tanim; adam. ulkemizin renkli, supersonic futbolunda kalmayan cinsinden adam gibi adam. bir de, ugurlamak icin toplanacak galatasaray taraftarina da bir lafim olacak. adam icin istifa diye aniran, itin kurdun agzina yem eden siz degilmiydiniz? sictiniz sivamaya mi gidiyorsunuz? siz degilsinizse de niye gidip hocaniza sahip cikmadiniz? kovarken alkis tutmak nedir alla sen? mazoşistmisiniz? camia bir seyler aliyor, kafalar guzel ama bilemedim simdi.
hakettiği sona çok geç ulaşmış olan teknik direktör. adı rijkaard olmasaydı şimdiye çoktan kovulmuştu. şampiyonluğu son maçta kaybeden daum'a nerdeyse dümdüz giden medya fenerin beş puan önünden on puan gerisine düşen rijkaard'a doğru dürüst eleştiri bile yapmadı. bu dünyada şanslı doğacaksın.
tepeden tırnağa, her hücresine kadar adam gibi adamdır. mert ve dobradır. türk futbolundaki zihinsel ve yapısal sorunları çözmüş fakat mezar kazıcı futbolcular ve aciz yöneticelerin gazabına uğramıştır. futbolcuya dayalı leş düzenle mücadelesinde yenilmiş bir cesur yürektir. yıllarcaa saygıyla ve sevgiyle anılacak futbol ülkesinin koyu renkli mert insanıdır. seni unutmayacağız frank. mezar kazıcı, satılık futbolculara, necip türk basını ve onun ağababası yöneticilere rağmen.
bir eviniz var; oturma grubu, ayna, hali ve o halinin üstünde kisin oynayan kücük picler yok. siz bu evinize rus hizmetci getiriyorsunuz, ve siz bu hizmetciyi sadece geceleri 31e malzeme ciksin diye getirmissiniz. mutlu bir yuvadan baska seyler anliyorum ben.
900-1000 tl maas ile 3,4 ve daha fazla cocuga bakmak ve elektrikli soba da almaktir bence "mutlu" bir yuva.
iste böyle bir seydi galatasaray frank rijkaard iliskisi, anneye anlatir gibi anlatilmis sekli ile.
bir fenerli olarak gsden gitmesine çok üzüldüğüm hollandalı teknik adam.seni çok sevdik rijkard cimbomu fenerbahçedenden sonra rezil eden hemde bunu tek başına yapan ulu insan güle güle.
"neden başarısız" olduğunu anlayamayanlar, kafası buna basmayanlar; fatih terim'in galatasaray'ın teklifini "neden reddettiğinden" başlayabilir. okuyun biraz belki anlarsınız...
çok iyi ve efendi adam olmakla birlikte stajını tamamlamamış bir hocaydı. johan cruyff yerine adnan sezgin ile çalışması ve türk futbolcusuna özel kaprisler sonucu skibbe ile aynı akibete uğradı.
skibbe den tek farkı kendisine tanınan krediydi denebilir. takıma kollektif futbol oynatması beklenirken keita ve arda üzerine oynatmış, kewell ın kurtardığı maçlar sakatlanınca bitince de geçtiğimiz sezon fiyasko haline gelmiştir. bu sezondan bahsetmeyi düşünmüyorum.
kendisine güle güle diyoruz, barcelona nın bugün başına geçsin, arkasında cruyff varken eskisi kadar başarılı olur, sonra birileriyle takışırsa kovulur. umarım bizleri kötü hatırlamaz.
sezon sonuna kadar kalsaydı keşke, yönetim şimdi başka bir piyon bulacak, belki de gerizekalı taraftarlar ondan sonra tugay a küfredecek.
ne ümitlenmiştik rijkaard geldiğinde ama! ilk 3-4 ay her şeyin iyi gitmesi de daha çok umutlandırmıştı bizi. uefa'yı tekrar alırız dedik, lig kafadan bizim dedik, türkiye kupası cepte dedik... ama elde var sıfır.
en iyi teknik direktörleri getiren sonra da iki başarısızlıkta kovulan zümrenin son neferidir kendisi...
