bir gün düşünün. olabilecek her türlü olumsuzluklarla karşılaşmıssınız. derken bir piyano sesi ilişir kulağınıza. içiniz çekerseniz önce. tüm benliğinizi o sese verirsiniz. o sese odaklanırsınız. derken mekana sırf o notalar için girersiniz. 18 yaş sınırına takılırsınız. henüz ortaokul çağındasınızdır. çalan kişiye sorunuzu iletirsiniz ve bestecinin adını öğrenirsiniz: chopin. işte böyleydi tanışmam. 13-14 yaşlarımda, bir restorantın önünden geçerken yaşadığımı duydum.
polonyali unlu bestekardir. 2008 yilinda olum nedenini anlamak icin bilim adamlari kalbini cikartip incelemek istemislerdir. sonuc olarak polonyali devlet gorevlileri buna izin vermemistir.
dünyanın en sihirli ritimlerini bulan adam, mükemmel duyguların eşiğinde ölüp bitmenizi, hemen ardından şaşırtıcı bir şekilde vakitsiz doğumunuzu sağlayan insan üstü canlı.
bugün nasıl ki preisner, eleni karaindrou vb. müzisyenler klasik müziğe yeni, minimal bir bakış açısı bulmuştur, ve klasik dönemde kalıp da shostakovich, stravinsky, eric satie gibi isimlere bile henüz yabancılık çeken klasik müzik dinleyicisi için bu minimal bakış açısı klasik müziğin tamamiyle haricindedir;
chopin de döneminin müzikal koşulları düşünüldüğünde alışılagelmiş klasik müzisyenlerden fevkalade farklıydı. hala da farklılığını sürdürmektedir. o da bir bakıma bir açıdan minimalist sayılabilir. tchaikovski, beethoven orkestralarıyla karşılaştırıldığında, chopin'in müziği tamamen piyano bazlıdır. piyano, zaten koskoca bir orkestra gibi çalışır, o ayrı. fakat yine de eğer tek piyano kullanarak orkestra müziği yazması istenseydi, sadece noktürnlerini başkalaştırarak bunu rahatça yapabilirdi.
piyonoyla harikalar yaratmış polonyalı besteci.
sözsüz ne kadar daha derin olabilir bir beste bilmiyorum...
insanı yüreğindeki ufak sızıntılarla huzura eriştirir, kitap okurkende dinlenmesi iyi oluyor iyi gidiyor.
acayip bir müzik dokusu olan müzisyendir. insanı tavana yapıştıracak kadar güzel eserleri vardır. özellikle viyolonsel ile piyano ekürisini süper icra eder. örnek ise piyanistin filminde bomba atıldığı anda çaldığı eserdir. hangi nocturne hatırlamıyorum ama enfestir.
frederick chopin in adı her zaman piyanoyla birlikte anılır. bunun nedeni sadece bestelediği piyano eserleri değil piyanonun çalınışına getirdiği yeniliklerdir de.
chopin avrupanıın piyano ustalarıyla tanıştığı bir dönemde ün kazanmıştır ama her zaman onların önünde olmuştr. ülkesinden yani polonyadan çok uzaklarda bestelediği piyano eserlerinde halk müziği kaynaklaraından yararlanması onun vatan hasretinin bir yansımasıdır.
chopin bir hasret bestecisidir. ömrü hep hasret şarkıları bestelemekle geçti. eserlerindeki keder duygusu sadece kişisel değil ulusunun o dönem çektiği büyük acıların yansımasıydı.
tarih boyunca rusya, almanya, avusturya ve osmanli devletleri tarafindan hep işgal edilmiş olan ve vakti zamaninda ortadan mevcudiyeti bile kalkmiş olan topraklarin kendine has melankolikliğini ve hayalkirikliklarini muzikal anlamda ölümsüzlestiren kişidir. ne zaman piyano sesi duysam acaba chopin'in bir bestesimi bu acaba diye kulak kabartmama sebebiyet vermektedir.
1849 yılında ölmesine rağmen 200'ün üstünde eseri film soundtracklerinde kullanılmıştır. trajik yaşam öyküsünün şu ana kadar sinemaya aktarılmamış olması cidden ilginçtir. beethoven ,mozart, gibi dehaların yaşam öyküleri sinemada yerini almasına karşın choin'ini dehasını ve acılarını anlatan bir filmin henüz çekilmemiş olması ilginç.
finer epic record ve heroic pc friend şeklinde 2 anagramı olan, 1 mart 1810 doğumlu, neredeyse tüm eserlerini piyano için vermiş polonyalı besteci ve piyanist. tam adı frederic françois chopin'dir (fryderyk franciszek chopin). virtüözlükte dönemdaşı franz liszt ile yarışır (sonraki yüzyılda rahmaninov da bu yarışa ortak olacaktır). aşk yaşadığı dönemin feminist yazarı 2 çocuklu george sand ile küs olarak 40 kiloyla veremden ölmüştür. **
chopin asıl ününü valsleri (20), etüdleri (27), polonezleri (18), prelüdleri (27) ve noktürnleri (21) ile yapmıştır. 57 tane de mazurka yazmıştır.
