Bir süre sonra oyun sistemini oturtacak ve bize bol gollü maçlar izlettirecek olan teknik adamdır. Aslında son derece uygun bir kadronun başına geldi de denebilir. Seyredelim ve görelim. *
80'li yıllarda futbolda önlibero kavramının yeni yeni duyulmaya başlandığı bir dönemde* bu mevkiin en iyi oyuncusu olmuştu bu çirkef surinamlı. italya 90'da saha içinde dalaşıp kırmızı kart gördükleri bir maç sırasında alman köylüsü rudi voeller'in sırma saçlı kafasına iri bir balgam parçası tükürmüşlüğü de vardır ayrıca.*
servet'in satılmasına nasıl tepki gosterecegini merak ettigim teknik adam.
daha ilk gunden yonetimle ters dustu takıma nasıl yansır ileride bilemiyorum.
galatasaray'ın, lucescu sonrası çöküşünü durdurmak için getirilebilecek en uygun isimlerden biri rijkaard. futbol ve teknik direktörlük kariyerinin aynı anda tartışılması, barcelona gibi bir takımı yönetmiş rijkaard'a yapılacak en büyük haksızlık olur. başarılı futbolcudan başarılı teknik direktör olmaz geyiğini piç etmiş bir futbol adamıdır çünkü. ülkeye ne denli uyum sağlar, antep deplasmanında takımı gerektiği gibi oynatır mı bilinmez ama kulübün uefa zaferi sonrası bir türlü atlayamadığı basamağı atlatacak bir hoca olduğu tartışılmaz.
ayrıca belki sabri'yi de izlemek zorunda kalmayız bu sene ha?
şu güne kadar çok profesyonel bir görüntü çizen hoca.
şahsım adına, hiç bir sezonun açılmasını bu kadar heyecanla beklediğimi hatırlamıyorum. her gün galatasaray.org'daki idman günlüğünü sabah ve akşam olmak üzere okuduğumu da.. çok farklı bir hava estiriyor rijkaard, başarı hemen gelmese bile köklü bir değişimin temellerinin atıldığı çok açık. yine de bu yıl bile çok feci estirecekmiş gibi geliyor. çok profesyonel, çok ciddi..
bazı değerli yorumcular tarafından barcelona'da neredeyse dünyanin en iyi kadrosu ile başarıyı sağlayamamış olduğu söylenen teknik adam. aslında haklılar ne var yahu altı üstü 2 defa şampiyonluk, 1 şampiyonlar ligi kupası, 2 defa da ispanya süper kupası. başarı bu mu canım şimdi?
ne kadar zorunuza gitmiş yahu. adam galatasaray'da olm işte, evet inanamıyorsunuz değil mi? frank rijkaard! barcelona'yı çalıştırırken hayranlıkla baktığınız o adam şimdi türkiye'de. bu da galatasaray farkı işte. şimdiden çamur atmayın, çirkef olmayın. çünkü bu adam bu ligin tozunu attırırken, sizler büyük bir sinir harbi yaşayacaksınız zaten.
adam sahadaki çimlerin boyuna, futbolcuların kramponlarına, pas atarken konuşulması gerektiğine, yani her boka çok önem veriyor. notlar alıyor , notlar tutturuyor. bunu gören rakip taraftar da burada adamı sıvama politikasına girişiyor ama nafile. ey karalamacı grup, bu adam acaip bir profesyonel. bu adam türkiye ligi için fazla kaliteli, kabul edin artık.
oyun anlayışı ile ilgili yayınlanan 10 madde şöyledir;
1- Hücuma çıkarken kanat oyuncularından biri yerinde kalacak. Sağ bek çıkıyorsa, sol bek mutlaka savunmada bekleyecek.
2- Üç orta sahadan biri geriye önlem olarak kalacak.
3- Ceza sahası yakınında topa vurmaktan korkmayın.
4- Çok top tutmayın ve mümkün olduğu kadar tek paslarla oynayın.
