herkesin bilmediği bir film olan fransız yapımı quatre étoiles adlı nacizane eseri seyretmeye gitmiştim. tek isteğim karamelli patlamış mısır yiyerek starbucks'tan aldığım nezih kahvemi içmekti...
o sıra önümde oturan ve sinemaya neden geldiklerini anlamayan iki adet insan vardı. tamamen recep ivedik tandanslı bu arkadaşların bu tür zengin filminde ne işleri var diye düşündüm ilk. sorgulamadım fazla. ne de olsa sinema benim değildi tabii verdiğim 250 euro ile 5 koltuk kiralayıp üzerine yatarak izlememi saymazsak.
ben tamamen baba parası ile kiraladığım koltuklara uzanırken bu iki arkadaş ayağa kalkıp neden yatıyorsun? herkes gibi otursana ahuaha! diyerek üzerime tükürükler atmaya başladılar. neyse ki yanıma fransız usulü de menchre adlı mentollü bezlerim vardı da dezenfekte ettim lüzumsuz vücudumu...
sonra, size ne beyfendiler? ahenkle oturmuş filmimi izliyorum size ne? diyerek çıkıştım bunlara. o kadar fakirdiler ki beni oracıkta hırpalamaya başladılar.
cebimden çıkardığım 100 euro ile kafalarına vurup kaçmaya çabaladım. sonra elimdeki 100 euroyu kapınca beni bıraktılar. ben de her zaman inandığım söze bir kez daha minnettar kalarak filmimi bitirdim ve evime son model arabamla gittim.