etüdleri (op.10 ve op.25) arasında op.25 no.12 (ocean), op.25 no.11 (winter wind); prelüdleri (op.28) arasında no.7 (the polish dance), no.15 (raindrop), no.16 (hades); valsleri arasında op.18 e flat major "grand valse brillante", opus 34 no.2 in a minor, op.64 no.1 in d flat major "minute waltz", op.64 no.2 in c sharp minor (ki yazılmış en güzel valstir, mamafih özel bir adı yoktur), op.69 no.2 in b minor (bu da yumuşak ve sağlam bir valstir), op.70 no.+:+1 in g flat major, op.70 no.3 in d flat major göze çarpar.
fantaisie-impromptu op.66, piano sonata no. 2 in b-flat minor, op. 35 "funeral march", op. post. 1 no. 10, variations in a - "souvenir de paganini" ve elbette polonaise in a-flat major op.53 "heroic" (heroic polonaise) eserleri de en bilinen yapıtları arasında yerini alır.
gerçek bir polonya aşığıydı. polonya' dan ayrılarak en güzel eserlerini verdiği fransa' ya geçince hastalıklardan yakasını kurtaramadı, çok sevdiği vatanından ayrı kalmak ona gerçekten zor gelmişti. gerekmediği sürece kimse ağzını açtıramazdı. isyanını ve paris' te ilk dönem yaşadığı yalnızlığı piyanosunun tuşlarına döktü.
piyanoyu ağlatır resmen chopin. piyano onun için yalnızca bir müzik aleti değil, yaşamla iletişim kurduğu, kendini ve gözlemlerini aktardığı bir dünyadır.
Fransız devrimini yaşayıp görmüş yapıtlarında da işlemiştir tipinden duygusal olduğu bellidir bu yüzden eserleri genelde minördür.bu adam ne yiyip ne içmiştir bilemem fakat insana complexle önünde eğilmek arasında bırakan, en sonunda eğilmeyi tercih ettiresi eserler yapmıştır.Erken ölmüştür.ölüm nedeni tam olarak bilinememekle birlikte bişey yiyip içmemekten de olabilir kanımca.iyiki de romantik dönemde yaşamış ve damgasını vurmuş hala dinleyip çalıyoruz.
F. Chopin müziği en küçük hücrelerine kadar bölerek bir sesler mucizesi yaratmış tek bestecidir. Piyano Chopin'le canlanır, konuşur, ağlar, güler, inler. Aynı zamanda piyano tekniğini doruk noktasına çıkarmış bestecidir. Eserlerindeki teknik zorluk yüzünden içerdiği polifonik ögeler ve zenginlik genellikle gözardı edilir. Oysa Chopin herhangi bir arpeji veya eşliği, renk versin, hoş olsun diye yazmaz. Mutlaka derin bir içeriği, öncesiyle bağlantısı ve felsefesi vardır en küçük detayın ve notanın. Piyano müziğinin en derin kuyusu, doruk noktasıdır. Hatta herhangi bir enstruman müziğinde böylesine zenginliğin yanına yaklaşılmamıştır.
daha çocukken ileride ne kadar yetenekli bir virtüöz olacağını göstermiş, polonyalı ünlü besteci.
çocukluğunda, evin önünden polonyalı esirler geçerken, chopin piyanoya oturur ve öfkesini kusarcasına piyanonun tuşlarına basardı.
Fryderik Franciszek Chopin (okunuşu: Şopen) (22 Şubat 1810, Zelazowa-Wola, Polonya - 17 Ekim 1849, Paris), Romantik dönemin önde gelen Polonyalı piyanist ve bestecisi. Bazı kaynaklarda doğum günü 1 Mart olarak gösterilir.
Babası Fransız, annesi Polonyalı olup ömrünün büyük kısmını şöhretini kazandığı Paris'te geçirmesine ve klasik müzik literatüründe Fransız ismiyle anılmasına rağmen gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki vatanı Polonya'da olmuştur. Bu durumu ile Chopin devrinin önemli karakterlerindendir. Milli sınırların üzerinde bir müzisyendi denebilir. Zaten 19.yyda ortaya çıkan yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların hali milli bir sanatkar olmaktan çok evrensel bir sanatkar olmaktır.
Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkanları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritmlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin’in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.
Ne kadar uzakta yaşasa da derin bir hisle vatanına daima bağlı kalmıştır. Kendisinden önce konser salonlarında görülen Mazurka ve Polonezleri folklör statüsünden çıkarıp sanat seviyesine yükselten odur.
Eugène Delacroix'ın fırçasından Frédéric-François Chopin.Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethovenin öldüğü sene Joseph Elsnerin öğrencisi olarak Varşovada genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyanada kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Parise geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2.Piyano Sonatı-3.Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.
Chopinin yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu.Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır. http://tr.wikipedia.org/w...9ric_Fran%C3%A7ois_Chopin