afganistan, ırak, çad ve sudan'ın darfur bölgesinde haritası çıkarılmamış bölgelerin haritasını çıkarmaya yardımcı olması için helios 2 b adlı yeni bir casus uydunun fırlatıldığı ülke.
indirime girmiş eşyalar kadar sezonluk iklime bağlı
indirgenmiş cezalar kadar suçlu bi o kadar güçlü imiş
Şimdi bugünse aşk dedi bir gün birisi
Boş bulundum
Yine omzumdan burkuldum
Bakıştık tanıştık yattık daha ilk gece
Namussuzluk ettik yetirmedik ağladık olmadı
Güne dönmeye çalıştık olmadı gitti
Kara bir tren gibi sessizce terk ettik yine aynı garı
Mutluluk fonda kaldı
Karlı meteorlu korkulu bir dekor yarattık yok
Saat farkımız çok
Umduğumdan daha da çok
Çok
Orası istanbul a uzak kaldı
Gerçi istanbulda kozmopolit depresif yaşama sevinçliği yorgun bir tarih say
Ama yetmedi burda kalmasına yetmedi istanbul
istanbul ilk defa mağlup ayrıldı kendi sınırlarında aşktan
Aşk şehri Parismiş bir kez daha kanıtlandı
O ırak diyarlara çok büyük elçilik talihlere cevher
Astığı astık kestiği kestik dediği dedik baskın kadın
Ayrılığa ağlardi peki ne olduki
Ben ırak diyarlara büyük idealist
Tahminlere büyük mücevher
Yandığı yandık kestiği kestik dediği dedik gurur adam
Ayrı kaldık ayrılık aldık ayrılık verdik apayrı iki insandık apaçık ortada kaldık
Evel zaman içinde
Kalbur saman içinde
yalan bir aşk yaşarmış Boğaziçinde
Ben hiç bir şeyi bilemez oldum
Aramak ister arayamaz oldum
Aşktan ölür midesi kazınır dilim ekmeye öz suyunu kurutur oldum
O belliki verdiği kararın arkasında durmayı bilen o
Belki zorlanan ama iyi bilen ama neyi bilen
Boşa seviştik boşa savaştık boşa kürek çektik yanıldık hııı yine yanıldık
Çoku bölüştük yoka dönüştük ayrıldık daha ilk gece
Elimize ne geçti monalizanın üzgün tarafı
Elimize ne geçti monalizanın mutlu tarafı
Peki elimize ne geçti ağlarken gülmeyi becerebilen bir Palyaço maskesi
Peki elimize ne geçti kırık dökük anılar vongog sarı Çiçeklerini bile çizmemişki elimize ne geçti
Elimize sadece yok geçti
Evel zaman içinde
Kalbur saman içinde yalan bir aşk yaşarmış Boğaziçinde
Öyle büyük ki ağrım horon tepseler ağlıyorum
inanki elimi kolumu zincirledim
inanki sustuklarımı sen izin vermedin diye boğazımda cümleledim
Artık telefon beklemiyorum
Artık telefon etmiyorum
Çünkü biz artık olduk tabakta kaldık günah olduk yazık olduk
Biz senle biz senle iki ayrı olduk
Ben seni susacak kadar ben sana susayacak kadar
Ben seni beni susduracak kadar sevdim
Öyle büyük ceza ki bu ikimize iyiliğimiz için kestiğim
Artık afrikadakiler yaşar biz ölürüz
Evel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Yalan bir aşk yaşarmış
Boğaziçinde
Evel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Yalan bir aşk yaşarmış
Boğaziçinde.
şarkının adı boğaziçi olsa da aşk şehrinin paris olduğunu kanıtladığı için beni fransa' dan nefret ettirir. sevmediğim ama gitmek istediğim şehir. soğuk şehir, aşk şehri değil asla. boğaziçidir aşk şehri.
üniversite eğitimi ve üniversiteleri türkiye'ye benzemekte. bizden çok fazla artıları olduğunu düşünmüyorum. kimi üni'de eğitim dili fransızca, kimisinde ingilizce. öyle ahım şahım, dünyaca tanınmış üniversitesi yoktur. he nedir, fransa'da okudum dersin, vizyon gelişir, yabancı dil, vs...
aslında ne çok abartılacak kadar güzel, ne de çok abartılacak kadar kötüdür.ne çok abartılacak kadar faşist ne de başka bişeydir.güzel ülke sadece,güzelin birazcık daha üstünde.görmek lazım.ama koyu milliyetçilik duyguları besler birçoğu.her an her saniye, bu kelimenin fransızcasını öğrenmelisin, fransızca şöyle fransızca böyle diye kafada beyinde bi an olsun huzur bırakmazlar.ama yine de tatlıdırlar çok.
gerçek aşk denen zımbırtının orada bulunduğunu sanan gerizekalı ergenler tarafından fazlasıyla sevilen ülke. fransa'dan soğutursunuz adamı, gerzekler. fransız kızı olun da sonra yarım aklınızı aşk aramaya harcayın.
ailenin kimseyi sallamayan, haşarı, ortanca çocuğu gibi duruyor. aklı bi karış havada. artık büyük abi, ana, baba da onu öyle kabul etmiş, kimse ses etmiyor.
batı avrupa'da gerçek anlamdaki tek laik ülkedir.** aynı zamanda milliyetçiliğin doğduğu, halk hareketleri ve düşünürleriyle tarihi değiştirmiş, büyük bir kültür birikimi olan, halkı demokrasiyi söke söke kazanmış bir ülkedir.