galatasaraylı değilim ama üzüldüm cidden (cimbomlular ağıt yakın ağıt)
fifa bile haber yapmış. rijikaarda birşey olmaz o efsane olarak yaşamını sürdürür ama olan türk futboluna olur. bundan sonra ünlü hocalar gelmeye korkar artık iyice...
del boque, löw, daum, zico, gerets, lucescu ki şampiyon yapmasına rağmen kovulmuştu cimbomdan
hatırladıklarım bunlar.kovduklarımızdan biri ispanyayı şampiyon yaptı biri dünyanın en güçlü takımlarından olan almanyayı yönetiyor, biri her sıkışıldığında akla gelen ilk isim oluyor biri iki takımı birden şampiyon yapmış lucescuyla birlikte, biri de türk futbolunun bayrağını avrupanın zirvesine taşıyarak adama bikini giydirtmiş kişiler bunlar
yöneticilerin gereksiz transfer politikaları yüzünden elindeki kaliteli futbolcuları alınan ve istediği transferlerin yapılmamasıyla zorluk yaşayan bir teknik adamdır.
kulüp yöneticieri de stat peşinde koşturunca ne takımda otorite kalmıştır ne de bir ruh.
burda rijkaard çaresizlikle berabaer başarısızlığa mahkümdür. fener maçını alamayacağı bu gidişle net gözükmektedir bir hafta daha durmak yerine en doğrusunu yapmıştır.
şu anda kim gelecek olursa olsun hem oyuncu hem disiplin hem istikrar anlamında çok zorlanacaktır.
en azından yerli bir teknik direktör gelmesi takım ve lige olan yakınlığından dolayı daha istikrarlı olur.
güle güle rijkaard...
çok iyi teknik adamdı fakat yanlış zamanda galatasaray da bulundu.
şu durumda terim bile gelip o sorumluluğu almıyosa bilin rijkaard iyi bile dayandı.
yeni yönetim, yeni başkan, seneye yeni iyi bir teknik adam ve transferler umuduyla.
ayıp edilmiş adamdır. galatasaray maçlarını izlerken o çaresiz görüntüsü geliyor gözümün önüne, hadi kötü bir adam olsa neyse, teknik adamlığını demiyorum insanlığını diyorum. haketmiştir diyeceğim ama hakikaten tipinden, konuşmalarından bile belliydi efendi, iyi bir insan olduğu. çok ayıp edilmiştir kendisine. ha iyilikle kulüp yönetilmiyor derseniz rijkaard ın kovulmasını bayram ilan eden galatasaraylılar, bi kadronuzu öğrenmenizi, bildiğinizi düşünüyorsanız gözden geçirmenizi isterim. her neyse bir fenerbahçeli olarak gönderilmesine üzüldüğüm insandır. yolun açık olsun rijkaard.
geldiği haberini duyduğumda inanamamıştım, onu kulübede görmek bile bir şeylerin değişebileceğine dair inancımı diri tutuyor ve artırıyordu. olmadı. ülkedeki sorunlu zihniyet onun gibi bir centilmeni, bir futbol adamını yedi bitirdi. şimdi tek dileğim liverpool gibi çok sevdiğim bir kulübe gidip bazı taraftarlarımızın kafalarını duvarlara vurmasını sağlamasıdır. ne kadar eksilerseniz eksileyin, gerçek budur ve değişmeyecektir: türkiye çok önemli bir futbol adamını yitirdi bugün.
Memleketime gelmiş iyi konuklardan biriydi her iyi konuğa yapılan yapıldı ona da her iyi konuğa yapılan yapıldı. Yolun açık olsun çocukluk kahramanım sana bunu yapanlar utansın ben onları hiç affetmeyeceğim hele hele senin kadrini kıymetini bilenlerle birlikte başarılarını gördükçe
galatasaray'daki kaderi tobias linderoth'la benzeşen teknik adam. her ikisi de elde avuçta tutulacak bir şey veremedi ama taraftar ikisini de çok sevdi. ikisi de galatasaray'a katkı sağlamak için didindi ama her ikisi de kangren parça oldukları için galatasaray'dan uzaklaştırıldılar. yolu açık olsun.
