sadece fransızların değil, bütün avrupalıların bu gerçekte bir payı vardır. beş yıldızlı otelin en lüks tuvaletine giriyorsunuz. Gördüğünüz şeyler aman aman gözlerinizi kamaştırıyor. *. Bir de bakıyorsunuz ki klozetler ahşaptan, lavabonun üstünde 3 çeşit kağıt havlu, 5 çeşit parfüm, 2 çeşit sabun. Allahım hangisiyle ellerimi yıkasam hangi parfümü sürsem, hangi havluyla kurulansam diye düşünürken, o anda aklınıza kakanızı yaptıktan sonra poponuzu yıkayacak bir taharet musluğu olmadığı aklınıza gelir. Yani eller, kollar, bilekler için her şey düşünülmüştür, ama o emektar popo kaile alınmamıştır. Zaten parfümün çıkış noktası da idrarın kocakarılar tarafından halı silkelermiş gibi balkondan aşağı silkelenmesiydi. Tezattır, ama gerçektir.
oda arkadaşı fransız olan biri olarak ne yazık ki şahit olduğum durumdur. tuvalette şahit olmadım tabii tuvalet kağıdını hunharca katledeşine şahit oldum. ama ne kadar tuvalet kağıdı kullanırsan kullan su'yun temizliğini verir mi? ben tuvalete gidip gelirken pet şişe kullanıyorum diye garip bakışlarla karşılıyor beni.
götünü yıkamayan insanın tabikide birşeyini kullanmasını istemiyorsunuz. aldım karşıma konuştum bak kardeşim benim bardağımı çanağımı kullanma ben rahatsız oluyorum dedim. adam hiç umursamıyor kullanmaya devam ettiği gibi haa biliyorum siz oryantalist kültürdensiniz diyor.
siktir git dedim bende içimden. alın işte bu da fransızlardan birinin (bizzat karşı yatağımda yatan bireyin) yaşam alanı; sabaha doğru odaya geliyor ve aynen o şekilde yatağa yatıyor ve hiç bir zaman yatağını toparlamıyor 2 haftada bir yatağını normal hale getirmeye çalışıyor ertesi gün yatak eski halinde, tabii o yatağa götünü yıkamadan giriyor bu Fransız insanı.
Yattığı yatakla yemek yediği masanın bu şekilde olduğu insandan ne bekliyorsunuz ki?
not: çok doluyum sözlük. yatağın an ve an fotoğrafını çekip twitter'da yayınlıyorum. hıncımızı alıyorum şerefsizim. bozkurtçu olcam bunların yüzünden. *
bir de şöyle bir durum da var ki anımsamakta fayda var : bugün fransızlara laf edenlerin dedeleri osmanlıda padişahın kuluydu ve ahali padişahın, bilumum saraylının kıçlarını yalarken o pis fransızların dedeleri kralı ve tüm şürekasının kafasını kesmekle meşguldü ve "insan ve yurttaş hakları bildirisi" ni tüm dünyaya ilan ediyorlardı.
insan, bu haklardan -aradan yüzyıllar geçmesine rağmen- hala haberi olmayanları ve kendi elleriyle seçtikleri devlet yöneticilerinin kıçlarını yalamak için sıraya girmelerini görünce yanlış bir şeyler olduğunu düşünüyor ister istemez, o ayrı konu tabii... ve tabii ki fransızlar pis ama biz türkler çok temizizdir.
not. fransızları hiç sevmem ama insan bir ırka, millete bok atmadan önce durup şöyle bir kendine bakmalı kanaatindeyim.
