abdulhamid'in denizaltı projesi yaptığına (vezirinin okuma yazmasi yok), necmettin erbakan'ın kıbrısi fethettiğine, 2023'de bor çıkarıp zengin olacagımıza inanan dingillerin masallarından biri.
En acı tarafı ney biliyormusunuz? Arkadaşın kaynağı bir doğu bılımcıye yani oryantaliste aittir. Kimdir oryantalıstler? Sürekli islamı ve kültürünü eleştiren, karalayan, iftiralar atan Yahudi ve masonlardan oluşan bir grup.
Bir gecede harf devrımıyle halkı cahil edersen, arşivleri bulgarıstana kağıt fiyatına satarsan olacağıda bu.
Düşünebiliyorsunuz? Osmanlı şeriat la yönetilen bir ülke ve oglancılık var, kerhane var, meyhane var. Ee ne halt etmeye koca devleti yıktınız ozaman zaten sizde aynı kafadan degılmısınız diye sormazlar mı adama?
Ha bu arada madem oldu olacak cumhuriyet tarihini de tatmin olmak için ruslar dan alalım, yada şiilerden alalım. Osmanlıyı baş düşman olarak gören hammer adında bir oryantalıstten ogrendıgımıze göre.
Bunun anlamı; sizin aile ile komşu aile arasında yüz yıldır kan davası var. Yine bir olay oluyor, siz ise olayı kendi aile kaynaklarından değil düşman aile kaynaklarından alıp getirip ailenizin yüzüne carpıyorsunuz. Arı hayası olmayan bunu anlayamazki.
Şu toz duman bir çekilsin bakalım. Kimin atın üstünde kimin yerde olduğunu göreceğiz. Hele birde bizim zamanımız gelsin.
kimisinin "demişse", "şöyle olurdu" diye saçmalamasına vesile olan yalandır.
tarih "mişse"lerle, "olurdu"larla olmaz. "miştir" ile "olmuştur" ile olur.
kaldı ki kanuni'nin sırf dans yüzünden fransa'ya savaş açabileceğini, açtığında da fransa'yı yok edeceğini sanmak, o dönemin teknolojisi, devletlerin durumu, askeri güçleri, lojistik zorlukları konusunda bir bok bilmemekle mümkündür.
yahu fransa'ya ne hacet? savaşmak için çok daha ciddi sebeplerinin olduğu ve onca yıl savaştığı avusturya'yı işgal edebildi mi? onu geçeiim, avusturya'nın kontrolündeki kuzey macaristan'da tutunabildi mi? sen zigetvar kuşatmasında savunucuların kaç kişi olduğunu ve kalenin fethinin kaç şehide mal olduğunu biliyor musun? hadi onu da geç, ta ümit burnunu dolaşıp gelen portekizlilerle başa çıkabildi mi? kızıldeniz ve basra'da limanları olmasına ve hindistan hükümdarları dostu olmasına rağmen?
bilmiyorlar tabi.. fakat aynen esrarkeşlerinkine benzeyen hayal ve hezeyan dünyasında mutlu, mesut... "cehalet mutluluktur" boşuna denmemiş... bunların esrarı da cehaletleri işte..
asıl önemli olan doğru olup olmadığı olduğu halde, kimisinin tartışmayı başka mecralara akıtarak örtbas etmeye çalıştığı iddiadır.
yine de farklı mecralara akmak isteyenlere yanıt vereyim:
cumhuriyetten önce dans kültürü ülkemizde yokmuş!.. tabi ya!.. onca halk oyununun hepsi cumhuriyet döneminde sırf çıfıtlık olsun diye icat edildi!..
fakat cumhuriyet öncesi osmanlı kentlerinde ("kent" diyorum, dikkat!) kadın - erkek dans kültürünün olmadığı doğrudur. tabi gayrı müslimleri saymazsak...
peki osmanlı kent kültürü dansı hepten boşlamış mıydı? olur mu hiç öyle şey!.. onlar oğlanların yaptığı raksı severlerdi. evliya çelebi "zalim şah kolu", "fitne şah kolu" gibi "zenne" gruplarına padişah katında bile nasıl ilgi gösterildiğini anlatır. tabi ki osmanlı'daki zenne kültürüne dair tek kaynak evliya çelebi değildir. diğer yerli ve yabancı tarihçilerin, görgü tanıklarının hemen hemen hepsi de durumun böyle olduğunu doğrularlar. "yetmez" diyen minyatürlere de bakabilir tabi...
