soru : bir fransız nasıl özür diler?
cevap: teslim oluyorum!
meşhur bir alman sözüdür. ikinci dünya savaşının sonunda ateşkes anlaşmasını imzalamak üzere bir araya gelen müttefiklere muzaffer bir eda ile fransız palyaçolarının da katılması üzere alman heyetinden "yok ebenin nalı!" tarzı hayıflanmalar yükselmiştir.
hangi coğrafyaya giderseniz gidin, fransızlar'a sempati ile bakan bir kişiye rastlamanız zordur. misal seul'de girdikleri pastanede bu "nasıl fransız çavdarı?" diye kavga ederler. tokyo'da bara alınmadıkları için "türkler bile içeri giriyorlar * . bizi nasıl almazsınız?" derler. fransız ihtilali'nin ardından dünya dili haline gelen dillerini artık kimse siklememektedir *.
--spoiler--
yani belki de benim talihsizliğimdir, ama karşıma bir tek düzgün fransız çıkmadı şu hayatımda.
--spoiler--
araba tasarımlarıyla mide bulandırırken nasılda bu kadar sanatsal ve romantik ruhlu olduklarını anlayamadığım millet. * şapka takma ve parfüm ile alakalı keşif hikayeleri de hayli enteresandır.
araba tasarımlarıyla mide bulandırırken nasılda bu kadar sanatsal ve romantik ruhlu olduklarını anlayamadığım millet. * şapka takma ve parfüm ile alakalı keşif hikayeleri de hayli enteresandır.
harika bir dilleri, çok güzel kadınları olan bir millettir. kendileri dışında bütün milletlere karşı bir aşağılama içindedirler. fransız olmak dünyanın en büyük lütfudur onlar için. amerikaya karşı kıskançlık ve hayranlıkla karışık bir öfke duyarlar. hem amerikan kültürünü sığ bulup hor görürler hem de amerika tarafından iki dünya savaşında da kurtarılmanın ezikliği içinde kıvranırlar. türkiye kesinlikle avrupalı değildir onlara göre.
köpek gibi de ingilizce bilmelerine rağmen, ingilizce en basit kelimelerle bile iletişim kurulduğunda "ne dediğini anlamıyorum." dan başka söz bilmeyen milliyetçi ırk.
fransız yurttaşıdır lakin, bu yurttaş öylesine meraklıdır ki;
ne bir ingiliz gibi anlamadığı bir konuda anlatanı suçlu bulan ve sinirlenen, ne bir italyan gibi bir şeycik anlamadığı halde çok iyi anlamış gibi görünen ve ne de bir ispanyol gibi anlamadığında sizi umursamayan bir ifade sergiler.
o, gerçekten anlamaya çalışır. konuşulan dili bilmiyorsa yüz ifadelerinden, karşısındaki insan ya da insanların tavır ve davranışlarından bir şeyleri çözmeye çalışır. bir ona-bir buna yönelen dikkatli bakışlar, fransız'da şapşalca bir yüz ifadesi yaratır ama niyet çözüme yöneliktir, yani iyidir.
bakmayın! siz, türkçe'deki yerleşmiş mecazi anlamına, fransız'ın olayı kavraması çok da uzun sürmez. e! ne de olsa akdenizlidir lakin, sorun bundan sonra başlar. sizi ve talebinizi harfiyen anlar, öyle ki bu yüz ifadesine çok net yansır fakat o arnavut'unki kadar meşhur inadıyla anlamamazlıktan gelir.
derdinizi italyanca veya ispanyolca anlatmaya çalışıyorsanız, hele hele! ingilizce'yi denemek gibi bir gaflete düştüyseniz ve güney fransa'nın kırsalında iseniz vay! halinize. türkçe + tarzanca konuşmak kesinlikle daha faydalı çözümler elde etmenizi sağlayacaktır zira, türkçe içerisindeki teknik terimlerin çoğu, türkçe'ye fransızca'dan; adaptasyon, formasyon, kanalizasyon, sinyalizasyon, otomasyon sözcüklerinde olduğu gibi okundukları şekilde alınmadır ve sırf bu yüzden diliniz onun fazlasıyla ilgisini çekecektir.
'olaylara fransız kalmak' deyimi türkçe'ye hastır fakat her ulus için farklı bir ulus bu anlamda hedef tutulmuştur. örneğin; ukraynalılara göre moldovalılar, moldovalılara göre ukraynalılar, bulgarlara göre romenler, romenlere göre moldovalılar, ruslara göre eskimolar, amerikalılara göre meksikalılar, kübalılara göre amerikalılar, çinlilere göre japonlar, japonlara göre çinliler diye sürer gider bu...
Dünya tek bir millet olsaydı askerleri türk, sanayisi alman, orospularıda fransızlardan olurdu. Güzide bir adolf hitler sözündede geçtiği gibi adi, karaktersiz, dalkavuk bir millettir.
ulan bir millet ingilizce dilini bu kadar mı iğrenç kullanır, bu kadar mı yutarak konuşur be!
yemin ediyorum hintli, pakistanlı falan bunların yanında kral.
tam 2 yılda heriflerin ne dediğini çözmeye başladım.
dünya üzerinde yaşayan en aşağılık milletler sıralamasında başları çeken başka bir melez halkımsı. türk'e ve türklüğe en büyük düşmanlardan birisidir. kısacası nefret ettiğim kahpe topluluk.
nefret etme seviyesinde olduğum *millet*.Bir insan nasıl ispanyolca,italyanca,fransızca bilip,tek kelime ingilizce konuşmaz yahu? Sen nasıl hayatta kaldın?
iş sebebiyle,arada bir full fransız dolu cruise'lar yapabiliyoruz.4400 tane tek kelime ingilizce bilmeyen(konuşmayan desek daha doğru) fransızla aynı gemide olmak istemezsiniz,emin olun.
Efsane doğrudur,fransızlar ingilizce bilir ama konuşturmak için inanılmaz uğraşırsınız(çoğunlukla başaramazsınız).Bunun sebebi tarihlerinde saklıdır.
Yüzyıllar boyunca paso ingiltereyle savaşmış,1900lerde kendi dilleri dominantken,ikinci dünya savaşı sonrasında ingilizcenin kendi dillerini ezmesinden dolayı,ingilizceye kıldır.Devlet politikasıda ingilizceden nefret etmek üzerine kurulmuştur.
Bunun dışında kolonilerinde de aynı şey geçerlidir.Fransız kolonilerinde ingilizce geçersizdir.
Fransada ispanyolca veya italyancayla daha rahat edersiniz.Tecrübeyle sabittir.
ingilizce bilen birisi olarak size 10.sınıf insan muamelesi yapmaktan hiç çekinmez,yardım etmeye tenezzül bile etmezler.
Bok gibi bir millettir.Nefret ettikleri müslüman nüfus tarafından ele geçirilmelerini beklemekteyiz.Götümüzle gülücez böyle olduğu an.
avrupanın çoğunun nefret ettiği ukala ve sevimsiz halk. Başta bende mi sorun var diye düşünüyordum, sonradan hollandalı arkadaşlarımın haklarında ne düşündüklerini duyunca italyan, ispanyol ve alman arkadaşlarım üzerinde bir nabız yoklaması yaptım ve sonuç bu. Kendilerini üstün görmeleri belki de sevilmemelerine karşı geliştirdikleri bir tutumdur.