tarihin içine edebilecek kadar para düşkünü insanlar tarafından yönetilen. Otel yapma iznini nasıl aldıkları meçhul olan oteller zinciri.
biz böylelerine kısaca o heykeller götünüze girsin daha da yetmezse benimki girsin deriz.
istanbuldaki ikinci şubesini çırağan sarayı'nın hemen yanında açmış fakat henüz tam olarak hizmete girmemiş, bütün otelcilik sektörü çalışanlarının "beni de alın köpeğiniz olayım" diye kapısını aşındıracağı şartlarda çalışma ortamı sağlayan, aynı zamanda hizmet konusunda da aşmış oteller zinciri.
uzun zaman sonra büdüt: "beni de alın köpeğiniz olayım" diye kapılarında yatıp nihayet aralarına katıldıktan sonra köpekleri olmanıza gerek kalmadığını, insanları, çalışanları olduğunuzu ve size saygı duyduklarını görüp canım ülkemin malum çalışma şartları arasında kişiyi şaşkınlıklar arası sürükleyen "ulaaan! ne güzelmiş be hayat!" nidaları yükselten oteller zinciri.
yüzde kırkbeş hissesi zengin adam Bill Gates'e ait olan şimdilik 77 otellik zincir. Geri kalan %55in 45'i arap iş adamı Prens Al Walid'e 10'u ve karar yetkisinin tamamı Kanadalı Sharp ailesine aittir.
vivaldi' nin her mevsimi kendi özellikleriyle ele alarak 12 ayı farklı enstrüman ve ritimlerle anlattığı, anne karnındaki çocukları bile büyülediğine inanılan başyapıtı.
en çok summer ' ını sevdiğim vivaldi eseri. en ünlüsü spring 'dir zannımca... sanırım atv haberlerin bitiş şarkısıydı bir ara...
ayrıca ihsan doğramacı da en çok summer 'ını severmiş. cenazesinde çalındı.
"l'atume(sonbahar)", "l'inverno(kış)", "la primavera(ilkbahar)", "l'estate(yaz)" olmak üzere 4 şahane konçertoyu içeren, türkçe'de "dört mevsim" olarak anılan, Antonio Vivaldi eseri.
Amatör kulaklarca dinlendiğinde dahi notalarla konçerto temasının mükemmel uyumu fark edilebilmektedir. mevsimlerin özellikleri enstürmanlarla dile getirilmeye çalışılmıştır. "la primavera"da örneğin, "l'inverno"daki ağır ritm kaybolur, nota değerleri düşer, baharın insan ruhunda yarattığı kıpırdanma hızlı keman notalarıyla betimlenir.
benim de favorim olan "l'estate"de devreye giren ve "adagio (ağır tempo)" tempo ile çalınan piyano, yazın tüm o sıcak ve parlak yüzüne rağmen, ardındaki burukluğu yansıtmayı ustaca başarabildiğinden, bu konçertoyu özel kılmış ve "dört mevsim" içinde ayrıcalıklı bir yere oturtmuştur.