burda asıl önemli olan dans kültürünün bize uymaması. belki cumhuriyetle birlikte yayılmış, yaygınlaştırma çabası içine girilmiş olabilir. fakat şahsi kanaatim odur ki yanlış.
medeniyet elde etmek adına batı kültürünü almak, yaşam tarzını almak, bale, dans, balo bilmem ne adı altında hristiyan, gayri müslimlerin adet gelenek ve göreneklerini yaşamak bize uymaz. işte bu asıl yozlaşmadır.
ilim fen bilim teknoloji dans olmadan da olur. siz hiç aya dans ederek gidildiğini gördünüz mü ?
yok böyle bir şey. komik olmayın.
vakti zamanında anlatılır ki japon öğrencilerin öğrenim görmek için gittikleri ülkede -şayet bir şey öğrenemediklerinde intihar ettiklerini.
bizimkilerde tanzimatla birlikte avrupaya eğitim ve öğretim için gitmişler fransızların bohem yaşam tarzını alıp getirmişler medeniyet dediğiniz bumu yani ?
zahiri ilimlerde ileri gitmeyen milletler, ilim teknikte ileri seviyede olan milletlerin hükmettiği dünyada köle olmaya devam ederler. fakat sadece maddiyat insanın ruhunu tatmin etmez. maneviyatsız bir dünya bugünkü emperyalistlerin yaptığı zulumlerle perişan halde kalmaya mahkumdur.
edit: bizim öz kültürümüzde folklor var. halk oyunları var. zeybek var. halay var. halay çekelim hadi.
"aslını inkar etmemenin" gereğinin, yalan olduğu apaçık ortada olan iddialara bile eyvallah etmek olduğunu sanan zavallıların yuttuğu yalandır.
şu alçakların, şu rezillerin haline bakar mısınız? yahu ortada buz gibi bir yalan var, "yalan değil doğrudur" diyemiyorlar ama söverek üste çıkmaya çalışıyorlar!...
yalan bu itlerin ekmeğidir, suyudur, aldıkları nefestir vesselam...
atalara saygı yalanla olmaz. eğer atalarımızın tarihine yalan bulaştırırsak, o zaman yalanla gerçek birbirine karışır, gerçek başarıları bile yalan sanılır.
siz onu bunu bırakın da nedir bu yalana sevdanızın sebebi onu açıklayın... sakın sebep hak yolda değil, batıl yolda olmanız olmasın? daha önce de dediğim gibi, yalan hakka değil, ancak batıla lazım olur.
gerçekler gözlerinin önüne serilip, "cevab" veremeyince eksileyen yobazları görmemize vesile olan azim yalandır..
ben boşuna mı "bunların aldığı nefes bile yalandır" diyorum? işte görüyorsunuz, tek biri yanıt veremiyor ama eksiliyorlar! öyle arsızlar!..
eksileyin ulan! eksilemezseniz hatırım kalır.
fakat bilin ki bu sözlükte olduğum sürece size rahat huzur yok. araştıran, gerçekleri yüzünüze vuran olmayınca, yalanlarınızı gönlünüzce sürekli tekrarlamak pek işinize geliyor değil mi? yok öyle yağma!..
kaynak? meşhur alim joseph von hammer'in 10 ciltlik "osmanlı tarihi"nin sabah gazetesi'nin yayınladığı nüshasının 3. cildi sayfa 29 imiş!... bir de lafı "Rivayete göre, Kanuni'nin bu mektubundan sonra Fransa'da yüz sene dans yapılmamıştır" diye bitirmişler!..
fatih dönemini ve 2. bayezid döneminin bir kısmını anlatıyor!.. daha kanuni doğmamış bile!.. yine de sebebi belki referans hatasıdır veya ciltleme şeklindeki değişikliktir diye geçelim..
peki kanuni döneminde, padişahın dansı yasaklatmak için fransa kralı'na yazdığı bir mektup var mı? hammer tarihinin kanuni dönemi ile ilgili kısmı:
keza osmanlı tarihi ve yazışma dili hakkında biraz bilgisi olanlar, söz konusu wiki sayfasına "mektuptur" diye konulan metnin, dilinin, kullanılan bir çok terimin kanuni dönemi dili ve terimleri olmadığını hemen anlar. misal, kanuni döneminde "sefir-i kebir"!.. hassiktir oradan! sıçmıkları bununla sınırlı değil ama bu kadarı yeter.
