Kimi dönem filmlerinde görüyorum. Fotoğrafın basılı olduğu kağıtlar hiç de fotoğraf kağıdına benzemiyor. Bu filmi çekenler hiç mi eski fotoğraf görmemişler diyor insan. Eski fotoğraflar böyle incecik kağıtlara basılmıyordu ki. Hepsi en az kartpostallar kadar kalın kağıtlara basılıyordu. Çoğunda çerçeve çizgisi yoktu. Kiminin kenarları böyle tırtıklı olur. Kiminin yuvarlatılmış. Yani eski bir fotoğraf ile yeni bir fotoğraf arasında dağlar kadar fark var. Bir şeyi yapacaksanız tam yapacaksınız.
Dört kişi parkta çektirmişiz,
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi...
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar...
Babası daha ölmemiş Oktay'ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.
Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz.