cezayir'de katlettikleri onca insanı unutup sözde ermeni soykırımını destekleyip yasalaştıran nankör ülke.
soykırım yok diyene bir yıl hapis ve 45 bin euro para cezası verilecek yasa kabul edilirse.
ondan sonra bu şefersizler ifade özgürlüğünden söz ederler.
aklı sıra ermeni tasarısıyla türkiye'yi korkutmaya çalışan ülke. kim takar sizin ermeni tasarınızı.
başbakanın yerinde olsam aynen şu mesajı verirdim: "insansanız başbağlar katliamı sebebiyle ermenilere tepki gösterirsiniz. değilseniz oturur ağlarsınız"
ermeni soykırımını tekrardan gündeme getirmesi sarkozy yahudisinin seçim oyunudur. seçim olup bittiken sonra gündemden kalkacaktır. aynı şeyi zenci obama'da yapmıştır hatırlayacaksınız.
şu an ki anketlerde sarkozy hem milliyetçilerin, hem solcuların ardında gözüküyor. ülkede de ciddi bir ermeni nüfusu var. haliyle oradan bir şeyler yakalamak istiyor sarko efendi.
ele verir talkımı kendi yutar salkımı atasözü sanki bu ülke için söylenmiştir.
mazisi katliamlarla dolu olan bir ülkenin türkleri katil olmakla itham etmesi çok komik...
meclis gündemlerindeki ermeni tasarısı mevzuunda türk halkı olarak desteklememiz gereken ülke.
zira o tasarı meclisten geçerse türklere getirisi, avrupa'dan götürüsü çok büyük olur.
tıpkı eskiden olduğu gibi bizden korkup bizim iç işlerimize burnunu sokarak bizi birbirimize düşürmeye çalışan rezil ülke. ülkenin kendisi güzel fakat içinde yaşayan fransız halkı (başta sarkozy olmak üzere) rezil ve korkaktır. ama görecekler ki bu ülkeyi bölemeyecekler, amaçlarına ulaşamayacaklar. dünyaya rezil olduklarıyla kalacaklar.
nasıl bu hale düştüler gerçekten merak konusu,nedemek arkadaş ermeni soykırımı yoktur diye kendi düşünce özgürlüğünü dışa vuran bir insanın yargılanması ortaçağ fransasına hızla bir geri dönüş içersindesiniz.siz ki zamanında dünyayı değiştiren oluşumların babasıydınız ,nasıl bu kadar cahil oldununuz.hoşgörü denilen bir kavramınız bile kalmadı,hatta daha cezayirde yaptığınız kıyım varken bu nasıl bir kendini bilmezliktir.
1500'lü yıllarda kölelik furyasının gelişmesinde katkıda bulunmuş ülkelerden sadece bir tanesidir.
Ucuz iş gücü isteği ile siyah insanları bir gemide sıkış sıkış getirmekte, onlara insan değilmişcesine davranmakta ve bütün işlerini yaptırmaktaydılar.
Bu siyahi köleler genellikle hastalık veya sahiplerinin öldürmesi sonucu göçüyordu dünyadan. Evet, nasıl eşyanı kırmak suç değilse, köle öldürmek de suç değildi o zamanlar.
Cezair katliamına girmeye gerek bile görmüyorum. Kendi gazetecileri dahi ülkesinin cezayir'de yaptığı işkenceleri anlatmaktaydı.
--Alıntıdır--
la croix dergisi muhabirlerinden jacques duquesne işgenceler hakkında bakın ne yazıyor: işkence ve insanların kaybolması sorunları zihinleri devamlı bir şekilde meşgul etmekteydi. erkekler, bazen de kadınlar tutuklanıyor ve daha sonra kendilerinden hiç haber alınamıyordu. cesetlerinin taş bağlanarak denize atıldığı biliniyordu. sayılarının genellikle 3 bini bulduğu ileri sürülüyordu ama cezayir belediye başkanı jacques chevallier, 5 bin gibi bir rakamdan söz açmıştı. fransız askerlerin baskı ve sindirme yöntemlerine ırza saldırı ve köyleri ortadan kaldırma uygulamalar da dahildi. bir askerin anlattığına göre hastabakıcı olarak görev yaptığı birliğinde hemen hemen her sabah gece boyunca işkence gören kişileri tedavi ediyordu. hemen hemen her yerde en çok uygulanan işkence şekli ise bazen kadınların cinsel organları da dahil olmak üzere vücudun her yerine elektrotlar yerleştirilerek cereyan vermekti. diğer işkence yöntemleri ise insanı yok etme amacını taşıyordu. kurbanın ya hortumla ağzının içine su sıkılıyor, ya tırnakları sökülüyor, ya başı su dolu küvete daldırılıyor yada ayakları zorlukla yere değecek şekilde saatlerce bileklerinden asılı tutulması sağlanıyordu. ve daha başka yöntemler. bütün bunları yazmak kolay değil. ben bildiklerimin sadece çok az kısmını söyledim.
--Alıntı--
Kökenleri sömürü ve diğer insan hakları ihlalleri ile dolu olan bir ülkedir.
zamanında bütün dünyayı sömür sömür sömüren zavallı ülke, fransayı, parisi, ingiltereyi, avrupayı gözünde büyüten sosyete * halkım, bunların hepsi bizim * çöküşümüzün sebepleri, hatırlayın cezayiri, libyayı, leş yiyici adi devletler. baştan beri haz etmem iyice nefret ettim. avrupa umrumda değil. ne gittim nede giderim.
zamanında cezayirin yarısını katledip soykırım yaptığı kabul etmeyen ama varlığı yokluğu tartışılır (vardır ya da yoktur demiyorum) bir soykırım iddaası için, reddinde bile ceza vermeyi düşünen faşist ülke. hitler almanyasına dönüyorlar gibi.
bizim aciz yönetimli ülkemizin neden cezayir soykırımını meclisinden geçirmediğini de asla anlayamayacağım.
neyse işte! hepsinin g..üne koyayım bunların.
zamanında zor duruma düştüğünde osmanlı dan yardım isteyen ve bu sayede kıçını kurtaran bir devletken, bugün nankörlüğün hasını yapıp türklere ihanet etmiş bir devlettir.
vichy hükümeti general laval, general petain, resmen alman nazilerinin istedikleri şekilde halklarını kesmelerine izin verdi. ayrıca yahudileri bizzat kendi elleriyle toplayıp nazilere teslim ettiler, öldürsünler diye.
anna frank örneğindeki "yahudi kızını saklayan hollandalı aile benzeri bir aile" , fransızlardan çıkmadı. de gaulle en büyük savaşını kendisini kendi halkına kabul ettirme yolunda verdi.
2.dünya savaşı sırasında ingiliz donanması, kendi donanmasını bizzat wehrmacht´a peşkeş çeken fransız donanmasını bombalamak zorunda kaldı.
paris´i nazilerden temizleyen general patton´dı. ancak şehre "havalı" bir şekilde girme işini yaldızlı formalar içindeki charles de gaulle´e bahşettiler. fransızlar o kadar iki yüzlüydüler ki, sanki hepsi de gaulle´in arkasındaymışlar gibi tuttular fransa´nın en büyük havaalanını da o işbirlikçisi oldukları wehrmacht´ı temizleyen müttefiklerin tarafındaki charles de gaulle ismini verdiler.
bugün , sanki petain ´le laval´in görüşleri sadece onların kendi görüşleriymis gibi söyleniyor fransa´da...sanki laval´la petain´den başka nazi´yle işbirliği yapan adam yokmuş gibi konuşuyorlar. halbuki almanca okuduğum resistance - karşı çıkış- isimli kitapta resistance´ın fransızların sadece yüzde 1´i olduğu yazılıydı...
savaştan sonra, bütün suçu almanlara attılar, kendilerini tertemiz yaptılar. lyon yahudilerini lyon´daki -lyon çok hareketli bir ticaret şehridir- yük treni garında toparlayıp öldürsünler diye nazilere teslim ettikleri, daha yeni ortaya çıktı...lyon´daki ticaret hayatı bu sayede fransız yahudilerinden, fransız hristiyanlarının eline geçmiş oldu. resmen "çalıntı" dır lyon daki ticarethaneler.
işte böyle bir millettir fransızlar.
edit; işbu entry eksilenmiş bir entry´dir. yazılan herşey ise tamamen gerçektir. amma velakin içimiz, ingiliz, amerikan, fransız hayranı doludur.
sözlükçülerin sözlükten hakaret ve küfür ederek son icraatlerini "sözüm geri" mantığıyla geri alacağını umduklarını/sandıklarını gözler önüne seren avrupa ülkesi. he evet ilk osuruk da fransa'dan çıkmış. ilk bok, kaka falan hep kötü şeyler bunların başının altından çıkmış.
Fransa'nın yazı yoktur. kışı da yoktur, ahlakı hiç yoktur. Bunların dışında şahane bir ülkedir. ve Genellikle fahişeler tarafından yönetilir. Mark TWAiN öyle demiş.