genelde türklerin örnek olarak verip türk olmayı şeref sanmak eylemini meşrulaştırmasını sağlayan sanıdır.
neymiş efendim, fransızlar ne kadar da ulusal onuruna düşkünmüş. aferin fransa'ya. büyük bir taşını kendilerinin koyduğu ulus devlet algılayışının reklamını yapmaları elbette fransız ulusalcısından beklenecek de, sen bu sistemi kendi sistemlerini devşirerek iç ettiğin için neden böbürlenirsin bunu anlamak güç dostum.
barack obama'nın son açıklamasına gelelim. "nato'ya üyeyse elbette ab'ye de üye olmalı türkiye" demiş. haklı olup olmaması değil mesele. askerinin canını pazarlayan, onları ölüme "şerefle" gönderen bizim gibi abidik gubidik ülkelerin nato'da gerçekten "insan kaynağı" açısından çok önemli bir yeri var, bunu biliyoruz. lakin iş "türkiye'nin çıkarına varsayılan" bir şeye gelince sarkozy efendinin ve hıristiyan demokratların "iç işlerimize karışıyorlar, o zaman biz de meksika ile sınırlarını aç deriz" gibi klasik türkiye ulusalcısı ve milliyetçisi sığlığında tepkiler vermesi bizim şeref kriterlerimizi ne yazık ki haklı ve de mantıklı kılmıyor.
sömürge tarihini iyi anlatmak için yasa çıkarıp "iç işlerimize karışıyor böhü" diye zırlayan dangalaklığın bunu fransa ve almanya sınırlarını aşıp ab gibi bir yapılanma için de söyleyebilmesi insanda ister istemez reklam kaygısı ile böyle saçmalıklara imza atıldığını, avrupa toplumlarına sinmiş ve çıkmak için fırsat kollayan oryantalist bakış açısını kaşıma gayreti ile serpiştirildiği hissini yaratıyor.
sözün özü, aptallıktır. herkes için olduğu gibi, fransızlar için de.
tuhaf ama var böyle bir psikoz. yıl 2008, yer istanbul, izmirli genç bir levanten hanım tartıştığı yaşlıca hanıma yelloz yelloz bağırıyor '' benim fransız pasaportum var, biliyor musun sen? '' niye erkek doğdum da kadın değil, acaba kadın olsaydım nasıl olurdu diye hiç düşünmemiştim ama o an erkek olduğuma lanet etmiştim, o şirreti eşşek sudan gelene dek dövemedim diye.
çok gariptir kimse faşistlik dememiş. hem de şu sözlükte en ufak bir milliyetçi söylemi dile getiren yazarları faşist olarak damgalayan onlarca insan varken.
"dünyada milliyetçilik bitti türkiye'de bitmedi" diyenlerde "pıst" efekti yapabilecek sanrıdır.
hemen bakıyoruz elimizde neler var?
balkanlar, orta doğu, kafkasya... bir dönem buralarda bir türk devletinin sözü geçmekte idi... ve onlarca sinsi yapılanmaya, oynanan oyunlara rağmen kimsenin çapı vukuat için yetmiyordu. orta doğu dediğiniz yerde, içerisinde bulunduğumuz asırda nerede ise silah sesi duyulmamış tek bir gün yok! kafkaslar desen onlar da büyük muamma... balkanlar henüz durulmuş görünseler de patlamaya hazır bir bomba var orada... fatih sultan mehmet olarak bildiğimiz şu osmanlı padişahı vardı hani. hatırladınız mı? ne diyordu bosna rahiplerine verdiği fermanda? "her kim ki bu fermanı taşıyan rahiplerin kılına zarar verir; namusum, şerefim, beni yaradan rabbim ve kılıcım üzerine yemin olsun ki iki elim yakasındadır." bir müslüman nasıl olur da hristiyanları himayesi altına aldığını söyler? işte tam da böyle... bir müslüman haksızlıklara karşı durabildiği kadar imana sahiptir. velhasıl fransız olmayı şeref sanmaktır kanuni'nin fransuva'ya gönderdiği mektuptan yola çıkarak gururlanmak... bok götüren sokaklara parfümler sıkmaktan yorulan bir halkın, ayağı boka değmesin diye topuklu ayakkabı giyen bir halkın tuvalet ve hamamı öğrenmesidir fransız olmayı şeref sanmak. açık ve nettir...
sadece sanmak ile kalan bir fiildir. daha orta çağda lazımlığa sıçıp sokağa atarlardı. bu bok ünlünün bokuysa tepesine tüy dikerlerdi. bunları şeref sanmak sadece sanmaktır.