5- Top kanada açıldığı zaman ön direk ve arka direğe biri mutlaka gidecek. Ayrıca ceza alanı önünde en az iki oyuncu olacak.
6- Saha içinde devamlı konuşun ve birbirinizi uyarın. Arkadaşınızdan top isteyin.
7- Top sizdeyken sürekli oyunun yönünü değiştirin.
8- Topu arkadaşınızın ayağına değil, önüne oynayın.
9- Atağa kalkarken pozisyonlarınızı koruyun.
10- Hücum bölgesinde birbirinize çok yakın durmayın ki, 3-4 farklı gol seçeneğimiz olsun.
galatasaray'a geldigini hergün kendime tekrar etsemde, haberleri okuyup fotograflarini görsemde bu transfer bana hayal gibi geliyor. hani uyandiracaklar su an ve diyecekler ki; "olm kalk. fatih terim galatasaray'in basina gecmis..." bende diyecegim ki; "off.. yine mi.."
bu olaya alismam sanirim uzun bir süre alacak. bu saatten sonra hicbir klüp kalkip morinho'yu teknik direktör olarak alamayacagina göre uzun yillar kensinden daha kaliteli bir teknik direktör göremeyecegimizi düsünüyorum. hayir saka gibi johan neeskens gelse tek basina sevinecekken adam bide yardimcisi olarak getirildi.
galatasaray'a ve hatta futbol tarihinde türkiye'ye gelmesine sasirdigim bir numarali spor adamidir kendisi.
fanatik bir galatasaraylı olarak sizi takımımızın başında görmekten çok mutluyum. uzun yıllar da bize hizmetlerinizin devam etmesi en büyük arzumdur. kısa tutmak istiyorum hocam bu mektubu. ne de olsa tüm sezon buradasınız, daha bol bol yazarız.
hocam bu mektubun konusu sabri. siz geldiğinizde şöyle bir açıklamanız olduğunu okuduk biz gazetelerden 'sabri'nin ayakları ile beyni arasında köprü yok.' hocam eğer bunu dediyseniz tespit süper. sizin futbol bilginize güvenim sonsuz; ancak yine de hatırlatmak isterim ki siz sabri'nin beyni ile bacakları arasına köprü kurana kadar, galatasaray'ın hedefleriyle arasındaki tüm köprüler yıkılabilir. biz o sabri' yi öyle kabul ettik hocam, siz de boşa zaman harcamayın. diğer işlerle ilgilenin. sabri'yi oturtun kulübeye. onun böyle sezon içinde iyi oynadığı 3 bilemediniz 4 maç olur. siz o maçlardan 2 sini doğru tahmin edin yeter hocam. o iki maçın hatırına 3 maç da biz katlanırız. ee tamam işte sabri gibi bir futbolcu da galatasaray gibi hedefleri sizinle iyice büyümüş bir kulüpte 5 maç ilk on bir oynasa yeter zaten. siz tüm bilgi birikiminizi serkan kurtuluş ve uğur uçar'a aktarın hocam. saygılarımı sunarak size başarılar diliyorum.
gençlere güvenen bir hoca olduğunu ispatlamıştır. ilk resmi maçta çok büyük bir risk alarak hazırlık maçında forma verdiği gençleri oynatmıştır. maç kaybedilse çok eleştirilecekti ama sanırım o da bunun fakındaydı yine de gençleri oynattı. bunu rakibi küçüsediğinden yaptığını düşünmüyorum çünkü açıklamalarında hep tobol' un iyi bir takım olduğuna değindi.
bu maçta gençlere 'sizi sadece hazırlık maçı oyuncusu olarak görmüyorum. isminiz yaşınıznız ne olursa olsun eğer iyiyseniz forma sizindir.'' demiştir.
bazı çirkef takım taraftarlarının baş hedefi. komik cümlelerle galatasaray'dan gönderilmesi için çalışıldığı görülmektedir. aragonesle kıyaslanması beni gerçekten çok güldürdü. bu sene, bu tip yorumları çok göreceğiz belli.
