pek alakasi yoktur. Bir iki sovenist fransizin bunu yapacagini tahmin etsem de genel olarak fransiz halkinin dili ingilizceye fazla donmemektedir. gayet de ingilizcelerinden, telaffuzlarindan utanir bu arkadaslar. utanmakta da haklidirlar. ingilizce konustuklarinda hicbir sey anlasilmamakta...
yeni nesillerinin yavaşça aşmaya başladıkları durum. bizzat şahit oldum. 20 kişilik fransız arkadaş grubumda tek türktüm, hepsi de benimle ingilizce konuşuyorlardı.
(edit:bu yirmi kişi tatil köyünde tanıştık. kimsenin daha önceden tanışmışlığı yok yani.)
charles de gaulle havaalanında ingilizce soru sorduğum görevlinin öküzlük yaparak fransızca cevap vermesidir. kendisini yine ingilizce olarak dilini bilmediğim o nedenle ingilizce sorduğum konusunda tersleyince morarmış bir ifadeyle ingilizce cevap verme zorunda kalmasıdır. öküzlüktür. bir zamanlar dünya dili olan fransızcanın artık eski etkisini kaybetmesi ve kadim düşman ingilterenin dülünün hakim olmasına karşı milliyetçi bir reflekstir. dillerini tekrar bilimin ve sanatın dili yapmayı dneemek yerine ucuz milliyetçiliğe sığınmalarıdır.
sadece fransızlarda görülmeyen durum. almanlarda da bulunuyor. kendi dillerinin önüne geçmesini engellemek için sahip çıkıyor. keşke bizde de aynısı olsa. hadi good bye.
aslında bir alman propogandasıdır ki hitler'den, alman halkına miras kalmış bir milliyetçi düşüncedir.
şimdilerde bir çok avrupa ülkesinin desteğini almış eylemdir aslına bakarsan.
zira sömürgeciliğin, soğuk savaşın mimaristi amerikanın, eylemleriyle bir çok avrupa ülkesini karşına almasına rağmen maçası yemedikleri için böyle bir provake şekli olduğu doğrudur.
bu gün dünya dili dediğimiz ingilizce' nin; antalya'nın manavgat, side, alanya ilçelerine gittiğiniz zaman almanların bu üstünlüğü sağladığını da görebilirsiniz.
küçük almanya olmuş olan antalya'da almanca bilen birçok insan şuanda bizim okuyupta kazanamayacağımız paraları kazanıyor ki sebebiyse ;
ingilizce bildiği halde konuşmak istemeyen alman toplumunun, aynı zamanda da kendi dillerini yayma çabasıdır.bir taşta iki kuş diyebiliriz.
fransızcanın bilim dillerinden birisi olmasıyla alakalı bir durumdur. felsefede, sosyolojide, psikolojide, tıpta, savaş teknolojilerinde, yazılım teknolojilerinde, araç üretiminde önemli bir konuma sahip olmasıyla ilgilidir ki kendi dilini avrupa'da ve dünya'da kabul ettirmiştir. bunun sonucunda da ingilizceyi tercih etmemektedir.
(bkz: biz üretelim biz de türkçe konuşuruz)
güzel bir direnç içindedirler. fransızlar ve sırplar, bu konuda avrupa'da direnen son birkaç kaleden biridir. oktay sinanoğlu türkleri de bu konuda uyardı ama, nanay... biz gittik...
milliyetçi olmalarındandır.
siz ingilizce soru sorarsınız onlar ısrarla fransızca cevap verirler.
ah güzel insanlar zaten fransızca bilsem sizden önce konuşurum, nedir yani illa ki fransızca cevap verme kasıntısı. ben sana türkçe soruyor muyum?
aşırı ego sahibi bir ırk olmalarının sonucudur. kendilerini bir bok sandıkları için, "ben ingilizce falan konuşmam, bilmiyorsan sen fransızca öğren" mesajı verme çabalarındadırlar. lakin kimse de sikine takmaz garibimi.
benim dilim daha seksi fransizca bilmeyen kadınlari küfür ederek bile etkilerim dusturuyle yola çıkan tesisatci abinin meselesi. tipinden ümidini kesmiş şansını dilinin avantajlarini kullanarak denemek istemesini alkışlıyoruz.
fransız- ingiliz ortak yapım uçağı concorde'ların adının sonundaki "e" harfinin koyulmasında fransızların üstün baskısının sebebidir. fransızlar o "e" harfinde o kadar ısrarcı olmuşlardır ki proje direkten dönmüştür.
fransızcaya giren kelimelerin son yıllardaki artışı düşünüldüğünde geçerliliği kalmamış önermedir. AMa haklarını yemeyelim, kelimelerin okunuşlarını güzel değiştiriyorlar. Türkiye'deki fransızlar da tecrübeyle sabittir ki çatır çatır ingilizce konuşuyorlar.
fransız aksanının ingiliz aksanına ters düşmesinden kaynaklanan durumdur.bizzat bir fransızla ingilizce konuşmayı denedim * berbat bir aksanla konuşuyorlar.*
bu tarz başlıklarda ırkçılığı vurgulayarak karşı çıktıklarını belirten kişilerin gerçekten neyin peşinden gittikleri merak edilmektedir. fransızlar ingilizceyi tercih etmeyip kendi dillerini konuşuyor ve ülkesine gelene de konuşturuyorlarsa bunun ırkçılıkla değil dillerine sahip çıkmalarıyla alakası olduğunu düşünüyorum. biz halen daha günlük hayatta (feyk, relax, kuul) gibi kelimeleri kullanan, bununla prim yapmaya çalışan sonra da yeri geldiğinde dile sahip çıkanların en önünde at koşturan insanlarız. doğru olan yolda iki yabancı görünce ben "iki üç ingilizce konuşayım" derdine gireceğime onların "burası türkiye madem gidiyoruz iki üç türkçe kelime öğreneyim " derdine girmesidir. fransızların yaptığı eylemin güzel yanı ise bildikleri halde konuşmamaya dikkat etmeleridir. bizim ülkemizde ise ingilizce yaygınlaştıkça dükkan tabelalarındaki sayıları artmaya başlıyor.
doğru olandır. pariste bunu çokça tecrübe ettim. sandviç almak için girdiğimiz fırında kadın söylediğim tüm şeyleri anlarken cevapları inatla fransızca vermişti. çok şaşırtmıştım, evvelden duymuşluğum var hassas olduklarını ama bu kadarını beklemezdim. şimdi gelelim bunun doğru olup olmadığına, bence tamamen yanlış. yani günlük hayatında, dükkan isimlerinde, yazışmalarında ingilizce kelime kullanmaktan kaçınırsın anlarım ve tebrik de ederim ancak fransaya sadece gezmek amaçlı gelen birine ingilizce bildiğin halde fransızca cevaplar verirsen en has onospu çocuğusundur.