tipini sevmediğim katalan. real madrid taraftarı olarak nefretimi kazanmış olsa da zamanında kanserle mücadele etmiş biri olarak beni üzmüş adamdır. geçmiş olsun.
animo tito.
(animo iyi dilekti dimi lan?)
ilginç bir kariyeri var; barcelona alt yapısında oynuyor ancak a takımda çıktığı ilk ve tek maçta yerini guardiola' ya bırakıyor.(kader böyle bir şey sanırım)
sonrasında bahsetmeye bile değmeyecek bir futbol kariyeri oluyor kendisinin. futbolu bıraktıktan bir süre sonra barcelona alt yapısına hoca olarak geri dönüyor. alt yapıda messi' nin hocalığını da yapıyor hatta. 2008 yılında guardiola' nın hoca olmasıyla birlikte onun yardımcılığına geliyor -bildiğim kadarıyla- guardiola' nın isteğiyle. vilanova' nın eşinin de bu başarıda payı var bir bakıma. çünkü kendisi guardiola' nın eşi ile sıkı bir dostluk kuruyor ve bu iki adam saha dışında da sık sık görüşen iki dosta dönüşüyorlar. 2012 yılında guardiola' nın ayrılmasıyla da takımın başına geçiyor.
işin teknik taktik kısmına girmeyeceğim çünkü ben bazı arkadaşlar ve bazı yorumcular gibi mourinho, fatih terim, vilanova gibilerden daha fazla anlamıyorum bu işlerden. *
çok radikal bir teknik direktör gelmediği sürece zaten barcelona' nın oyun düzeni değişmez ama gelişebilir. rijkaard ile başlayan süreçte guardiola' nın takımın başına geçmesiyle beklerin oyuna daha fazla katıldığı ve pas sayısı ile yüzdesinin daha da yukarılara çekildiği bir barcelona izlemeye başladık. hatta düzeni birazcık bozmuştu guardiola -ki eleştirildi de o dönemlerde- mascherano' yu stopere alıp 3-4-3 e dönmüştü. hatta bu dönem biraz sallandı barcelona. tabii burada sallanmak kelimesi barcelona standartları için geçerli yoksa normal bir takım için sallanmak diye nitelendirilemezdi o dönem. tabii ki birbirlrini tanıyan oyuncuların ve oyuncuları tanıyan bir hocanın sayesinde çabuk atlatıldı o dönem. barcelona rijkaard dönemine kıyasla beklerin hücuma destek verdiği bir takım olmaktan çıkıp beklerin hücumda olduğu, mevkiler arasındaki çizgilerin top barcelona' dayken ortadan kalktığı, herkesin hareketli oynadığı bir takıma dönüştü. guardiola' nın, rijkaard' ın barcelonası' na kattığı en önemli şeydi belki de bu hareketlilik. hatta guardiola' nın kenardan en çok yaptığı uyarıydı bu belki de; ''hareket edin, dönün, dönün''
sonrasında vilanova geldi takımın başına. kendi oyuncularının deyimiyle ''o bir kitaptı. ondan sürekli bir şeyler öğrenebilirdiniz.'' nitekim o da oyun planını ve yapısını bozmadan bir şeyler ekledi takıma. artık barcelona daha çok şut atmaya başladı ceza sahası dışından. şimdilik görünen en önemli değişiklik bu kaldı ki zaten başka bir silaha, arayışa da gerek bırakmıyor takım. istediği skoru istediği dakikada alabiliyor. yine de ben barcelona' nın biraz daha mükemmelleşeceğine inanıyorum villanova ile -artık daha ne kadar olacaksa-
sağlam bir real madrid taraftarı için bunları yazmak biraz iç burkucu elbette ama barcelona' nın futbolu bir sanata çevirişine dahası bunu yaparken geçtiği tüm evrelere tanık olmak da bir futbolsever olarak inanılmaz keyifli.
şampiyonlar liginde psg yi zar zor eleyebilen takımının bayern münih karşısında ezilmesine seyirci kalmış ve büyük prestij kaybetmiş olan teknik direktördür. özellikle bu gece kendi sahasında 0-3 gibi affedilemez bir skor alması sezon sonunda ipini çekmiş olabilir.
pep guardiola'nın ayrılış sebebini anlamayanların laf sokmaya çalıştığı kişi. barcelona'nın devri yavaş yavaş bitti. bundan daha normal bir şey de yok. pep bunu gördü ve istifa etti. öyle başarısızlık değildi derdi bu takımın artık düşüşe geçtiğini anlamasıdır.
kanser hastalığı yeniden nüksedince görevinden istifa etmiş. çok üzülüyorum bu adama. geçen sene barcelona eksikliğini çok hissetti. umarım yeniden futbola döner.
ne denir ki bu adama insan da biraz da şans olacak.
sağlık gerçekten her şeyden önemli, koskoca barcelona emrinize veriliyor ama sağlınız engelliyor ve istifa etmek zorunda kalıyorsunuz.
hayatını kaybetmiş. üzüldüm valla. kendisinin barcelona'nın ardındaki taktik deha olduğu söylenirdi. eminim ki, hastalığıyla boğuşmasa büyük işlere imza atacaktı.