madem ki oradaki "ough" "enough" taki "ough" gibi "f" sesletimi vermeyecek öylese ben de bazı kelimelerdeki "ow" harflerinin verdiği sesletim olan "auv" u karşılayacak kelimeleri kullanırım mantığı güdülmüştür. fransız'lar anglo-sakson lar gibi dağılmış bir millet olmadıkları için (bkz: cermenler, ingilizler, amerikalılar, iskandinavlar vs) öz fransızca'yı bozduracak öylesi bir tehlikeyle karşı karşıya kalmamışlardır. haliyle ingiliz edebiyatından bile güçlü olan fransız edebiyatı, dilini günümüze kadar korumuştur.
harf israfı değilde anlatımdaki sağlamlıktan kaynaklanabilecek durum. hatta bunu atatürk'ün hatıralarından bir örnekle açıklayabiliriz;
Arkamda büyük bir kara tahta vardı. Atatürk 'Kalk bakalım genç profesör tahtaya' dedi. Tahta başına vardığımda bana üç kelime yazdırdı. 'Su, tuz, deniz'. Şimdi bu üç kelimeden Türkçe'de, Fransızca'da, Almanca'da kaç cümle yapılabiliyordu? Böyle bir soru ile hiç karşılaşmamıştım. Şaşkınlığım geçince aklıma gelen cümleleri sıralamaya başladım.
1) Denizin suyu tuzludur.
2) Suyu denizin tuzludur.
3) Tuzludur denizin suyu.
4) Suyu tuzludur denizin.
5) Denizin tuzludur suyu.
Şimdi bu üç kelimeden Fransızca'da ve Almanca'da ancak ikişer cümle çıkarılabiliyordu. Atatürk sordu. Bu durum Türkçe'nin lehine mi, aleyhine mi? Hafif bir irkintiden sonra dedim ki 'Efendim, bir bakıma bu bir söyleyiş zenginliğidir. Çünkü kurduğumuz beş cümle arasında küçük farklar vardır; bu bir çeşit nuans zenginliğidir.' Atatürk 'evet ama' dedi 'Bunun büyük bir sakıncası var.' Sonra ilave etti. 'Milletlerarası antlaşmalar niçin Fransızca yazılır?' Doğrusu bu soruya da hazır değildim. Fransa'nın büyük bir devlet oluşu buna neden olabilirdi. Atatürk 'hayır' dedi. 'Fransızca öyle bir dildir ki kelimelerin cümle içerisindeki yeri sağlamdır. Bu sebeple Fransızca bir metin yıllar sonra okunsa daima aynı anlama çıkar.' ilginç bir görüştü bu.
eğer okul'da bu dili secmeye karar verirde 4 yılını bu dile verir ve 4 öğrenim yılından sonra hala tek diyebildiğin şey je t'aim ve je'm apelle ise cok pis uyuz olunan dildir.**
millet bu fransızca kulağa cok hoş geliyor diyor, ee tabi kulağa hoş gelir kardeşim, adamlar muaa moia filan diyor durmaksızın, arada kalan kelimeleri kulanmak istemiyorlar resmen harflere tecavüz ediyorlar, yazdığınız şey farklı okuduğunuz şey farklı.
bir de bunlar, okulda çocuklara 5 ortalı harita metot aldırırlar, yazdırırlar, öğrenecekleri en fazla 2 ünite çocukların.
sonra türkler'e neden yenildik. öğrenemedin ki tarihi, bizim gücümüzü, savaş tekniklerini.
"n" okunmaz "h" harfi söylenmez "r" zaten malum balgam çikarirsiniz fazla kasarsaniz,çogul kelimelerin sonuna gelen "x","s" okunmaz,bizde ki "s" onlarda ki "ç" ve "c"dir onlar "s"ye "es" derler.. çok gereksiz bissssürü harf kalabaligi vardir.
fransızca her hangi bir kelimenin okunuşunu ve yazılışını gören birinin fark edebileceği olgu. ben daha görmedim ki fransızca bir kelime yazıldığı gibi okunsun, ya da yazılırken kullanılan bütün harfler okunurken de kullanılsın. harf ve noktalama israfıdır bu dil.
ve daha bir yığın kelime, cümle. hayır madem okumayacaksın, niye yazıyorsun arkadaşım? lisede bir yıl fransızca aldım, on beş sene oldu daha yeni yeni kendime geliyorum yahu.