22 yaşını dolduran ya da sanatlı bir bölüm okuyup 3. sınıfa erişen her kadın bireyin, erkeğine duyduğu aşk ve aldığı genel tavırla sorgulamadan hayran olduğu meksikalı ressam. buna hayran olanlar bundan evel sürreal dali ye hayran olurlar. türk kızının resim sanatına olan ilgi eğilimi 20'li yaşlarda bu yönü izler. bilmezler midir acep ki frida birçok kez sevdiği adamı aldatmıştır. biseksüel frida birçok kadınla ilişki yaşadığında diego onu hoşgörmeye çalışır fakat bunu erkeklerle de yapmaya başladığında diego nun sabrı kalmaz, bir süre sonra diego frida nın kardeşiyle yakınlaşır ve ilk boşanmaları gerçekleşir. böylece facebook ta "milyar yılın aşığı frida nın diego suna yazdığı mektup" dramı ingilizce vikipedi sayfasında son bulur.
bir de: meğer başıma bela almışım bu entry yi girerken, sikeyim 2011 model kafamı ben.
adına uyarlanmış filmde anlatılan, tam bir yollu olduğudur. o tipine bakmadan diego'yu da kendisine aşık etmiştir. film frida'nın mücadele dolu yaşamını yalnızca bu çapta aktarmıştır.
kendisi çok başarılı bir sanat kadınıdır, hatta o kadar ki başarılı olduğunu asla kabul etmez. kendisiyle ilgili en edinilmiş bilgi; sürrealist çizimlerine rağmen sürrealist olduğunu kabul etmeyen oluşudur. çünkü frida anarşist bir ruha sahiptir. o anarşist ruhunu ödüllendirdiği en güzel şeyse aşktır. kadın vücuduna olan aşkı, erkekleri kendine hayran bırakması. frida sevişmeyi tokalaşmak gibi görecek kadar işi hızlandırmıştır. feministtir de aynı zamanda. kocasından ayrıldığı o zamanlarda kuyruğunu asla indirmeyecek gururdadır.
ben her sabah güne frida gibi başlayıp, çılgın bediş banu bitiriyorum amk. özenilesi kadınlardandır yoldaş frida.
meksikalı feminist ressam. okudukça anladım ki diego rivera isimli ressam beye oldukça vurgun. ancak bu bey sadakatinden mahrum bırakmış sevgili frida'yı. frida da aynı şekilde karşılık vermiş. ancak diego beyimiz frida'nın kız kardeşleriyle birlikte olmuş ve boşanmışlar. aşk bu, doğru-yanlış, gurur, onur dinlemiyor tabii. tekrar evlenmişler. çocuk hasretiyle yanıp tutuşurken frida, hiçbir zaman bir bebeği olmamış, olamamış. feministliğine gelirsek, çoğu eleştirmen kendisinin feminist olmadığını, olamayacağını savunuyor. fazlası için:
Bir fahişe olarak doğdum diyebilecek kadar cesur, bir ressam olarak doğdum diyebilecek kadar da kendine güvenen bir kadın öncelikle. Hep bir oğlum olsun istemiştim diyen babasını mutlu etmek için erkek kılığına girebilen bir feminist
Patriyarkal bir toplumda yaşayan, sadakatsiz bir eşe sahip, ciddi sağlık problemleri yaşamış, anne olmak istemiş ve olamamış bir kadının resmettikleri birçok kadının anlatamadıklarıydı.Saplantılı denebilecek kadar aşık bir kadındı Frida. Eğer boyun eğdiyse de aşk üzre boyun eğdi.
'Diegoya aşık oldum, ailem bundan hiç hoşlanmadı, çünkü Diego bir komünistti ve bizimkiler onu çok çok çok şişman Breughele benzetiyordu. Bunun bir fille beyaz güvercinin evlenmesini andırdığını söylüyorlardı. Her şeye rağmen 21 Ağustos 1929da evlendik. Diegoya; Kızımın hasta olduğunu ve yaşamı boyunca sağlık sorunları olacağını unutmayın. Akıllıdır ama güzel değildir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen onunla evlenmek istiyorsanız, rıza gösteriyorumdiyen babam dışında düğüne kimse gelmedi.'
frida;
'iki büyük kaza geçirdim Diego
Tramvay ve sen
En kötüsü sendin.'
'Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım.'
diego;
Seni düşündüğüm her yerde bir incelik ve güzellik anıtı. Senin bu ellerin diyorum, sevimli bir kır çocuğu ve serin çarşaflara sinmiş beyaz uyku. Unutmak bir kalp ağrısı değilse eğer, senin ellerin ten bilgisi Frida.
Hep bekledik, bazı yaralar geç iyileşiyor Frida. Aşk ki, eski defterleri karıştırma hevesidir ve biz bu gürültüler içinde arıyoruz kişiliğimizi. Ahşaba oyulmuş mektup gibi yüzümüzden başlıyor bir uçurumun derinliği. Özlüyoruz Frida, sesin sesimdeki pası silecek kadar incelikli. Nasıl olsa alışıyor insan, masumiyet gizli bir kötülükmüş. Yalnızlığın tarihi de böyle bir şey Frida. Fısıltıyla öpüşür bütün çiçekler ve tam zamanında gelir ölüm. Geç kalmamak için hiçbir şeye, haydi bir daha gülümse.