futbol hayatını bitirmeden "son bir vurgun" yapmak isteyen aragones'in * aksine henüz önünde çok uzun bir kariyeri olan ve kendini ispatlamak için * galatasaray'ın teknik patronu olarak görev yapmayı tercih eden frank rijkaard'd ile kıyaslanamayacak kadar amaçlarının farklı olduğunu bilmek lazım.
bir maç yetti şampiyonlar ligi kupasını kaldırmış, la liga şampiyonu olmuş ve bugün tüm dünyanın gıptayla izlediği barcelona takımı ve onun oynadığı futbolu yaratan adamı eleştirmek. bakıyorum gazete sayfalarına, başladılar yine " bu iş böyle yürümez, faciadan dönüldü, gençlerle nereye kadar" bu kadar da değil " dinle rijkaard efendi, bi bak hele, sen bilmezsin" vs vs uzayıp gidiyor. şimdi bu eleştirileri yapan spor yazarlarına şu soruyu sormak benim hakkım; eyy büyük futbol yazarı abilerim ablalarım, siz hayatınızda kaç futbol takımı teknik direktörlüğü yaptınız, kaç şampiyonluk yaşadınız, kaç uluslararası kupa kazandınız? had bilmek iyi bir erdemdir, sabır daha büyük erdemdir. şimdi kariyeri başarılı, cv si dopdolu bu adamı tek maçta bu kadar eleştirebilmek adilmidir? bi beri bakın, dürüst olun bu tobol denen takımın galatasaray ı eleyebileceğine inanıyormusunuz hakikaten, inanıyorsanız diyecek lafım yok ama amacınız sadece kapladığınız sayfa köşelerini doldurmaksa hatalısınız. galatasaray paf takımı bu tobolu eler, 3. pası bir yapamayan bri takım bu tobol ve siz futbol yazarları salyalarınız akarak nasıl ciddiye alınmadığını kusuyorsunuz! şunu unutmadan eleştiri yapın; zaten ülkemize büyük futbolcular, büyük teknik direktörler zor geliyor bari gelenlerin kıymetini bilelim ve onların hakettiği saygıyı gösterelim. bu adamlar sayesinde hem futbolumuz kazanacak hem taraftarlarımız hemde sizin patronlarınız olan gazete sahipleri ve dolayısıyla da siz spor yazarları kazançlı çıkacaksınız. başarı parayı getirir, para zenginlik yaratır, zengin toplumlar okumaya ve gazeteye daha çok para akıtırlar. bırakın dünyanın kabul ettiği bu teknik adam işini rahat yapsın, bu da kaçar gibi giderse caanım ülkemde, diğerlerini getirmrmize paramız bile yetmeyebilir. rijkaard büyük hocadır, tobol u bilerek ciddiye almamıştır ve de haklıdır toobol rakip olamayacak kadar kötü bri takımdır..
galatasaray a başarı kazanmakla birlikte kendini ıspatlamaya gelmiştir.
portföyüne baktığımızda ronaldinho ya mahkum, onsuz hiç zevk veremeyen ama kupalar kazanmış bir barcelona, kupasız ama iyi oynayan bir hollanda ve küme düşmüş bir sparta rotterdam görüyoruz*.
galatasaray a getiriliş sebebi futbolcular üzerinde çok rahat otorite kurabilecek oluşu ve kimsenin kendisine itiraz etmeyecek oluşudur.
dün oynanan tobol maçında gençlerle kurulu bir galatasaray sahaya sürmüş teknik direktörümüz.
iyi ki öyle yapmış, akıllı adam vesselam.resmi bir karşılaşmada gençlerin ne yapabileceğini gördü- gördük.as takımdan forma almaları çok zor şimdilik anlaşıldı zaten karşı taraf öylesine hırt öyle çirkefti ki dokunmadan kendini yere atıp kıvranandan geçilmiyordu kendilerini yere atmaktan oyun oynanmadı,elektrik yok - köşe bayraklarını sabri tamir etmeye çalışıyor filan.
