Frigler Balkanlar ve Trakya üzerinden Anadolu'ya gelip Hitit uygarlığı üzerine yerleşmiş bir uygarlıktır.
Frigler geldiğinde de Hititler Tunç Çağı'nda takılıp kalmış ve çağın gerisine düşmüştü. Bu nedenle güçsüzleşen Hititler Batı Anadolu'ya gelen Ege Göçlerine karşı koyamamış ve zaman içinde parçalanarak Geç Hitit Şehir Devletleri'ni kurmuştur. Bir kısmı yerinde kalarak Balkanlardan, Güney Yunanistan'dan, Adalar Denizi'nden ve Batı Anadolu'dan gelen Frigler ile kaynaştır.
Frig tarihi için çok önemli olan başkent Gordion tıpkı Truva gibi varlığı tam olarak ispatlanamayan bir şehirdir.
Frigler Balkan Kültürüne sahip bir uygarlıktır. En önemli tanrıları Ares'tir. Savaşın ve kötülüğün tanrısı Ares, Balkan toplumlarında çok saygı gördüğü halde hiçbir yerde heykeli olmayan bir tanrıdır. Ares'e ait bronz bir heykel sadece bizim ülkemizde, Zeugma'da bulunmuştur. Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen eser yaklaşık 1,5 metre boyundadır. Buradan da Frigler'in savaşçı bir toplum olduğu anlaşılmaktadır.
Frigler'in Anadolu'da ilk yerleştikleri yer Bithinya bölgesidir. Frigler ve Muşkiler arasındaki bağı Asur yıllıklarından öğreniyoruz. Kimi görüşlere göre Muşkiler Frigler'in ön koludur ve Truva'nın yıkılmasından sonra Anadolu'yu yarıp Asur'a kadar gitmişlerdir. Ama bu konu hakkında hala kafa kurcalayan sorular varır. Örneğin; eğer Muşkiler Frigler'in ön kolu ise neden Muşkilerde Tümülüs kültürü yoktur?
Bilinen ilk kral Gordios'tur. Ancak son zamanlarda Gordios'un bir isim mi yoksa bir sıfat mı olduğu tartışılır olmuştur.
Gordios'dan sonra kâhinler şehre arabayla girecek ilk kişinin kral olacağını söylediler. O sırada şehre arabasıyla Midas girdi. Ve bu şekilde kral oldu. Bunu da şu şekilde destekleyebiliriz. Midas ismi Hitit hiyerogliflerinde Mida olarak geçiyor. Bu da Mida'nın Anadolulu olduğunu gösteriyor.
Frigler'in dilleri her ne kadar Balkanik bir dil olsa da kültürleri aynı değildir. Alfabesi Latin alfabesinin temellerini oluşturduğundan okunabilmektedir ancak buna rağmen Frig dili günümüzde hala çözülememiştir.
Frigler'de en önemli tanrılardan biri de Ana tanrıçadır. Ana tanrıça'nın 7 önemli tapınağından en önemlisi Pessinus'tur. Ve buradaki rahiplerin adı Byzas'tır. Buradan Byzas'ın bir isim yerine bir sıfat olarak kullanıldığını çıkartabiliriz. En büyük rahibe Mega Byzas adı verilirdi. Pessinus Ana tanrıça törenlerinin en coşkulu kutlandığı yerdir. Burası rastgele seçilmiş bir yer değildir. Buranın seçim nedenlerinden birisi burada bir kutsal su olması, kuru ağaç gövdesinin olması ve gökten düşen bir meteor olmasıdır. Her sene 21 Mart'ta burada kutlamalar yapılırdı. Yapılan kutlamalar sırasında burada rahip olmak isteyen genç erkekler özel bir törenle hadım edilir, daha sonra cinsel organlarını bir çam ağacının altına gömerlerdi.
Çam ağacı mitine göre kral Midas'ın kızı ile bir Anadolu genci olan Attis evleneceklerdir. Ancak Attis öyle sıradan bir genç değildir. O, ana tanrıça Kybele'nin aşığıdır. Fakat zaman içerisinde Kybele'ye verdiği sözü unutmuş ve Midas'ın kızıyla evlenmeye kalkmıştır. Birinden düğünün haberini alan Kybele o gece düğüne katılır. Aşığını karşısında gören Attis ne yapacağını bilemez ve oracıkta cinsel organını keser. Sevgilisinin acılar içinde kıvrandığını gören Kybele daha fazla dayanamaz ve onu orada bir çam ağacına dönüştürerek ona sonsuzluğu bağışlar. işte çam ağacının her zaman yeşil kalmasının nedeni budur.
Frig Ana tanrıçası diğer Ana tanrıçalara göre çok daha felsefidir. Kafasındaki başlık onun her şeyin üzerinde olduğunu, elindeki küre ise yerküremizi simgeler.
Bu Ana tanrıça inancının yanında Frigler'de Mitra kültürünü de arayabiliriz. Örneğin ülkenin Kafkaslardan gelen Simerler (Kimmerler) tarafından işgal edildiğini gören Midas boğa kanı içerek intihar etmiştir.
MÖ IX. yy ile VII. yy arasında Anadolu’ da Ankara çevresi merkez olmak üzere Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya arasında varlıklarını sürdürmüşlerdir. Kuzeyde Samsun’a, güneyde Niğde ve Elmalı Ovası’na, batıda Eskişehir, Kütahya ve Bandırma yakınlarına kadar yayıldılar.( Fig.6) Friglerin yaratmış olduğu kültür, Antik Çağ boyunca devam etmiş; kendisini gelecekteki medeniyetlerde hissettirmiştir. Bu açıdan özellikle Yunanları etkilemeyi başarmışlardır.
