2005 Cannes Film Festivali'nde Hanna Laslo'ya en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran Amos Gitai filmi. Girişi, planları ve oyuncularıyla etkileyici bir film.
bugün girdiği entrylerden anladığımız kadarıyla saçını kestirip pek de memnun olmamış yazarımızdır. beberlere küfürler yağıyor. üzülme arkadaşım. buradan sana söylemek istediğim tek bir cümle var ki her şeye bedel. (bkz: olsun kökü sende) *
amos gitai nin, ilk yedi dakikası boyunca natalie portman ı arka fondan gelen had gadia nın muhteşem sesi eşliğinde ağlatarak cesaret gerekten bir o kadar da yaratıcı bir girişle başlayan filmi. film; israil ile filistin sorunları arasında, farklı ülkelerden gelmiş, kendilerini hiçbir yerde evinde hissedemeyen üç kadının, yol hikayesini anlatıyor. başlangıcında değişik sahne planları ve çekimleriyle izleten ama ilerdedikçe dağınıklıkları ile göze çarpan, izleyiciyi yoran ve bir yerden sonra salt oyunculuk sunan bir film olmuş yine de görüntüler ve de müzikler çok etkileyici.
alemlerin hafızası en kuvvetli adamlarından biridir. sözlük bu birikimden çok faydalanacaktır zannımca. sivasın yetiştirdiği en müstesna şahsiyetlerdendir. dosttur, güzel insandır, ahh bi de fenerli olmasa..
girişinin yarattığı gizemin arkasını getiremeyen,
tat yaratayım derken derdini anlatamayan bir film.
film ekimi 2006'nın tek beğenmediğim filmi olup
15 film arasından bu ünvanı vermiş olmam dolayısıyla
öküz olmadığımı belirtmek isterim. izlemezsen çok şey
kazanırsın bu filmi. mesela 2 kahrolası saat veya
2 y fucking tl ve yerine 1 lanet extra bira içip
benim gibi her şeye saydırma şansını elde edersin.**
ne demek istediğini anlatamayan, çok sıkıcı bir ilerleyişi olmasa da ne yaptığı gerçekten belli olmayan bir ürün.
misal başında natalie portman dakikalar boyunca ağlıyor, tamam sebebini ufaktan da olsa seziyoruz ama ilerleyişte buna hiç değinilmiyor nedense.
basit bir konudan esas konuya ulaşma amaçlı bir film olduğu belli, yol hikayesi tadı vermek istediği de belli ama kusura bakmasın havada kalmış.
çok önemli açıklamalarım olacak diye ilgiyi üstüne çekip daha sonra havadan sudan muhabbet eden tiplere benzemiş film, beğenmedim. belki de benim beklentim fazlaydı. "konu gayet ciddi ve derin, anlatımı da umarım öyle güzel olacak" diye düşünmüştüm ama ne konusu derinmiş ne anlatımı iyiymiş.
2005 cannes film festivali'nde hanna laslo'ya en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran yönetmenliğini amos gitai'nin yaptığı film. filmin başında natalie portman bir 10 dk. kadar ağlar. sizi de sıkıntılara sokar. ama başarılı bir giriştir.
--spoiler--
film esas olarak israil filistin amerika hattı arasında 3 kadının hikayelerini, dayanışmalarını ele alıyor. israilli hanna şoför olan kocası saldırıda yaralanınca taksi şoförlüğü yapmaya başlar. amerika'da yaşayan yahudi asıllı rebecca *israildeyken sevgilisinin kendisine mülteci bir kadına tecavüz ettiğini anlatması üzerine sevgilisinden ayrılır. hanna'nın taksisine biner. hanna nereye gidelim deyince rebecca, hanna nereye gitmek istiyorsa oraya gidebileceğini söyler ve free zone a yani serbest bölgeye doğru amerikalı diye anılan filistinli bir adamdan hanna'nın kocasının alacağını almak için yola çıkarlar. amerikalının yerine gittiklerinde karısı leila ile karşılaşırlar. ve olaylar devam eder.
filmin çok güzel bir sahnesi vardır:
rebecca: (leila'ya) demek ibranice biliyorsun.
leila: düşmanının dilini bileceksin ki onu anlayacaksın. onlar da bizim dilimizi öğrenseler belki bir şeyler çözülmüş olurdu.
--spoiler--
Natalie Portman'ın Cannes Film Festivali'nde en iyi aktrist ödülünü kazanmasını sağlayan film.
Ayrıca can alıcı bir sahnesi vardır ki, tam 6 dk. bir tren vagonunda ağlamıştır. Gerçekten gözünüze "mocuk" kaçmış gibi hissettirir.
natalie portman'ın askerlikten yırtmak için israil'in zoruyla oynamak zorunda kaldığı ultra sıkıcı, iç bayıcı, havale geçirtici, ömür tüketen, bitmek bilmeyen film.
geçtiğimiz yıllarda guantanamo'da tutulan afgan mahkumların göz kapaklarını japon yapıştırıcısıyla kaşlarına tutturmak suretiyle, günde 4 defa bu filmi izlemek zorunda bırakıldıklarına dair söylentiler dolaşmaktadır.**