bunca kızmamın sebebi kanuni gerçekten böyle bir mektup yazmış olsa ve de sırf bu sebeple fransa'da dans 100 yıl yasaklanmış olsa pek üzüleceğim filan değildir. sebep, yobazların ağabaları olan yalancı oğlu yalancı alçakların, saf ve cahil çocukları kandırmak için yalan söylemekte, gerçeklerin ırzına geçmekte bu kadar pervasız olmalarına ve maalesef hedeflerine ulaşmalarına tahammül edemememdir.
hakkın yalanla ilgisi olamaz!.. hakkın yalana ihtiyacı olamaz! yalana ihtiyacı olan sadece batıldır. hakkı savunduğunu iddia edenlerin yalana tenezzül ettiklerini görürseniz bilin ki onların yolu hak yolu değil, batılın yoludur.
bunlar hep böyle yaparlar. "armstrong ayda ezan işitti", kaptan kusto müslüman oldu", "firavunun cesedi bulundu"...
taktikleri goebbels'in taktiğidir: "yalanı büyük tut ve sürekli tekrarla. gerçeği bilmeyenler doğru sanacak, bilenler bildiklerinden şüpheye düşecektir".
sanat düşmanı bir harekettir. tabii o dönemde bunun sanat düşmanlığı olduğunu söylemek ölüm sebebiymiş bu da var. şimdi de bir adam varmış, başbakanmış galiba adı recep tayip erdoğan mı ne? tam olarak bilmiyorum o adam da aynı padişah gibiymiş kendini eleştirenleri hapse atıyormuş, özgürlüklere karşı sanata karşı savaşıyormuş, yaşam tarzına müdahale ediyormuş. valla ben halk çocuklarının yalancısıyım. yalan söylüyor olabilir sonuçta bunlar halk, gariban, işçi, köylü, öğrenci tayfası güven olmaz. padişahım ya da başbakanım her kimse o çok yaşasın.
nasıl çağın adamı oldum gördünüz mü? bu yazıyı okurken dershane mevzularından dolayı badem bıyığını kesmiş eski şakrit yeni nesil akp li birini hayal edin. işte o benim. padişahım galp. yaşasın yasaklar. zincire vurun bizi. düşünce özgürlüğümüzü istemiyoruz onu burjuvaya verin. bizim düşünmeye özgürlüğe hakkımız yok.
bir de kaynağı ikna edici bir şekilde gösterilse nispeten daha inandırıcı olabilecek bir iddia. yoksa tabii ki gaza geliyoruz, göğsümüz kabarıyor böyle rivayetleri okuyunca ama...
Dans, ilk defa Kanuni zamanında Fransa'da yapılmaya başlanmıştır. O zaman Osmanlı imparatorluğunun sınırları Avrupanın ortalarında idi ve Fransa'ya dayanıyordu. Bu dans denen melanetin ilk yapılmaya başlandığını duyan Kanuni, zamanın Fransa Kralına bir mektup yazdı. Kanuni'nin Fransa Kralına yazdığı tarihi mektup aynen şöyledir:
''Ey Fransa Kralı Fransuva!
Sefir-i Kebirimden aldığım mazhara göre malumatım oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele-innas Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun. iş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu mel'anet rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.''
Günümüz Türkçesi :
Ey Fransa Kralı Fransuva! Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Kanuni Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora göre, memleketinizde dans adı altında kadın erkek birbirine sarılmak suretiyle insanlar arasında oyun oynanmakta olduğunu işitmiş bulunmaktayım.
Hemhudut olmaklığımız dolayısıyle, iş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali müvacehesinde Name-i Hümayunum elinize ulaştığından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat Ordu-yu Hümayunumla gelip men'e muktedirim!..
Rivayete göre, Kanuni'nin bu mektubundan sonra Fransa'da yüz sene dans yapılmamıştır.
Roma imparatoru Şarlken, Fransa Kralı Fransuva'yı Pavia Savaşında yenip, esir aldı. Fransız'lar, şarlken karşısında aciz kalınca, o dönemde Hristiyanlığın en büyük düşmanı olarak kabul edilen Osmanlı'lardan yardım istemişler, kanuni esir alınan fransuvanın serbest bırakılması için yukarıda ki yazmış olduğum fermandan önce başka bir ferman göndermiş. gönderlen ferman üzerine serbest bırakılan fransuva kutlamalar için düğmeye basmış ve millet dans etmeye başlamış, hem ben demiyorum hammer diyor. yalan söyleyen tarihçi utansın. (bkz: kanuni nin fransa kralı na yazdığı mektup)
bir rivayete göre kanun-i aynı dönemler de ingiltere de sıçmayı yasaklamış.
