türkçe dublajı olmayan adam green in yönettiği, gerilimi çok iyi olan film. özellikle kurtların kaçmaya çalışan delikanlı parçalaması fena değildi. benim anlamadım yemeklerini yemiş olan kurtların yanlarından yuvarlanan genç kıza hiç birşey yapmaması gerçekten çok komikti. demek ki sadece bizim ülkemizde filmlerde anormal tuhaflıklar yapılmıyor dünyanın her yerinde yapılabiliyor. normalde o kurtların o kızı da parçalyıp yemesi lazımdı.
bey oğlundaki bazı barlarda, içki niyetine satılan meyve karışımı gram alkolsüz bir içkidir, bizim ergen gençlerimizde fiyatına ve adındaki gösterişe aldırıp, içerler
düşük bütçe ile de harikaların meydana getirilebileceğini gösteren, kanınızı donduracak bir gerilim filmi. doğa karşısında hissedilen "çaresizlik" duygusu çok güzel işlenmiş ve imdb puanını da sonuna kadar hak etmiş.
izleyicide etki bırakabilmek adına ağır duygu sömürüsü yapan film.
--spoiler--
kızın, "küçük köpeciğim, karanlık koridorda karnı aç bekleyecek, her ses duyduğunda kapıya bakacak ama ben hiç gelmeyeceğim. onu terkettiğimi düşünecek ve açlıktan ölecek. ühühühühü.." şeklinde zırlaması anında birden kendimi, ağzım aşağı doğru büzülmüş, inşaatta yevmiyesi verilmemiş küçük emrah vaziyetinde buldum.
--spoiler--
1990 yılında bir numara olan "Vogue"dan sonra ingiltere'de uzun süre bir numara yüzü göremeyen Madonna'nın bu hasretine son verdiği parça. Her ne kadar sağlam bir şarkı olsa ve güzel bir videoya desteklense de takibindeki single'lar "Ray of Light" ve "Power of Goodbye"ın yanında sönük kalmaktadır.
cafe menülerinde yer aldığı halde genelde bulunamayan içecek.
buz gibidir, güzeldir.
her meyvelisi vardır nerdeyse. kavunlusu tatsız olduğu takdirde pek de hoş bir lezzet sunmayacaktır.
Adam Green' in yönetmenliğini üstlendiği 2010 yapımı ABD filmidir. Filmde Snowboard yapmak üzere dağa tırmanan üç genç, telesiyejin arızalanması sonucu mahsur kalırlar. Karın ortasında, ıssız doğada yalnız başlarına kalan üç genç soğuk dışında beklenmeyen engellerle de yüz yüze kalırlar.
yaklaşan hazirana inat, evdeki bilimum peluş oyuncağa sarılmış tir tir titrerken, tam "işte bu! aklım bomboş, her şeyi unuttum şu an, tüm acıları ve mutlulukları" diye düşündüğüm anda boşluğa inat mırıldanmaya başladığım şarkıdır.
"i can't reach my soul."
biraz önce izledigim gerilim filmi. Gercekten insan geriliyor kendini oyuncularin yerine koyarak. Ama genclerimiz biraz mal. Adam mal gibi atlayip ayaklarini kirdi. Sonra kurtlara yem oldu. Benim aklima gelen ilk kurtulus sekli atkilarini montlarini birbirine baglayip asagi sarkarak atlayabilirlerdi. Neyse topraklari bol olsun.
dondurucu bir within temptation şarkısı. sözleri, melodisi insanı üşütüyor gerçekten, adı gibi. hele bir de taş kesilmişseniz kalbinizin acısından, hayatta yaşadıklarınızdan; sanıyorum bu şarkıyı loop'a alıp durursunuz. kendinizi anlatan bir şarkıyı dinlersiniz saatlerce. " i feel the darkness on my shoulder, The frost is in my heart. So cold my hair is frozen, Touching my skin, my flesh. "