tarih boyunca rusya, almanya, avusturya ve osmanli devletleri tarafindan hep işgal edilmiş olan ve vakti zamaninda ortadan mevcudiyeti bile kalkmiş olan topraklarin kendine has melankolikliğini ve hayalkirikliklarini muzikal anlamda ölümsüzlestiren kişidir. ne zaman piyano sesi duysam acaba chopin'in bir bestesimi bu acaba diye kulak kabartmama sebebiyet vermektedir.
frederick chopin in adı her zaman piyanoyla birlikte anılır. bunun nedeni sadece bestelediği piyano eserleri değil piyanonun çalınışına getirdiği yeniliklerdir de.
chopin avrupanıın piyano ustalarıyla tanıştığı bir dönemde ün kazanmıştır ama her zaman onların önünde olmuştr. ülkesinden yani polonyadan çok uzaklarda bestelediği piyano eserlerinde halk müziği kaynaklaraından yararlanması onun vatan hasretinin bir yansımasıdır.
chopin bir hasret bestecisidir. ömrü hep hasret şarkıları bestelemekle geçti. eserlerindeki keder duygusu sadece kişisel değil ulusunun o dönem çektiği büyük acıların yansımasıydı.
acayip bir müzik dokusu olan müzisyendir. insanı tavana yapıştıracak kadar güzel eserleri vardır. özellikle viyolonsel ile piyano ekürisini süper icra eder. örnek ise piyanistin filminde bomba atıldığı anda çaldığı eserdir. hangi nocturne hatırlamıyorum ama enfestir.
piyonoyla harikalar yaratmış polonyalı besteci.
sözsüz ne kadar daha derin olabilir bir beste bilmiyorum...
insanı yüreğindeki ufak sızıntılarla huzura eriştirir, kitap okurkende dinlenmesi iyi oluyor iyi gidiyor.
bugün nasıl ki preisner, eleni karaindrou vb. müzisyenler klasik müziğe yeni, minimal bir bakış açısı bulmuştur, ve klasik dönemde kalıp da shostakovich, stravinsky, eric satie gibi isimlere bile henüz yabancılık çeken klasik müzik dinleyicisi için bu minimal bakış açısı klasik müziğin tamamiyle haricindedir;
chopin de döneminin müzikal koşulları düşünüldüğünde alışılagelmiş klasik müzisyenlerden fevkalade farklıydı. hala da farklılığını sürdürmektedir. o da bir bakıma bir açıdan minimalist sayılabilir. tchaikovski, beethoven orkestralarıyla karşılaştırıldığında, chopin'in müziği tamamen piyano bazlıdır. piyano, zaten koskoca bir orkestra gibi çalışır, o ayrı. fakat yine de eğer tek piyano kullanarak orkestra müziği yazması istenseydi, sadece noktürnlerini başkalaştırarak bunu rahatça yapabilirdi.
dünyanın en sihirli ritimlerini bulan adam, mükemmel duyguların eşiğinde ölüp bitmenizi, hemen ardından şaşırtıcı bir şekilde vakitsiz doğumunuzu sağlayan insan üstü canlı.
polonyali unlu bestekardir. 2008 yilinda olum nedenini anlamak icin bilim adamlari kalbini cikartip incelemek istemislerdir. sonuc olarak polonyali devlet gorevlileri buna izin vermemistir.
bir gün düşünün. olabilecek her türlü olumsuzluklarla karşılaşmıssınız. derken bir piyano sesi ilişir kulağınıza. içiniz çekerseniz önce. tüm benliğinizi o sese verirsiniz. o sese odaklanırsınız. derken mekana sırf o notalar için girersiniz. 18 yaş sınırına takılırsınız. henüz ortaokul çağındasınızdır. çalan kişiye sorunuzu iletirsiniz ve bestecinin adını öğrenirsiniz: chopin. işte böyleydi tanışmam. 13-14 yaşlarımda, bir restorantın önünden geçerken yaşadığımı duydum.
1 Mart 1810 tarihinde Varşova yakınlarında Zelazowa'da açtı dünyaya gözlerini. Nicholas adlı bir Fransız göçmenle Polonyalı bir kadının tek oğlu. 12 yaşına kadar evde özel öğrenim gördü. Yedi yaşında ilk polonezi yayınlandı. 1828'de Avrupa'nın sanat merkezlerine yolculuğa çıktı. Kısa sürede incelikli piyanistliği ve parlak kişiliği ile Paris'in seçkin çevresine girmeyi başardı. Berlioz, Mendelssohn, Liszt ve Bellini ile arkadaşlıklar kurdu. Delacroix, Balzac, Heine, Alfred de Musset dostlarıydı. Liszt aracılığıyla George Sand takma adını kullanan Aurore Dudevant ile tanıştı. 1847'ye kadar süren ilişkileri bir aile tartışması yüzünden son buldu. 1848 devriminden sonra işleri bozuldu. Paris'e döndüğünde verem yüzünden yorgun ve zayıf düştü. 17 Ekim 1849'da hayat veda bestesi ile ölümün sonsuz yolculuğuna çıktı. Vasiyeti, ölümünden önce tamamlanmamış elyazmalarının yokedilmesi ve cenazesinde Mozart'ın "Requiem"inin çalınmasıydı.