Senin bu ellerin diyorum, esmer bir şarkıya benziyor.
Bazı gerçekler vardır, bıçağın ucu kadar sıcak. Gitmek istediğimiz yerler vardır, gömülmek istediğimiz şarkılar. Oysa dürüst bir hayat için yaşlanıyor herkes. Ve anılar, adresi silinmiş evlerde saklanıyor. Belki unutmayı beceremiyoruz Frida, aklımızda hep eski sözlerin yükü. Neye dokunsak, orası çamurlu gece. Nereye baksak, oradan bir rüzgâr geliyor yüzümüze. Çürümek de böyle bir şey Frida.
Senin bu ellerin diyorum, apansız bir yaz iklimi ve odadan odaya iyi geceler müziği. Hayatın hüznü bir vedaysa eğer, senin ellerin derman yerine Frida.
Varlığın bir anlığına havada uçuşuyor, sanki bütün varlığımı sabırsız bir sabahı bekleyişe mahkum eder gibi, o an farkediyorum ki seninleyim. O anda, bütün duyumların içinde, ellerim portakalların içine dalıyor ve vücudum sanki senin kollarına sarılıymış gibi hissediyorum.
diyerekten aklımı sarsaklamış, sevgiyi portakallarla bütünleştirmiş kadındır.
pirimizdir.
benim için bir ressam'dan çok daha fazlası, fikir ve ilham veren, örnek olan bir kadın. iyi ki dünyada senin gibi bir kadın var olmuş iyi ki seni bilmiş tanımışız frida!
kafasındaki çemberi kıranların kahramanıdır.
"varlığın bir anlığına havada uçuşuyor, sanki bütün varlığımı sabırsız bir sabahı bekleyişe mahkum eder gibi, o an farkediyorum ki seninleyim. o anda, bütün duyumların içinde, ellerim portakalların içine dalıyor ve vücudum sanki senin kollarına sarılıymış gibi hissediyorum."
diyerekten aklımı sarsaklamış, sevgiyi portakallarla bütünleştirmiş kadındır.
pirimizdir.
"diego,
gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum. kendimi tuzağa düşmüş hissetmek, hiç kan korkusu olmadan, zamanın ve büyünün dışında, senin kendi korkunun ve büyük ıstırabının içinde, ve kalbinin atışında. tüm bu deliliği senden isteseydim, biliyorum sessizliğinde sadece karmaşa olurdu. bu saçmalıkta senden şiddet istiyorum ve sen, sen bana incelik veriyorsun, ışığını ve sıcaklığını. seni resmetmek isterim, ama bu şaşkınlığım içerisinde, hiç renk yok çünkü çok renk var, büyük aşkımın somut hali."
hayatı hakkında çok şey yazabileceğim dehşet ötesi bir kadın.
benim için farklı bir yere sahip çünkü yazdığı mektuplar, geçirdiği talihsiz kaza (kendinin de dediği gibi diego ve otobüs kazası), yaptığı otoportreler, devrimci hayatı ve biseksüel yaşamıyla ve tabii ki kaşları ve bıyığıyla her şeyiyle dikkat çekici 20. yüzyılın efsane ikonlarından. nasıl bir kafa yapısı vardı yaşamak isterdim doğrusu. çünkü sırf hırsından kocasının birlikte olduğu tüm kadınlarla yatmıştır. bazıları kaşları ve bıyıkları için kötü yorumlar yapsa da 1900'lü yıllarda marilyn monroe gibi lolitalar baş gösterirken o gayet sıradan bir hayat sürüyordu ve buna rağmen kadın/erkek bir sürü insanı götürdü. kim ne derse desin efsane ikonlardan birisidir ve kendisi meksika'ya ve tekilaya sempati duyma sebebimdir.
Bugün doğum günü olan ressam, düşünür, feminist, aşık. Tek cümleyle tanımlanamayacak ama paragraflar da anlatılmayacak kadın. iyi ki doğdun Frida! iyi ki var oldun ve iyi ki var olmaya devam edeceksin.
Kendi iç dünyasını çizdiği ve onlar benım dunyam dedıgı portrelerıyle ünlü, en cok saygı duydugum 3 kadından bırı olan, guzel kadın.
ölüm yıl dönuymus madem, tekrar ıletelım saygılarımızı.
'Seni sevmeye başlayalı çok uzun zaman oldu. Küçük bir kız çocuğu idim, seni sevmeye başladığımda. Şimdi ise bedeni çürümeye başlayan yaşlı bir kadınım. Bütün bedenler çürüyor aslında Diego’m. Eskiyor bütün bedenler.
Ama acı çeken yüreği var ise bir bedenin, daha hızlı çürüyor o beden.
Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri, acı çeken bir yüreğim var.
Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın Diego…'