(bkz: fransız ihtilali)
birinci dünya savaşı sırasında hükümetin sınırları içinde bulunan tüm taksilerin işletimini devraldığı ülke. böylelikle askerlerin cepheye nakli bu taksilerle gerçekleştirilmiştir.
insanlarindaki temizlik anlayisi 0 dir. yoktur yani. uzerlerinde hayvan killarini gorursunuz ve tiksinirsiniz. aslinda igrenc bir kokulari vardir ama parfumle telafi ederler.(istisnalar haric tabi) sadece gorunume onem verirler. o "harika fransiz kizlari" bi taraflarini yikamaktan acizdirler.
kendi dillerinde bilmedikleri bir kelime ile karsilastiklarinda yazmakta zorluk cekilecek kadar zor bir dilleri vardir.bazi harflerin genizden cikarilmasi gerektigi icin ulkede yasayan yabancilar cok aksanl konusurlar.
ancak cok duzenli bir ulkedir. yollari mukemmeldir. insanlar kurallara saygililardir. bayan soforler icin araba kullanmak cok kolaydir bu sebeple.
moda bu ulkeden cikar. parfumleri harikadir. tatlilarinin lezzetine doyum olmaz. ancak muslumanlar acisindan helalini bulmak biraz zordur. peynirleri ile de cok meshurdur ancak keci peynirleri ve kuflu peynirleri yaygindir. bizim damak tadimiza hitab eden peynirleri de mevcuddur.
dilleri bilinenin aksine cok incedir. okullarda ingilizceden cok diger avrupa ulkelerinin dilleri tercih edilir. daha cok almanca veya ispanyolca. ingilizler pek sevilmez. ingilizlere "bunlarin herseyleri ters" gozuyle bakilir. bu sebeple ingilizce revasta degildir.
kızlarına tapılası, airbus'ına ölünesi, gidip görülesi harika memleket. "tanrı fransa'yı yaratmış. fazla güzel olduğunu fark edince de fransızları yollayarak telafi etmiş zhehe" derler lakin böyle bir şey yoktur anam. genelleyin fransızları, güzel insanlar. dilleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
ve evet, kesinlikle almanca'dan daha kaba bir dile sahiptirler.
aşırı milliyetçi, geri kafalı, avrupa kıtasında yaşayan bir klan.
edit: eksi veren fransız kölelerine inat olsun.
ayrıca sömürgecidirler.
cezayirli küçük çocukları organları için katletmeyi kendilerine hak kabul ederler.
maliyi sömürürler. mali halkı ayaklandığı zaman iç savaş çıkartırlar.
özellikle Afrika da madenlerde çocukları ve kadınları çalıştırırlar. madenlerde çalışan kadınlar hamile kalınca iş gücü kaybı oluyor diye, fransız hükumetinden alınan özel izinle zorla kadınların rahimlerini alırlar.
adalarda çeşitli radyoaktif deneyler yaparak dünyanın içine sıçarlar.
nükleer silah denemeleri yaparlar.
dünyayı fransızcadan ibaret sanacak kadar aptaldırlar.
norman denilen çirkin ucube insanların yaşadığı bir ülkedir.
sanat hırsızdırlar. dünyanın her yerinden çaldıkları sanat eserlerini müzelerinde sergilerler.
bir lafı ikere söylemek zorundasınızdır. hiç bir fransız bir lafı ilk söylendiğinde anlamaz.
lemonde gazetlerinde kendi açıklamalarına göre ülkedeki erkeklerin %47 si gaydir.
konuşurken balgam çıkartacakmış gibi ses çıkartan harfleri vardır. uzun süre dinleyince insanın midesi bulanır.
sokaklarını, caddelerini ve metro olarak kullanılan tünellerini ayakları zincirli kölelere yaptırmışlardır.
satanist ayini olarak bilinen bakire kız katletmek tarihlerindeki soylu bir eğlence biçimdir.
hayatları entrika ve komplo üzerine kuruludur. solcusu da sağcısı bildiğin ırkçıdır. fransız olmak üstünlüktür diye lafa başlarlar.
dünyada silaha en çok para ayıran ülkelerdendir.
bütün bunlara rağmen üçüncü dünya ülkelerinin ezik entelleri fransaya taparlar.
Bir alman general tarafından kurulan "tüm fransayı 3 günde aldık.çünkü yağmurda yürümek zor oluyordu." bu cümleyle savaşmasını bilmediklerini rahatça anlarız. derseniz yeterli değil isterseniz daha da açalım. 1.Dünya Savası'nda da hemen teslim olan Fransa tarih boyunca sürekli yenilgilerle karşılaşmıştır. Orta çağda ise belalısı ingilizlerdi. ayrıca 2. dünya savasında olası bir alman işgali için yapılan Magginon hattı tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Almanya belçika topraklarından girerek tüm fransayı ele geçirmiş olmasına rağmen bu hattaki askerlerin haberi yoktur tüm bu olaylardan. Hitler almanyası da boş durmaz oradaki askerlere, eiffel kulesi önündeki alman askerlerinin fotoğrafları uçaklarla atılır.*