Pierre Morel'in yönetmenlik koltuğunda oturacağı luc besson'un da senaryosunu yazdığı 2009 yapımı film.
ekşıın film çekme sevdalısı bu asi kankalar yanlarına bu sefer John Travolta, Jonathan Rhys Meyers gibi toshacklı oyuncuları almışlar. sürükleyici bir film olacağı kesin. senaryodan ise çok bir şey beklememek lazım. fransa'da geçen klasik bir ekşın filmi olacak gibi...
bu filme refere olması açısından yukarıdaki ikilinin yaptığı diğer filmlere bakınız;
james bond filmlerinin en eskilerinden olan from russia with love filminin adından baya bir esinlenmişler.
vakti evvel star gazetesinin manşetleri sanki bunlar.
john travoltanın sayesinde seyir keyfi artan filmdir. film imajı çok ilginç olmuş ve her rolün hakkını verdiğini bir kez daha göstermiştir. son sahnesi ise oldukça iyidir...
john travolta gibi bir ismi görmek zaten yeterliydi izlemek için,, tek başına da oynasa izlenirdi üstad. jonathan rhys meyers'i the tudors'tan sonra görmek oldukça ilginçti, sürekli "the king" diyesi geliyor insanın.*
öncelikle yanlışlıkları bir düzeltelim. Luc besson senaryosunu değil hikayesini yazmıştır. Filmi senaryolaştıran kişiyse Adi Hasak'tır. 2009 yılı yapımı değil, 2010 yılı yapımıdır. Konusa kabaca şu şekildedir.
Stajyer diyebileceğimiz genç bir ajan olan James Reece * fransa'da görevli olan büyükelçinin basit işlerini yürütmekte, plaka değiştirmekte ve verici yerleştirmektedir. Ajan olmak için oldukça sıkı çalışan ve kurallara sıkı sıkı bağlı olan james'ın yanına bir gün oldukça tecrübeli ve kuralları hiçe sayan bir ortak * yollanır. Uyuştucu satıcılarının peşine düşen ikili, çeteyi ve bağlantılarını araştırdıkça ummadıkları bir sona doğru sürükleneceklerdir...
afişteki sahnede travolta var, roketatar var, audi var ancak direksiyonda başka bir adam oturuyor. myers'in glock kullandığı tek sahne filmin finalinde ancak bu sahnede de gömlek giymiyor. yani afiş tam bir sıçış.
film sıradan bir aksiyon filmi, sıkılmadan izleyebilirsiniz. lakin ben luc besson imzasına kanıp hollywood filmlerinden farklı bir şey bekliyordum. travolta'nın abartılı hareketleri ve artık inanılmaz derecede sıkıcı hale gelmiş amerikanvari esprileri filmin eksileri.
bomboş bir senaryonun yanı sıra bilindik bütün klişeleri başından sonuna kadar gözümüze sokan boş beleş film. teröristler yine müslüman, fransızlar ise ekmek yediği kaba sıçan millet, çinliler paris'in göbeğinde uyuşturucu babası, pakistanlılar ise güzide amerikan diplomatlarına suikast düzenlemeyi beceremeyen salaklardan mürekkep bir avuç insan; bütün film budur işte. wax'ın çinliler'i ve pakistanlılar'ı haklarken tek bir saniye bile teklemeyip de aptal bir kızı kovalarken sakarlık üstüne sakarlık yapıp da kızı kaçırması ve bunu da öyle aşikar şekilde yapması konusuna hiç değinmiyorum.
gayet güzel film. şaşırtıcı ve izleyiciye "hassiktir" çektiren sahneleri mevcuttu. fakat müslümanlar aleyhine bir kaç replik vardı. her müslümanın terörist olduğunu belirtiyor baş karakter bir sahnede.
sırf bu yüzden türkler tarafından boykot edilmesi de trajikomik.
film ile ilgili hatırladığım hiç sahne olmaması ile dikkatimi çeken film. filmin adı bir bond filmine gonderme olabilir sanıyorum. bir de filmin bir yerinde sanki john travolta :
herkes düşman kimseye acımak yok gerçek dünyada ölürsün ya da öldürürsün gibi bir şeyler anlatarak a.b.d. nin küresel savunma doktrini hakkında nutuk atıyordu.