eğer şu takım karşısına as oyuncularını çıkarıp 5-6 sarı kart - kırmızı kartla filan dönseydi fena olurdu işte o zaman.
galatasaray'da ne kadar başarılı olur? diye sorulması gereken teknik direktör. tabi bu kariyerinin tartışılması gerekir anlamında değil mutlaka yaptıkları zaten ortada ama gelde bizim futbolcularımıza laf anlat, anlatabilirmi? zaman gösterecek.
galatasaraya gelen fakat sonucu kocaman bir hüsran olacağı şimdiden belli olan teknik direktördür.
yahu adam barcelonayı çalıştırmış başarılı olmuş. nasıl başarılı olmuş puyol'la daniel alves'le iniesta'yla xavi'yle eto'yla messi'yle vb vb.
sende kim var servet gökhan zan sabri arda baros kewell vb. yermi be kardeşim hiç yermi?
del bosque beşiktaş'ta yedimi aragones fenerde yedimi.
şimdiden geçmiş olsun gs taraftarına bu sene herzamankinden daha çok üzülecekler.
edit: seri bir şekilde eksileyenler acaba taraftar rijkaard istifa diye bağırdığında veya adnan polat muhtemel ağır bir yenilgi sonrasında rijkaard'ın görevine son verdiğinde bu eksi oylarını artıya çevireceklermi.
ant ipek tarafından yazılan yazıda hem kendisinden hem de galatasaraydan övgüyle bahsedilmiştir. aynen katılıyorum ant ipek' e.
--spoiler--
Rotasyonda bu kadar geride olan oyunculardan kurulu başka hiçbir Türk takımı rakip kim olursa olsun, sahadan dünkü gibi bir sonuçla sahadan ayrılabilme potansiyeline sahip değil.
Şu an ligde görev yapan hiç bir antrenör takımı ile çıkacağı ilk resmi maçta günü kurtarmak yerine, sezonun genelinde kalıcı başarıyı daim kılmak için stratejisinden ödün vermeyecek özgüvene sahip değil.. Ligin kurdu Mustafa Denizli bile..
--spoiler--
heyecanlı minik cimbomlu arkadaşlarımızın şahsıma saldırmasına sebep olan bu entry, bir süre sonra fenerbahçe asbaşkanı cihan kamer tarafından açıklanan gerçekle aklanmıştır. 'biz istesek rijkaard bu takımın başında olurdu, istemedik' şeklindeki açıklamasıyla kimin gücünün neye yettiğini kısaca özetlemiş; fenerbahçe'nin 'izin verdiğini' anlatmıştır, tabi anlayana.
uefa'yı aldık hepinize koyduk bık bık ederken güzel, bu acı gerçekleri duyduğunda tu kaka değil mi? evet uefa şampiyonum cimbomum yarim sarı kırmızım benim, fenerbahçe'nin olduğu yerde sen ancak onun izin verdiğini yapabiliyorsun; onun sofrasından kalanı yiyebiliyorsun. ama şanlısın yine de, üzülme. seni bu hale getirenleri efsane yaparsın, hatta hala lincoln diye bağırırsın 2 maç kötü gidince, 'uefa'yı aldık heyo' dersin senelerce her terbiye edildiğinde. yarın çocukların 'lan baba şampiyonlar ligi var, avrupa ligi var, bu uefa nedir?' diye sorunca 'e oğlum göteborg da aldı hani, o kupa işte' dersin, o sırada fenerbahçe seni her açıdan terbiye etmeye devam eder.
böyle gelmiş böyle gider.
tanım: fenerbahçe'nin teklifini resmileştirmesini uzun süre bekleyip rüyası gerçek olmayınca teklif edilenin yarı fiyatına galatasaray ile anlaşan 'lama' lakaplı teknik adam. zavallı o paranın yarısına anlaştıgını sanıyor; bakalım anlaştığının da yarısını alamayınca ne hale gelecek.
