zerre sevmediğim, "kadının yeri evidir." demiş; ama zengin bir kadının parasını yiyerek yaşamış, bilmediği konularda bile ukalalık taslamış fransız düşünür.
vampirler hakkında: Gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. Borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. Bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor. demiştir.
Hangi dersten aklımda kalmıştı, onu bile hatırlamıyorum. Ama ne söylediğini net hatırlıyorum voltaire'nin.
Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum, fakat bunları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunacağım.
Bundan 300 yıl önce, hak aramak ve eylem nedir bunu güzelce özetlemişken birileri, güzel ülkemde insanların desteklemediği her fikre karşı oluyor olması, neyin işaretidir bilmiyorum.
Voltaire'e teşekkür ederken, buna benzer ( ve birilerinin fikirlerine daha uyan bir kişiden ) bir söz daha yazmak istiyorum.
" Başkalarını ıslah etmek isteyen kişi, önce kendini ıslah etmelidir." Hz. Ali.
başından beri muhalif olmakla övnüyor hatta bundan keyf duyuyordu. Sonraki asırlarda ismini özgürlük istemcisi olarak anacağımız bu adam, anayasal sisteme geçilmesini, burbon hanedanının engellenmesini istiyordu. Bu muhalif duruşunun şekillenmesinde, 23 yaşında deneyimlediği bir olay kırılma noktası oldu.
O dönemlerde fransada, lötour de kashe adı verilen bir tür baskı mekanizması vardı. Kralın imzaladığı bu belge, polise gidip birini tutuklatmak için yeterliydi. Zamanla krallar, bunu kendine çıkarınca kullanmaya başlayıp, buna dayanarak gözden düşen kimselere kısa süreli şok uygulamasından ölüme kadar her türlü cezayı uyguluyordu. Ne olduğunu bile anlamadan cezaya çarptırılabiliyordunuz.
Voltaire de, görüşüne binaen kralın naibini hicveden şiirler yazdığı gerekçesiyle hazırlanan kashe sonrası hapse atıldı. Sanırım naip onun fazla ileri gittiğini düşündü. Mahpusta 11 ay kaldı ama bu deneyim onu tamamen değiştirdi. Sisteme nefreti artmıştı. Öyle ya, adama kendini savunma hakkı bile verilmemişti.
yazılarına devam etmeye kararlı olduğundan, kendisini paris polisinin yakalamasının daha güç hale geleceği cenevrede bir şato satın alarak, yaşamına devam etti.
Her ne kadar bu ajitasyon onun anayasalcı görüşlerini temellendirmesinde rol oynasa da, ihtilalden 10 yıl sonra cumhuriyetçilerden bıkan halk onu çok da iyi anmamış olsa gerek.
Ölüler yokluklarıyla değil de, onlarla bizim aramızda, söylenmeden kalan sözler yüzünden, keder verirler.
Ölüm olmasaydı, onu icat etmek zorunda kalırdık.