vaktiyle fransa da kariyer yapmaya gelmiş amerikalı şarkıcı Jeanne Manson ve yine amerikalı olan kim wilde ne zaman türkiye hakkında röportaj verseler, türkiyenin bok koktuğunu söylerler ve bu insanlar amerikalıdır.
başkalarına bok atacağız derken, başkalarının gözünde ne olduğumuzu bir oturup düşünsek iyi olur. yok aman "bize ne" diyorsak, aynı bize neciliği fransızlarında türklere yapacağını kafanıza sokun bi.
ben bile bir türk olarak türkiyeye girdiğim an bok kokusunu hissediyorum. ama içinde yaşayınca burun alışıyor ve o bok kokusu farkedilmiyor sizler tarafından demekki. üstelik bu başlığı siz söyleyip siz eğlenirken, başka milletler başka ülkelere gidip oralarda anlatıyorlar, türkiyenin bok koktuğunu.
şatolarının ve saraylarının doğal zemin kotundan daima daha yüksekteki bir tepecik üzerinde olduğu fark edilmiş. ilkin bu durum hakim bir görüş alanı oluşturmak ya da yapının ihtişamını tümüyle gözler önüne sermek içindir diye düşünülse de sonraki araştırmalar şatoların ve sarayların yer altında da yaş pasta gibi kat kat devam ettiğini göstermiş.
artık! ne derece gerçektir bilinmez ama uzmanlar; bunun, kapı arkalarına sıçma alışkanlığına sahip ortaçağ fransız soylularının bok kokusuna dayanamayarak zemin katı toprakla doldurup bina üzerine yeni kat çıkmalarından kaynaklandığını belirtiyorlar.
gece gündüz fransız sineması izlediğim için oralarda görüyorum; birbirlerinin kıçını yalıyor bu insanlar. yapmasalar iyi olacak ama belli ki ortada bir iptila var, bir şey diyemiyorsun. hal böyle olunca da biraz koku olabiliyor.
büyük abdestlerini salonlarının ortasına yapıp temizliği de üstüne tüy dikmek suretiyle yaptıkları söylenir. temizliği müslümanlardan öğrenmişlerdir (!!)
Topuklu ayakkabıda boklara basmamak için icad edilmiştir. Şimdi insan diyo lan bu fransızlar boka niye bassın ki? Eskiden Fransızlar herşeye fransızmış. tuvalet ihtiyacını bile şehrin ortasında gideriyolarmış. ee bunlara basmamak için topuklu ayakkabıyı kullanımışlar.
kallavi yalandır ve hatta bok atmaktır. büyük çoğunluğu her gün duş alan, güzel kokular süren yani kendilerine iyi bakan insanlardan oluşur fransızların.