Umberto Eco'nun yahudileri tarihin konu salağı haline düşürüp, "israil" soyu üzerindeki tüm gizemi dağıttığı, bir göstergebilim uzmanının alternatif okumaları ile "israil"in "ismail"e dönüşüp okuru batıni inançlar dünyasına sert bir girişe zorlayabileceğini gösteren şahane romanı.
nobel çocuğumuz orhan pamuk'un 'kara kitap'ıyla birçok benzer noktaları vardır.
bir romanda kaynakça olur mu? olur
konu umberto eco olunca bal gibi de olur.çünkü okuduğunu sadece roman zanneden okurun rağmına, eco semiyoloji disipliniyle tarihi tekrardan yazmaktadır.
not:can yayınları kitabı öyle küçük puntolarla yayımlamıştır ki romanı bitirene kadar göz bozukluğunuz olma ihtimali de her zaman sözkonusudur.o halde şu entry sizi ilgilendiriyor olabilir:(#1325571)
umberto eco'nun hiçbir roman türüne sokulamayan aşmış bitirmiş romanı. birçok edebiyatçı romanı sadece bilim-roman ya da eco-roman olarak sınıflandırıyor.
irrasyonel düşünenin 500 yıllık tarihinin 500 küsur sayfalık serüveni.
birçok okur ve edebiyatçı dan brown'un da vinci şifresi'ni yazarken bu eserden esinlendiğini söyler. bazı kesimler daha serttir; "adam foucault sarkacı'nı okumuş, biraz da içine popularistlik katmış parayı götürmüş!!..." derler dan brown için...
foucault sarkacı okunduğu zaman, anlaşılır ki, katolik inancın ne kadar alengirli nesnesi varsa, ( kutsal kase, kutsal kefen, vb. zart zurt ) hemen hepsinin altından tapınak şövalyeleri çıkmaktadır. bu umberto eco'nun görüşü değildir. ince ince alaya alır bu durumu. okuduğum en iyi kitaplardan biridir. tek yan etkisi, bu kitaptan sonra yığınla kefen, kase, şövalye kitabına ilham kaynağı olmasıdır.
sarkacın hızı ise yerkürenin dönme hızı * sin (sarkacın bulunduğu yerin enlem derecesi) formülü ile bulunur. bu formül ile yola çıkarsak jean bernard leon faucault bu deneyi ekvatorda yapsa idi dünyanın döndüğünü ispatlayamayacaktı. zaten tekrar düşünürsek sarkacı yapan adamın bunu da hesaplamış olacağından emin olabiliriz.
umberto üstadın tarih bilgisini sonuna dek kullanarak (ki bu durum bazen eziyet halini alabiliyor diğer tüm romanlarındaki gibi) "oluşturduğu" fan-bilimsel roman.
bir umberto eco romanı.
okumaya başladığımda yanlış hatırlamıyorsam 35. sayfadan sonra kitabı masanın üzerine bıraktım, 5-6 paket sigara aldım, bol miktarda kahve depoladım, su ısıtıcısını ve bir damacana suyu odama getirdim, yine bakkaldan kekti, bisküviydi ne bulduysam bir torba aldım getirdim, sonra geldim, yine okumaya başladım.
23 saat boyunca evden hatta tuvalet haricinde odadan hiç çıkmayarak tek oturumda bitirdiğim kitap.
mükemmel bir eserdir. kesinlikle okunmalıdır, tekrar okunmalıdır, tekrar okunmalıdır. tekr...
--spoiler--
"Güneş iyidir, çünkü bedenimize yaralıdır; akıllı olduğu için her sabah
yeniden çıkar. Demek ki , geri dönen her şey iyidir; geçip giden bir
daha da görünmeyen şey iyi değildir. insanın geçtiği yere,aynı yoldan
iki kez geçmeksizin geri dönmesinin en kolay yolu bir daire çizerek
yürümektir. Halka biçiminde kıvrılabilen biricik hayvan yılandır,yılanla
ilgili birçok tapımlarla söylencelerin varlık nedeni de budur; çünkü
güneşin geri dönüşünü göstermek için, bir suaygırını halka biçiminde
kıvıramazsın. Öte yandan, güneşi çağırmak için bir tören yapmak
gerekirse,en iyisi bir daire çizerek devinmektir;çünkü düz bir çizgi
üstünde yürürsen evinden uzaklaşırsın,bu yüzden de törenin çok kısa
kesilmesi gerekir. Bir kuttören için uygun biçim dairedir;panayırda ateş
yutan hokkabazlar da bilirler bunu,çünkü daire biçiminde
sıralanınca,herkes ortada kimin durduğunu görebilir; oysa bütün bir
kabile bir manga asker gibi düz bir çizgi üstünde sıralanırsa uzakta
kalanlar onu göremezler;işte bu nedenle, daire,dönemsel devinim,dairesel
dönüş,her tapımda kuttörenin temel öğelerini oluşturur."
--spoiler--
Kitap kabalistik bir düzende yazılmış. Açılışı keterle yani taçla başlatmıştır. Tanrı yahve önce noktayı yaratmış ve bu noktadan bütün evreni genişletmiştir.
Kitabın bölümleride sefirot ağacına göre düzenlenmiştir. Yani okuyucuya ezoterizmi anlatırken bir taraftanda ezoterik bir yolculuğa çıkarmıştır.
Bu yolculuk en büyük sırrı öğrenmeye yönelik içrek bir yolculuktur. Tüm metafizik öğretilerin temelinde olan aynı yolculuk.
Ve bir taraftanda batının bu öğretileri nasıl kıçından anladığınıda gösteriyor kitap.
Masonluk, tapınakçılık, gülhaç biraderleri ve bu akımların kökenlerinin şaşırtıcılığı aynı zamanda girdiği formlar vs. vs.
Modern insanların kör ve hayaperest bakış açılarıda giriyor işin içine.
Komploculuğun temelinde yatan sır aradığımız sırmıydı yoksa...
Çok uzattım kısaca umberto econun ustalık eseri duruyor karşımızda. Dört yıl sonra bir kez daha okurken bazı şeyleri nasıl atladığımı, kitabın asıl anlatmak istediği şeyi nasıl kaçırdığımı görüyorum.