tekrar tekrar okusan da bıkılmaz farklı anlamlar çıkartılır.
"Bir bakıma senden bağımsız durumdayım, çünkü sana karşı bağımlılığım sınır tanımıyor. Ya hep, ya hiç. fazlasıyla büyük bir söz benim için. Ya sen benimsin, o zaman her şey yolunda demektir, ya da kaybederim seni, benim olmaktan çıkarsın, o zaman iş kötüye varmakla kalmaz, her şey çıkıp gider elimden, o zaman ne kıskançlık kalır, ne hastalık, ne korku ne de başka bir şey..."
--spoiler--
ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey çokta ciddi değildir aslında
--spoiler--
Kafka'nın kendisinden sonra doğan iki erkek kardeşi bebekken öldü, üç kız kardeşi ise Nazi Almanya'sında katledildi. Baskıcı ve dayakçı babasının yanında yalnız başına büyüdü ama dünya edebiyat tarihine damgasını vuran kitaplara imza attı.
milenaya olan mektuplarında bir insanın aşka ne kadar aşık olabileceğini hep birlikte gördük.
Kafkanın bekleyişi, sabrı, sabırsızlığı, umudu, umutsuzluğunda birer birer kendimizi bulduk. Sonra da vay be dedik hatta zaman zaman kıskandık milenayı. Mektuplar yazmak istedik ama bir adresi yoktu.
Bir nesil aşkı kafkayla tanıdı.
dün dönüşüm adlı kitabını bitirdiğim yazardır. insanı bir kelimeden diğerine hevesle atlatan ve sonuna kadar içinde körpecik bir umut barındıran bir kitaptı.
''dönüşüm'' adlı kitabını şu an bitirdiğim ve direk ''dava'' adlı kitabına başlayacağım muhteşem yazar. bir solukta bitirdim. tasvir yeteneği o kadar iyi ki en küçük detayı bile atlamıyor. gerçekten bu kadar el üstünde tutulmasının cidden bir sebebi varmış onu anladım.
Kafka acıdan ve yalnızlıktan güç aldığını söyleyen bir yazardır. Kolay bir yaşamı olmamıştır. Yakınlarını ve akrabalarını kamplarda kaybetmiş, ölümü ve acıyı derinden hissetmiştir. Belki de bu nedenle şöyle söyler ölüme dair: “Öte tarafa göçenlerden birçoğunun gölgesi, ölüm ırmağının sularını durmaksızın yalar; çünkü o kaynağını bizden alır ve hȃlȃ bizim denizlerimizin tuzlu tadını taşır. Bu, ırmağın tiksintiyle kabarmasına, hȃttȃ gerisin geriye dönmesine, ölülerin yaşama sürüklenmesine yol açar.” Durmadan ölümden söz ettiğimiz bugünlerde Kafka’da haklıdır söylediklerinde. Ölülerin gölgesi yaşamımıza siner, ölüm belki giden için yok oluştur ve belki dünyayı düşündüğümüzde kurtuluş bile olabilir. Ancak gidenler geride kalanların yaşamında kalmaya devam ederler. Çünkü insan belleği ölülerle yaşamaya müsaittir. O nedenle bugünlerde görüp geçtiğimizi sandığımız, kıyılara vuran, evinde, sokağında katledilen ölü bedenlerin bizimle birlikte biz de ölene kadar yaşayacağını aklımızdan çıkarmamalıyız. işte bu nedenle de varlığımızı bir şekilde devam ettirsek bile bu varlık artık yaralıdır ve bu yaranın bir tedavisi de yok bilmeliyiz.