freddy diyince nedense aklıma beni tırstıran şu tekerleme gelmekte efendim;
bir, iki freddy bulucak seni
üç, dört çabuk git kapını ört
beş, altı yanından ayırma haçı
yedi, sekiz bu gece uyuma deriz
dokuz, on freddy geri dön... *
ben küçükken
o elm sokağına kabusu yaşatırken
biz ahmet haşim sokakta altımıza yapardık.
pazar malı dandik eşofmanlarımı üstüme çekip , anamın 76 kiloluk , everest zirve tırmanışları için tasarladığı yorganın altında ,
bugünün hayat telaşlarından uzak bir uykuya dalmak üzereyken
rüyalarıma girmesini önlemek için
göz kapaklarımı kesme düşüncesini uygulama ihtimalinin gölgesinde
o metal tırnakların Karın boşluğuma girme ihtimalini düşünürdüm.
hey gidi.
küçükken idolüm olan , ona özenip anneme koyu yesil ve kırmızı çizgili kazak ördürdüğüm aşmış bitirmiş karakter. bir de beyaz giyinmiş ufacık kız çocuklarının söylediği şu şarkı vardı ;
one, two, freddy's coming for you.
three, four, better lock your door.
five, six, grab a crucifix.
seven, eight, better stay up late.
nine, ten, never... never...
belli bir yaşa kadar korktum ondan. az buz değil 18 ime kadar. sonra korkumla yüzleştim artık hayranıyım. her canım sıkıldınığında açar freddy vs jason izlerim. tişörtünü bulmaya çalışıyorum uzun zamandır.
---spoiler---
kruger'la ilgili bilincek önemli pardon en önemli hadise kurbanları ile makara yapmasıdır.Büyüdüğünde televizyon yıldızı olmak istiyen idealist kurbanının yanına gelir ve şunları sö(y)ler:
welcome to my prime time,bitch!*