ülkemde yine her kötü olaydan teknik direktörün sorumlu tutulmasından dolayı kovulan teknik direktör.
sen git as oyuncularını sat, kıytırık oyuncular al, sonra takım başarısız olunca teknik direktörü kov. sikeyim böyle yöneticiliği. rijkaard ne ilk oldu ne de son olacak. bu iş böyle...
büyük coskularla gelen ama büyük bir hüzünle giden başarılı teknik direktördür. aslında sistemi oturtmak için elinden geleni yaptı adam. sadece ona suç bulmak yanlış olur. tamam hataları da var ama sonuçta büyük başarılar elde etmiş. türkiye de oynanan oyun stiline de alışamadı tabi. elinden çok iyi oyuncular gitti. şimdi biz mustafa sarp ayhan barış oynayınca kızıyoruz da hani başka adam mı var? mehmet topal vardı sattık. yok sağ tarafta pino var diye hayıflanıyoruz. e elimizdeki yetenek olan keita yı sırf para için satmadık mı? eğer ortada bir başarısızlık varsa bu futbolcusundan yönetimine teknik direktörüne kadar herkesin suçu var. kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. rijkaard gibi bir futbol adamını gönderdik diye de üzülmüyorum. adamın tek eksikliği disiplinsizlikti. bir de sakatlıkların çok olmasıydı. yine de yolun açık olsun rijkaard güle güle git.
takım bu kadar kötü oynamamalıydı. bir türlü istenilen gibi olmadı. iki senedir başarısız bir takım ve evet gitmesi doğruydu. ama ben şimdi bu adam gittikten sonra ne konuşacağını merak ediyorum. gerçekten ön libero olarak cana'yı mı istemiş. arda ve elano varken bana on numara alın diye tutturmuş mu ve misimovic'i mi istemiş ve misimovic ile insua'yı transferin son günü lig başladıktan birkaç hafta sonra mı alın mı demiş. hiç zannetmiyorum. ben eminim bu adamın transfer listesindeki tek bir adam bile alınmadı.
düşünün menajerlik oynuyorsunuz, istediğiniz hiçbir adam alınmıyor ve istemediğiniz bölgelere lig başladıktan sonra adını belki de hiç duymadığınız birkaç adam alınıyor. bir de iyi oynayan adamlarınızı topal, keita gibi yönetim satıyor.
oyundan soğumaz mısınız? ben o oyunu bilgisayarımdan silerdim. başarısız da olsa adama bir şey diyemiyorum.
bir gün herhangi bir yerde bir kadına rastlarsınız. kadın yabancıdır... ama çok güzeldir, çok zeki, kültürlü, entellektüel ve kibardır. bir anda aşık olursunuz, hayatımın kadınını buldum deyip pat evlenme teklif eder, hoop alır getirirsiniz memlekete. o da sizi sevmiştir..
ilk zamanlar herşey mükemmeldir, mutluluktan uçuyorsunuzdur adeta, herkes size imrenerek bakar. fakat zaman geçtikçe sorunlar yavaş yavaş kendini gösterir. zira kadın çok varlıklı bir aileden gelmektedir. bütün hayatı büyük malikanelerde, hizmetçiler, uşaklar eşliğinde ve lüks içinde geçmişken, sizin ona sunduğunuz mütevazi bir ev ve kısıtlı imkanlar ve tabi ki kültürel farklardan dolayı huzursuzluklar başlar. herşeye rağmen kadın iyi niyetlidir, alışmaya çalışır bu yeni hayata, elinden geleni yapar, mümkün olduğunca çabalar işleri düzeltmek için, ama bir türlü başaramaz. her geçen gün ikisine de mutsuzluktan başka birşey getirmez olur artık ve sonunda oturup medeni bir şekilde ayrılmaya karar verirler ve ayrılırlar.
kadın hala çok güzel, çok kibar, çok çekicidir. adam hala sevmektedir ve hiç pişman değildir onunla evlendiğine. ama olmamıştır, yürümemiştir bir türlü ve birbirlerinden geriye buruk bir tebessüm kalmıştır sadece ve bir de dillerde son bir "güle güle"
