alman asıllıdır . bir kaç kelime macarca bildiği söylenir .
almanca ve fransızca konuşurdu ...
benimde çok beğendiğim bir bestecidir . eserlerinde 19. yüzyıl avrupasının
kasvetli havası hissedilir .....
Liszt’s parents were actually German-speaking Austrians, but he was born in Hungarian speaking territory and considered himself to be a proud Hungarian, even though he never learned to speak the language and knew only a smattering of Hungarian words and phrases .
I believe the area of his birth is now in Austria . But Liszt was born into the Austro-Hungarian empire .
Die zauberflöte, le nozze di figaro, 5. Senfoni, fantasia und fugue in d minor, lacrimosa... adamın pianoya uyarlamadığı eser yok. Bestekarlık vechinden olduğu kadar aranjörlüğüyle de nam salmış.
Doğduğu ülke macaristan'a 19 tane rapsodi adamasına rağmen genelde sadece 2.si bilinir. Şuraya 6 numarayı bırakıp gidiyorum. https://youtu.be/gq5GoeHIUIA
Yani herkesce bilinen adıyla 'dance of the dead' gibi bir şaheseri dünyamıza katmış olan dahi.
Stilistik Gregoryen sivil melodide yeniliklere kapı aralamış solo piyano ve orkestra için yapılan Dies irae'sının tonu re minördür. Ritmi nedeniyle piyanistleri zorlayan bir eserdir aynı zamanda. Evet...
Piyano denilince ismi ilk sayılacaklardan birisi bana göre. Enfes ve zorlayıcı besteleri vardır. Macar rapsodisi no.2 örnek verilebilir. Kendisi bir dönem istanbul'da da yaşamıştır.
(d. 22 Ekim 1811, Macaristan - ö. 31 Temmuz 1886; Bayreuth, Almanya). Müzisyen, besteci, piyanist, orkestra şefi, müzik öğretmeni. 19. yüzyılın en önemli piyanistlerinden birisi, senfonik şiir tarzının yaratıcısı olan bestecidir.
Şöhretini sonuna kadar hak eden, senfonik şiir denilince akla ilk isimlerden birisi olan macar piyanist, bestekar.
Paganini'nin la campanella Adlı eserini piyanoya uyarlamasa idi bu eser, bu kadar ünlü de olmazdı sanırım. Piyanodaki tarzı gereği tüm besteleri oldukça zordur, la campanella da bunlardan birisidir.
macarların gururu besteci. ayrıca eski ismi ferihegy olan uluslararası budapeşte havaalanın ismi de kısa bir süre önce franz liszt havaalanı olarak değiştirilmiştir. fazıl say'ın konserlerinde eserlerine yer verdiği ve kendisini çok ilginç, zor besteci olarak tanımladığı besteci piyanist.
yeryüzünün görebileceği yegane insanlardan birisi. nitekim her dinlenilişinde, tarihin tüm zamanlarında bir yolculuğa çıkar, önsözünün size bırakıldığı bir romanın parçası olursunuz.
Doğum tarihi 22 Ekim 1811, Macaristan, Raiding. Beş yaşında çocuk ruhunu piyano tuşlarına dökmesi, küçük yaşta üstün müzik yeteneğinin kanıtı. Sekiz yaşında ilk bestesi, bir yıl sonra da ilk piyano konseri ile müzik burcunu bezemesi de... On yaşında göçmenliği başlıyor: Önce ailesiyle birlikte Viyana, iki yıl sonra da Paris. Yabancı uyruklu olduğu ve yaşı tutmadığı için Paris Konservatuarı'na alınmayacaktır ama bir yıl sonra, yani 7 Mart 1824'te tek konseriyle Paris'in sanat tapınağını dinamitleyecektir. Bütün Avrupa'yı dolaşır. irlanda, Portekiz, Rusya, istanbul dahil. Halife Abdülmecid bir tablosunu yapar profilden. Gezdiği yerleri piyano sesiyle resimler: Resimleri bir olayı, bir öyküyü betimlemekten çok, duyguların anlatımı olarak yansır notalarına. Papaz olmakla ateizm arasında volta atar: Tarih, 31 Temmuz 1886'da ölümde konaklar; Franz Liszt ise ölümsüzlükte...
avusturyalı marie Anna Lager ve macar baba Adam Liszt'in çocuğu olarak bugün avusturya'da kalan macaristan'ın doborjan * köyünde doğmuş, 1847'de istanbul'da 5 hafta kalmış ve konserler vermiş macar besteci. macarlar kendisine ferenc liszt (ferenc lişt okunur) demiş ve adını 1875'te Budapeşte'de Müzik Koleji olarak bilinen ve Macar Milli Kraliyet Müzik Akademisi olarak kurulan akademiye verilmiş, ayrıca doğduğu ev Avusturya hükümetince müzeye çevrilmiştir.
zamaninin en buyuk piyano virtuozu, yasaminin ilk donemini tam anlamiyla bir don juan olarak gecirmis, ikinci doneminde ise sanki bambaska bir insan olarak kendini hiristiyanliga vererek mistisizme burunmus, en cok solo piyano ve orkestra icin muzikler yazmis, son doneminde yazdigi psikiolojik ve soyut basyapitlar disinda, eserlerinin genelinde ayni tarz romantizm ve disavurumcu cosku ve taskinligi sergilemis macar besteci. fakat tum bu ilk donem eserlerinden birini hepsinden ayri tutarim ki, o da dante senfonisidir! inferno baslikli ilk bolumde cehennemin dibine kadar indiginizi hissettiginiz gibi, araf baslikli ikinci bolumde oldukten sonra dunya uzerinde bos bos dolasan bir hayalet oldugunuzu sanirsiniz... tahmin ettiginiz gibi cennet bolumu yazilmamistir, cunku liszt'e yakin dostu richard wagner, cennetin muzikle tasvir edilemeyecegini soylemistir...
" Liszt'i küçümseme eğiliminde olanlar, orkestra yapıtlarına oldugunca piyano müziğine de satasırlar. teknik acısından her iki ortamdaki yapıtlarını kötülemek gerekmezse de, sanatcı kişiliginin tutarlılık içinde gercekleşmesini savunanlara kulak vermek istiyorsak, Liszt'in müziğinde yer yer beliren içtenlik, soyluluk ve yücelik yanında, gösteriş uğruna, carpıcılık ugruna, etki ugruna, anlatımın yüzeysel, dıştan, giderek bayagı sayılması gereken amaclara kurban edildigini tanıyabiliriz. ne ki, gösterişi, carpıcılıgı, parlaklıgı olmayan bir liszt düşünülebilir mi?
yüzyılımız ilerledikce kazanılan yeni görüş açılarından, Liszt'in yalnız romantik cagın bir büyük simgesi olmakla kalmayıp, yirminci yüzyıl müziginin birçok önemli ögesini saptayan bestecilere, özellikle debussy ve ravel'e ne denli etken oldugu, giderek ( hele cok az bilinen son yapıtlarında) atonal yazının öncüsü olarak belirdigi, kimi kişinin hor gördügü o gösterişli, yüzeysel yazısında bile kullandıgı dilin özellikleriyle bir "modern" besteci olarak yükseldigi anlasılmaktadır. "*
ayrıca liszt, beethoven'in 9. senfonisini piyanoya ilk uyarlayan kişidir. kızını evlendirmek istediği öğrencisi yerine wagner'in kızı kapmasıyla iki besteci papaz olmuşlar, liszt yaşamının son yıllarında huzur yüzü görmemiştir. yüzü seyirciye dönük çalan ilk piyanisttir.