ukala kızlardır..
namık kemal'e karşı paris istanbul'dan daha büyüktür diye iddia edebilecek kadar da küstahlardır..
malum iş sonrası 'gördün mü?paris istanbul'u içine aldı!' diyerek kendini zeki sanan kızlardır..
şuh bir gülümseme üstüne 'ama adalar dışarıda kaldı' sözünün üstüne dut yemiş bülbüle dönen zat-ı perişanlardır..
fransızca bilmeyen insanların yanında bile çatır çatır anadillerini konuşan düşüncesiz kızlardır. aa pardon herkes fransızca bilmeli değil mi? pardon!(pağğdon diye okunuyormuş)
bir gün istanbul otogarında şehir dışı yolculuk yapacakken yere uzanmış yatmış sarışın, tipinden fransız olmadığı belli zayıf minikçe bir kıza rastladım. erkek arkadaşı ya da sıradan bir arkadaşı oralarda bilet ararken bu da kış sayılabilecek bir havada giydiği şort ile yere uzanmış, bacaklar falan ortada, açıkhava galerisi misali bizim halkımızın bakışları altında çok gururlu vaziyette, serilmişti.
dayanamadım gittim yanına.
-lütfen ayağa kalkar mısın
+neden?
-herkes sana bakıyor
tabi ben buraları, ingilizce konuşuyorum. benim son lafımla beraber bir şaşkınlık yaşadı yeni fark etmiş gibi hemen özür diledi, hemen tanıştım bende, iki sohbet nereden geldin nereye gideceksin.
fransızlarmış, ısparta'ya gidiyorlarmış, sebebini anlamadım, allah yolunuzu açık etsin dedim.
bitti.
halbuki her şey de hazırdı tek eksiğimiz benim lanet olası otobüs saatimin gelmiş olmasıydı, bir de mark'ın facebook'u henüz keşfetmemiş olmasıydı.