kulaga hos gelmese tahminen kimsenin ogrenmeyecegi dildir. yoksa o eziyet, o iskence bedavaya cekilmez efendim. benim okulumda yabanci dil dersi olarak alindiginda sadece basic kismini atlatabilmek icin bile 4 donem=2 sene almaniz gerekir bu dili. boylece sadece sokakta isinize yarayabilecek kadarini ogrenirsiniz. fakat bazi kelimeler veya kelime gruplarinin turkcede olmasi sebebiyle de bir avuntu verir. mise en scene* veya haut-parleur* gibi...
bu nedenlerden dolayi amerika'ya dunyanin super gucu oldugu icin tesekkur edersiniz. 'ya fransa olsaydi, dunyada konusulan dil bu olsaydi ne kastirirdik ama!'diye dusunmeden edemezsiniz.
imar hukuku gibi bir dersi bir fransızdan alıp bir de üstüne fransızların imar hukukunu fransızca olarak öğrenmeye başlayınca kendisinden nefret ettiren lisan..
ögrenme sureci olarak ilk 6 ayı zor olan, sonrasinda basitlesen bir dil. yalniz dilin pratige inmesi icin cok konusmak lazimdir. cunku girtlak konustukca acildigi gibi konusmadikca kapanir. konusmasi zevkli, dinlemesi zevkli, yazmasi matematiksel zorlukta olan ezberci bunyelerce guzel ogrenilecek bir dildir. dilbilgisi bakimindan turkceyle de cok sevisir.
cıvıl cıvıl lise hayatımı kokuşmuş fransızlarla geçirmeme ve kokularını çekmemiz yetmezmiş gibi bir de okul günlerimi zehir etmelerine neden olan dil. ne kadar uğraştıysam olmadı. daha ilk seneden küsüştük; bir daha da barışamadık kendisiyle.
ayrıca "tükürük saçarak konuşmak" ve "deniz otobüsüne geri geri binmek" anlamına gelen ilginç fiileri bulunan dil. *
(bkz: burak bora anadolu lisesi)
aynı zamanda izmir ve ankara da * bulunan özel tevfik fikret ilköğretim okullarında 7-8 yaşındaki bıcırların sular seller gibi konuşup bu zor hadiseyi inanılmaz derecede sevimli kıldıkları dildir.
türkiye de galatasaray lisesi,ankara anadolu lisesi ve tevfik fikret anadolu lisesi'nde anadil olarak okutulan dildir...matematik ve fen dersleri bile bu dille verilir...zor bir dildir...
fransızlar 60a soixante* diyorlar burada bi sorun yok. ama 70e soixante-dix* yani altmış-on diyorlar.. bundan daha garibi 80e quatre-vingt* diyorlar bu da dort-yirmi anlamına geliyor. bir de 90a quatre-vingt-dix* diyorlar bu da dort-yirmi-on anlamına geliyor ki komik oluyor.
yeni öğrenmeye başlayanların herkesin kesköse dediği şeyin 'qu'est-ce que c'est' şeklinde yazıldığını görünce baya bi şaşırdığı dil.
grameri ingilizceye göre oldukça zordur.kelimenin başına la mı gelicek le mü ya da bu fiili nası çekiyorduk şeklinde düşünceler sürekli kafanızı kurcalayabilir.
tüm zorluklarına rağmen güzel bir dildir.ayrıca her ne kadar sadece ingilizceden türkçeye geçmiş kelimeler dikkat çekse de o kelimelerden çok fazla miktarda fransızcadan türkçeye geçmiş kelime vardır.
bu dilde evli bayanlara madame diye hitap edilirken evlenmemiş olanlara madamoiselle diye hitap edilir.oysa çocuk ya da yaşlı bütün erkekler için monsieur hitabı kullanılır.yani bu dilde bir nevi kadın-kız ayrımı yapılmaktadır.erkeklerde ise herhangi bir ayrım yoktur.bu yüzden fransız feministler özellikle son yıllarda kendi dillerinin bu yönüne yoğun bir şekilde tepki göstermektedir.onlar bu ayrımın kaldırılması için yoğun protestolar yapsalar da dilleri konusunda çok tutucu olan fransızların bu eski dil alışkanlığından kopmaları imkansıza yakın bir durumdur.
cinsiyet ayrımının hat safhada olduğu,10 kadın 1 erkekten oluşmuş bir topluluğa bile erkek çoğulla seslenmesine rağmen feministlerin ayaklanmadığı bi toplumu kabullenen,öğrenmeyenlerin waay dediği öğrenenlerinde aslında tam olarak bilemediği kurallar we aşınmış gırtlaklar bütünü...80 demek için 4 tane 20 demeleri de cabası...
'comment appeles tu?' şeklinde karşınızdakinizin adını sorabileceğiniz, 'je m'appel hede hödö' diye de cevap verebileceğiniz, bir avrupa ülkesi olan fransa'nın resmi dili.
hazırlık sınıfını bana zehir eden, öğrenene kadar adamın anasını ağlatan, 4 yıl sonra bile süper kompozisyonlar yazabilmenize rağmen konuşurken hala durakalanan, fransa ya gidip bir süre kalmadıkça tam manasıyla öğrenilmesi çok zor olan dil. seviyorum keratayı orası ayrı*