--spoiler--
ben ki sultân-ı salâtîn-i zamân burhân-ı havâkîn-i âvân tâc-bahş-i husrevân-i cihân, zıll-ul lâh-i'l-melik-i'l-mennân akdeniz'in ve karadeniz'in ve rumeli'nin ve anadolu'nun ve şâm ve haleb ve karamân ve rûm'un ve vilâyet-i dulkadîriyye'nin ve diyâr-ı bekir'in ve âzerbaycân ve vân'ın ve budin ve tameşvar vilâyetlerinin ve mısır'ın ve mekke'nin ve medîne'nin ve kudüs'ün ve halîl-ü'r rahmân'ın, küllîyen diyâr-ı arab'ın ve yemen'in ve bağdâd ve basra ve cezâyir vilâyetlerinin ve dahi nice memleketlerin ki âbâ-i kirâm ve ecdâd-ı i'zâmım enarallâhü berâhinehüm kuvvet-i kahîre ile fetheyledikleri ve cenâb-ı celâlet-meâbım dahi tîğ-i âteş-bâr şemşîr-i zafer-nigârım ile fetheylediğim nice diyârın sultânı ve pâdişâhı hazret-i sultân bâyezîd oğlu sultân selîm hân oğlu sultân süleymân şâh hân'ım;
--spoiler--
diyerekten şöyle buyurmuştur ;
her kim ki sıça ; tiz kellesi vurula, götüne çomak sokula !!!
pakistan'da da müslüman herkes ama git gör ki altlarına sıçıp gidip kanalda kıyafetlerle birlikte yıkanıyorlar. bunun islamla alakası yok. temizlik imandan gelir doğrudur ancak insanın içinde olacak içinde. dansı yasaklıyıp helada sıçıyor diye çağdaş olmaz kimse.
ben ki sultân-ı salâtîn-i zamân burhân-ı havâkîn-i âvân tâc-bahş-i husrevân-i cihân, zıll-ul lâh-i'l-melik-i'l-mennân akdeniz'in ve karadeniz'in ve rumeli'nin ve anadolu'nun ve şâm ve haleb ve karamân ve rûm'un ve vilâyet-i dulkadîriyye'nin ve diyâr-ı bekir'in ve âzerbaycân ve vân'ın ve budin ve tameşvar vilâyetlerinin ve mısır'ın ve mekke'nin ve medîne'nin ve kudüs'ün ve halîl-ü'r rahmân'ın, küllîyen diyâr-ı arab'ın ve yemen'in ve bağdâd ve basra ve cezâyir vilâyetlerinin ve dahi nice memleketlerin ki âbâ-i kirâm ve ecdâd-ı i'zâmım enarallâhü berâhinehüm kuvvet-i kahîre ile fetheyledikleri ve cenâb-ı celâlet-meâbım dahi tîğ-i âteş-bâr şemşîr-i zafer-nigârım ile fetheylediğim nice diyârın sultânı ve pâdişâhı hazret-i sultân bâyezîd oğlu sultân selîm hân oğlu sultân süleymân şâh hân'ım; sen ki frençe vilâyetinin kralı françeskosun;
sefîrimden aldığım mazharda, memleketinizde, dans nâmı altında, kadın erkek birbirine sarılmak suretiyle, alâmeleinnas icrâ'-i luğbîyât yapılmakta olduğu mesmu'-ı şahânem olmuştur.
hem hudûd olmaklığımız itibâriyle, işbu rezâletin memleketime de sirâyeti ihtimâli muvâcehesinde nâme-i hümâyûnumun yed'ine vüsûlünden itibâren işbu rezâlete hatîme verilmediği takdîrde ordu-yı hümâyûnumla bizzat gelüb işbu rezâleti men'e muktedirim.
kanun- sultan süleyman han fransada vals denilen dansın yapıldığını haber alınca bu fermanı fransa kralına gönderiyor. tarihçi hammer'in dediğine göre bu mektup gönderildikten sonra yaklaşık yüz yıl fransada dans yasaklanmış.
bir tarafta dansı çağdaşlıkla, modernlikle eş değer tutan taa o zaman dansı bulup çağdaşlaşan, ama nereye sıçacağını bilmeyen sıçtığı boku pencereden atan daha tuvalet ahlakı olmayan bir toplum, diğer tarafta islam medeniyeti sayesinde çağını aşmış osmanlı, islam işte böyle bir şey her çağa hitap ediyor. civciv beyinliler hariç.