deniz suyu üstüne tamamıyla dökülerek bir nevi imha işlemi gerçekleştirilmesi gerekirken,
10 yıl daha kullanmak istedikleri için
'nasıl olsa soğutucular var, onlar otomatik olarak devreye girer'
düşüncesiyle beklenilmiş santral.
şans yaver gitmeyip soğutucuların biri çalışmayınca da ikinci ve üçüncü patlamalar peşpeşe meydana gelerek felakete neden olmaktadır.
şimdi ise 4. patlama bekleniyor ve yapacak hiç birşey yok.
birinci dünya savaşı sonrasında yaşanan en büyük felaket kabul edilen çernobil gibi
ümit ediyoruz ki felaketin boyutları bu kadar büyük olmaz.
aksi takdirde hasta insanlar, erken nüfus kaybı, doğmamış sakat bebekler ve belki de yepyeni hastalıklı bir ırk.
dünyada iyot tabletlerinin karaborsaya düşmesine sebep olmuştur. sızıntının yarattığı radyasyon ile birlikte görülmesi en yüksek kanser türü tiroid kanseriymiş. bu tabletler de ondan koruyormuş.
ibrahim tatlıses'le yatıp kalkmayan, uyuyan milletimin çok ta sikinde olmayan sızıntıdır. hala bu olayın ne kadar ciddi olduğunun farkında olmayan hükümetim ise alelacele ruslara yaptırtcak santarali. yok birader ben böyle bir enerji istemiyorum, sikimde de olmaz elektriksiz kalkmak. harbiden olmaz. hem varsın olmasın elektrik mına kodumun televizyonunu izlemem olur biter. akşama kadar milletin beynini skmekten başka bir şey yapmayan teknolijinin böylesini radyasyondan ölen kanserli insanlar diğer tarafta sksin emi.
işte budur. tek kelimeyle düz mantığın dibine vururken ve mesnetsiz konuşurken ettiğim sevimli cahil sokak muhabbetini sizlere gönderir selam eder gözlerinizden öperim. hep entel yazacak değiliz ya.
hakkında bugün itibariyle ulu sözlükte entry girilmeye gerek görülmemiş sızıntıdır.
öyle ya hepi topu acil soğutma ünitelerinin çalışmasına engel olan bir elektrik kesintisi yaşanmakta. dahası bu ünitelere elektrik çekilmesine karşın patlamadan sonra enkaza dönen 3 nolu reaktördeki çatlaklardan dolayı soğutma suyu biriktirilemiyor. helikopterlerle su dökülmesi projesinden vazgeçilmişti ancak 12000 dereceye yaklaşan yakıt çubuklarını soğutmak için başka da çare bulunamıyor.
tüm dünyanın gözü önünde bir çevre felaketi, dahası insan yaşamını kökünden etkileyebilecek bir facia yaşanırken bazılarımız bu olaydan istifade rte'ye laf sokma derdinde. neymiş tüpe benzetmişmiş, bu nasıl başbakanmış! diğer bir kesimin ise zaten umrunda değil, japonya uzak zaten değil mi? bize zararı olmaz he mi evladım?
işler yolunda gitmezse yayılacak radyasyonun ve patlama sonucu japonya'nın haritadan tam anlamıyla silinme ihtimalinin ne kadar umrunuzda olduğunu bilmiyorum. ama bu durumda halen daha "ehe ehe bi bok olmaz yeaaa" diyen apaçileri, greenpeace ile birlikte geçirdiğim onca senede sayısının gittikçe arttığını gördüğüm "nükleer enerji destekçisi" zırcahilleri ve "sözde" nükleer karşıtı gibi davranıp aradan hükümete laf sokma çıkarcılığına düşen yılmaz özdil karakterli yavan karakterleri gördükçe üzülüyorum. size değil ama...
santralin 1,2 ve 3 nolu reaktörlerinde nücleat meltdown olduğu göz önünde tutulursa asıl sızıntı daha yaşanmamıştır. reaktörlerin üstünü kapatan kubbeler yapmaya başlamışlar, o da ocak ayına yetişecekmiş. Özetle durum vahim. Fakat daha pek bişey yokken dünyanın sonu gelmiş gibi viyaklayan basın aşırı derecede ilgisiz.
deprem arkasından tsunami ve tsunami yüzünden zarar gören nükleer santral.bu üçlünün son ve belki de en büyük tehlike arz edeni.reaktörlerin patlaması,soğutucuların çalışmaması, havadan müdahale yapılamaması,aşırı radyasyonun çalışmaya engel olması gibi birçok nedenle günden güne kötüleşmiş facia.japonya gibi bir teknoloji devinin dahi elini kolunu bağlamıştır.abdnin soğutucu göndermeyi önermesi,deniz suyunun boca edilmesi,böceklerdeki yapı baz alınarak radyasyonun dışarı çıkmasını engelleyecek madde ile kaplanması tüm bu çalışmalar facianın önüne geçememiş radyasyon normali katlamıştır.içme suyu,tarım ürünleri hepsi risktir.sirkulasyonla ordan oraya dolaşan hava da dünyayı tehdit etmektedir ancak her olay gibi zaman geçtikçe üstü örtülmüş yaşayanların kendi acısıyla başbaşa kaldığı görülmektedir.
japonyada ki nükleer felaketin sebebi deprem değil, tusinaminin yol açtığı felakettir. Deprem nedeniyle tesislerde herhangi bir arıza olmamış olup çekirdeklerin bulunduğu bölümlere giren aşırı su ve onun yaptığı tahribat nedeniyle bu olay yaşanmıştır.
kendi tarihinde nükleer felaketi en acı şekilde yaşayan japonya'nın hiroşima'dan ders almadığının son kanıtıdır. nükleer enerjinin verimli olmaması bir yana bu gibi riskleri ile en açık tehdit olarak durmasından yüz çeviren japon bürokratlara son tokat gibi inmiştir.
ancak olayın tüm sorumluları üstlerine düşeni yaparak koltuklarını terk edecek kadar mert olduklarını göstermiştir. allah bu güzel ükeye başka felaket yaşatmasın.