doğrudan ona ithafen mi yazılmış net hatırlayamıyorum, ancak ömrü boyunca yazdıklarını ölmeden önce birine verip yakılmasını talep edişini daha yazmaya başladığı zamanlarda planladıysa, ve bunu "belki de öldükten sonra keşfedilirim" diye düşleyerek yaptıysa sahiden acınası bir insandır camus'ye göre. sisifos söyleni'nde öyle anılıyor böyle yazarlar, "hala nefes alırken eyleme geçmeye cesaret edememiş acınasılar, öldükten sonra bir şeyleri değiştirebilmeyi umarlar." gibi, benzer bir biçimde. aşağılıyor işte camus kendince, "ne yaparsan yaşarken yaparsın, gerisi hikaye." der gibi.
ancak kafka'dan ya da ondan etkilenenlere, edebiyatıyla şekillendirdiklerine bakınca; camus'nün bu konuda göt olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
'gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun, vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek. çekilir şey değil bu.'
milena ya mektuplar kitabında yer alan sözüdür.
adam çok acı çekiyor bu kitap da. okurken bana da acı çektiriyor.
ama şikayetçi değilim.
dönüşüm ve dava adlı kitaplarından sonra bir kitabını daha okumayacağım yazar. bunun yerine dostoyevski'nin herhangi bir kitabını 2.veya 3.kez okumak daha zevkli kanımca.
dönüşüm'ün ilk cümlesi dışında enteresan hiçbirşey yok hikayede. çok kısa bir kitap olmasına rağmen sıkıldım bitirene kadar.
berbat bir çocukluk geçiren, babasıyla anlaşamayan ve babasından duyduğu nefretle çocukluğu körelen, babasıyla olan bu anlaşmazlığı ve buna duyduğu nefreti kitaplarında özgün bir anlatımla işleyen nadide yazar.
köy öğretmeni ve yol ayrımı okunması gereken eserleri arasındadır. yani bence.
Biliyorum, güçlü değilim, yazmasını da beceremiyorum şimdi, biliyorum uzun sürmeyecek, ama dayanamam; kişi yürek çarpıntısız yaşayamaz, yüz çevirdiğin sürece çarpmaz yüreğim Milena.
tabu oynayanlar nasıl bazı kelimeleri kullanmadan bir şeyi anlatmak zorunda kaldıklarında çağrışımı başka başka şeylerden yapmaya çalışıyorlar ve bu sebepten tabu oyununu keyifli buluyor ve oynuyorlarsa kafka da yazılarını tabu oynar gibi yazmıştır. anlatımı öyle dolaylıdır ki şiirsel denebilir. david lynch nasıl bilinçaltının yönetmeniyse kafka da bilinçaltının yazarıdır.
metamorfozda gregor samsa'nın birgün böcek olarak uyanışını anlatır o böceğin koca odadaki acizliğini, sıkıntısını, iyileşme umudun, ailesi tarafından reddedilişini çok güzel anlatmıştır modern hikayenin babasıdır saygıyla anıyor ve kendisini okumaya devam ediyoruz
kafka kapital sistemin toplumun içini nasıl
çürüttüğünü yıllar önce gayet güzel analiz
etmiştir. bu yüzden toplumdan ve toplumun
vasat çatışmalarından kendini soyutlamış ve
topluma dışarıdan bakan bir göz edasıyla
dava ve dönüşüm gibi eserlere imza
atmıştır.
Vücuduma portresini yaptirdiğim, yaptiracağim tek adamdir. Cümlelerin tanrisi derler ona. Öyle pis kokar, öylesine bir pisliktir. Belki en çirkin adam ama en aşik. Pek iyi bir kalemcidir kendisi.
sevgilisine milena ya yazdığı bir mektupta''küçüle küçüle adımı da yitirdim. senin kaldı yalnız'' diyerek, bir mecnun leyla bütünleşmesinin diğer örneğini göstermiş yazar. tabi daha suni.
''i write differently from what i speak, i speak differently from what i think, i think differently from the way i ought to think, and so it all proceeds into deepest darkness.'' diyen üstad.