“Herodotos ve Strabon gibi Eskiçağ yazarlarına göre Makedonyalıların komşuları olan ve Avrupa’da oturdukları sırada Brigler (Brygler) adını taşıyan Frigler, Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yolu ile Anadolu’ya göç eden Trak boylarından biriydi.”
Frigler boğazları geçerek Anadolu coğrafyasına gelişi eski kavimlerin anlatılarında da dile gelmiştir. Bazı kaynaklarda diğer Trak kavimlere benzemedikleri ve hatta bu halklarla pek iyi anlaşmadıkları anlatılır. Anadolu’ ya sair bölgelerden de göçler olmaktaydı. Batı yönünden göç edenlere “Brig” denmiştir. Frigler de Trakya’ dan gelen kavimlerenir. Makedonya civarından geldikleri ileri sürülür. Arkeolojik kazılarda elde edilen Güneydoğu Avrupa kökenli el yapımı, kaba çanak çömlek ve yumrucuklu çanak çömlek örneklerinin yanı sıra mimari buluntular da bu görüşü desteklemektedir.
Frigya Bölgesi, iki ana bölüme ayrılmıştır. Büyük Frigya ve Küçük Frigya. Büyük Frigya, doğuda Kızılırmak Nehri ve Tuz Gölü’ ne, batıda Denizli-Pamukkale yöresine, güneybatıda Elmalı Ovası’na kadar uzanan geniş bir bölümü kapsamaktadır. Friglerin ünlü başkenti Gordion (Polatlı/ Yassıhöyük), Ankyra (Ankara), Pessinus (Sivrihisar/Ballıhisar) ve Kelainai- Apameia (Afyonkarahisar/ Dinar) bu bölgenin en önemli Frig yerleşmelerini oluşturur. Friglerin başkenti Gordion, adını Kral Gordios’ tan almıştır. Gordias, batılı kaynaklarca nakledilen bir şahsiyettir ve hakkında pek bilgi yoktur. ilk Frig Kralı olarak nitelendirilir. Öldükten sonra yerine oğlu Midas geçmiştir. Asur kaynaklarda Midas’ a rastlanmaktadır. Geç Dönem Hitit Kent Devletleri ile yakın ilişkiler kurduğu nakledilmektedir. Öyle ki bir güç birliği oluşturmayı başarmış Kral II. Sargon ile karşı Adana’ ya kadar ilerlemiştir. Ancak Kimmerlerin oluşturduğu tehditten çekinerek Kral II. Sargon ile iyi ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Midas ilk Demir Çağı kralı olarak anılmıştır. Ondan bahseden Antik Batı kaynakları devrinden çok zaman sonra nakledilmiştir. Midas’ ın hakimiyetini neyin sonlandırdığı muğlak bir konudur. Aynı şekilde başkent Gordion zenginliğini MÖ VII. yy sonlarına dek sürdürmüştür. Kimmerlerin batıya göçü diğer Anadolu devletlerinde olduğu gibi Frigleri de etkilemiş önce Lidyalıların daha sonra Medlerin hakimiyeti altına girmişlerdir.
Friglerin kültürü Roma’ ya değin varolmuş baskın ve özgün bir kültürdür. Frig dili, Roma zamanına dek dağlık bölgelerde kullanılmıştır. Kibele yontusu arkeolojik olarak meşhur bir yere sahiptir. Tarih boyunca yaşayan bir kült halini almıştır. Yaşayanların ve ölenlerin tanrısı olarak nitelendirilmiştir. Antik ana tanrıça tasviri olarak toprakla özleşmiştir. Günümüzde de popülerliğini sürdürmektedir.
Frigler, tarımla uğraşmış üretken toplumlardandır. Halk hep zengin kaynaklara sahip olmuştur. Devletin gelirlerinin çoğu bu şekilde karşılanmıştır. Frig yönetimi tarıma önem vermiş koruyucu kanunlarla tarımı desteklemiştir.
kaynakça
doğancı, kamil, "geç hitit devletleriyle yeni asur imparatorluğu arasındaki siyasi ilişkiler." düzenleyen: b. çınar, c. şahin, s. avşaroğlu, (pdf), https://www.academia.edu/ .
Boğazlar üzerinden anadoluya girmiş hint-avrupa kökenli bir toplumdur. Frigler, tarih üzerindeki en ilginç toplumlardan biridir. Zira, bu toplumun izleri tüm avrupaya hatta bugünkü ingiltereye kadar kendini göstermektedir. Başlarda, karadeniz bölgesi civarına yerleşen frigler, daha sonra anadoluya göçlerin artmasıyla birlikte, tuz gölü çevresine kadar anadoluya hakim olmuşlardır. Friglerin ilk kralı olan Gordios, bugünkü polatlı civarındaki yerleşim yerini başkent ilan etmiş ve adını gordion koymuştur. Kral midas döneminde, hitit topraklarının hemen hemen tamamına sahip olan frigler, asurlular ile de anlaşma yoluna gitmiş anadoluya büyük oranda sahip olmuşlardır.
Gordion'da kral Midas'a ait büyük bir tümülüs bulunmaktadır.
daha fazla bilgi için (bkz: Gordion)
iç batı anadolu'da, sakarya ırmağı ile kızılırmak arasında kurulan bir uygarlıktır.
halı ve kilim dokumacılığında gelişmiştir.
tarıma büyük önem vermişlerdir.
tarımı koruyan ağır ceza yasaları oluturmuşlardır.
tarıma önem vermeleri, doğacı bir anlayışı beraberinde getirmiş; kibele (kubile, kubaba), ana tanrı olarak benimsenmiştir.