canlı gömülmekten korkan romantik dönem bestecisinin son sözleri: "Beni kesip, içimi açmalarını sağlayacağına yemin et. Böylece canlı canlı gömülmekten kurtulurum." olmuş.
polonya'da bir çok şehrin duvarlarında resmini veya adını görebileceğiniz büyük besteci.
piyanonun bu denli yaygınlaşmış olmasında çok önemli pay sahibidir. eserlerinde derinlik hakimdir, dinlendirmeyi, aynı anda heyecanlandırmayı başarabilmiştir.
eserleri, mutsuz insanlarla ve onların ruhlarıyla dertleşir,onlarla sohbet eder,onları rahatlatır,onlarla vals yapar ve onları hayatın kötülüklerinden arındırmış bir şekilde yüzlerinde bir tebessümle uyumalarını sağlar.
polonya'da bir çok şehrin duvarlarında resmini veya adını görebileceğiniz büyük besteci.
piyanonun bu denli yaygınlaşmış olmasında çok önemli pay sahibidir. eserlerinde derinlik hakimdir, dinlendirmeyi, aynı anda heyecanlandırmayı başarabilmiştir.
Spring waltz eseri beni benden alan, ince hastalıktan ölen, vatan aşkıyla yanıp tutuşan kişidir. Candır, Ayrıca müziği eşliğinde çok da güzel ders çalışılır.
Piyanoda melankolizmin üstadıdır.
2 numaralı noktürnü en ünlüsü olduğu için noktürn dendiğinde o anlaşılır.
Oysa noktürnler bestelediği 21 eserden oluşur.
Hatta ''unutulmuş noktürn'' (nocturne oubliée) adında 22 numaralı bir parçasından da söz edilir; https://www.youtube.com/watch?v=V1PAvESDFCw
The Pianist filminde piyanistin alman subaya piyano çaldığı sahnede chopin'in 1 numara ballade'ı çalınır.
Parça tam bir şaheserdir. Filmdeki sahne; https://www.youtube.com/watch?v=jHfQCfUTlXE
hüznün sesidir kendileri. parçalarından buram buram hüzün akar içinize doğru. yalnız öyle hunharca saldırmaz benliğinize, nazik nazik işler içinize. bana genellikle sonbaharı hatırlatır parçaları. gözlerimi kapatım bir tiyatro sahnesi hayal ederim, sonrası ise zaten mutluluk.
bu dahi, şüphesiz benim tek dostum. Gece, gündüz; yaz, kış demeden her vakit kulağımda. Bastığı her tuş, vurduğu her nota ayrı bir kelime, ayrı bir hikaye. Ne dilersem anlatan, ne arzu edersem düşündüren adam.
Raindrop'u ile sabahtan akşama yağan yağmurdur chopin.
Hayatımın arka planında piyanosuyla felsefe yapan dostumdur chopin.
1810 yılında polonya'da doğmuş piyanist ve bestecidir. Tabii onu diğer piyanistlerden ayıran şeyler vardı. O, onun dönemi dahil tüm piyano tarihinde çıkışamayan tınılara çıkmış ve yeni tınılar keşfetmiştir. Tam bir romantik piyanist olan chopin, tüberküloz nedeniyle hayata fransa'da veda etmiştir.
kent insanıydı ve sayfiyede sıkılıp huysuzlaşırdı. yine de 10 yıllık sevgilisi Fransız romancı George sand ile birlikte yazlarını genelde sayfiyede geçirdi. tek sayfa üzerinde 6 hafta uğraşıp sonra ilk yazdığı şekliyle parçayı tamamlardı. ilham bütün olarak gelirdi ama yine de ikna olmadan sızlanarak çalışırdı.