+ merhaba sizi tanıyorum , siz jean pier olmalısınız.
- hayır ama o elinizdeki kahve değil mi?
+ ah evet, sizi birine benzetmiş olmalıyım.
- yağmurda yürümeyi sever misiniz?
+ evet
genellikle hızlı bir şekilde, sadece erotik sahneleri taranan veya konulu porno sıkıntısını gideren filmlerdir.
(bkz: carpi sekiz hizda fransiz filmi izlemek)
gerçi son zamanlarda fena halde hollywood'un dümen suyuna girmiştir ancak, bir dönem de 'sanat filmi' yapacağız ayağına sıçıp batırılan, boğum boğum boğan, sıkıntıdan bunaltan, "hay sizin filminize sokim" dedirten filmlerdir. öykü diye bir şey zaten yoktur, konu akmaz, görüntü takılmış gibi ağırdır, hiç ilerlemez, oyuncular tipitiptir, * hatta bir dönem ödül almak isteyen türk yönetmenler şöyle derlermiş, 'Fransız filmi gibi bir iki kare flu çekelim de festivallerde ödül neyim alırız" bu şekil bir sinema iste.
love tangles diye bir film izledim ne kadar skiş sokuş meraklısıymış bu fransız kadınları arkadaş. resmen erotik film. bir de berlin film festivalinden ödül mödül almış. ben daha alasını çekerdim.
netice itibari ile fransız filmleri boktan ve sanat kaygılı yapımlardır. bunu bir sinema gurusu olarak söyleyebilirim. üç renk mavi yi izleyip de "oooo süper kurgu harika sanatsal içsel imgelemsel ... " cümlelerini kurmayan insana rastlamadım.
ulan açık açık söylesene taocu g.tveren. "bir bok anlamadım filmden demek ki sanat filmi" desene. "ben bir malım" diye özeleştiri yap. sen yapmıyorsun özeleştiri, bana düşüyor ama.
bir otobüs yolculuğunda zorla izlettirildiğim ve bir daha izlememeye and içmeme rağmen yine bir arkadaş tarafından zorla izlettirildiğim ve yine bir daha izlememeye and içtiğim saçma filmler.
iki savaş arası dönemde de, savaş sonrası dönemde de, ve soğuk savaş sonrası dönemde de kendi içinde değişimler, devrimler yaşasa da, kendi tarzını bir şekilde muhafaza edebilmiş, kendi tavrını koymuş filmlerdir. yeni dalga ile beraber zaten aşmıştır, ki bu büyük ölçüde jean luc godard'ın eseri. bundan sonra artık dünyada uzun süredir varolan amerikan sineması egemenliğine hep güçlü bir alternatif olmuş.
özellikle yeni dalga denen dönem filmleri ile artık zihni zorlamaya, zorlamaya, zorlamaya çalışır. kitaba bakmak ile kitabı okumak arasındaki farkı meydana çıkarmak ile kalmaz, okuduğunu anlamak ve yorumlamak mertebesine de erişir...
ha ayrıca, leon filan, luc besson filmleri, tamam belki çok güzelleri var, düpedüz amerikan sineması da değil, farklılık var, ama fransız filmi de değildir. fransızın hazırlaması ile fransız filmi diyemeyiz, demeyiz, dememeliyiz. bunlar, hollywood'a alternatif açılımlardır. yani bugün müzik grubu athena'nın ya da benzer toplulukların şarkılarına sırf türk oldukları için türkü diyemiyoruz ya hani, aynı hesap...
burada bitiriyor, sözü aşağıdaki entry'ye devrediyorum, saygılar.
naturalizmin hakkını olduğunca veren, gerçeği olduğu gibi gösteren, komedilerine deli gibi güldüğüm, dramlarını bayılarak izlediğim temel sinemanın eserleridir...
