bugün

aşk, vazgeçilmez bir tutku.bir karesine binlerce anlam yüklenebilecek olgu.
fotoğraf bir tutkudur. fotoğraf sınırsız bir yaratıştır. fotoğraf şekillerle konuşmaktır. fotoğraf sonu gelmeyen bir keşfediştir. fotoğraf eleştirmek ve daha iyisini amaçlamaktır.
sanat olmadığı iddia edilen sanat. aslında fotoğraf tiyatrodan sinemaya geçiştir. kendine has bir estetiği vardır. bu yüzden sanattan sayılabilir.
(bkz: noah kalina)
(bkz: jonathan keller)
zaman geçtikçe çevreye kadraj gözüyle bakmanıza sebep olan, uğraş, elinizle makinanız dolaşırken bir çok yeni insanlarla tanışmanızı sağlayan büyü..
(bkz: röntgenci)
(bkz: Niko Guido)
ve tabi;

(bkz: John Peri)
kazım öz imzalı 2001 yapımı 66 dakikalık film.
(bkz: chema madoz)
Aşktır, hayattır, sevgidir; Bakmayı, görmeyi öğrenmektir;
dünyayı hapsedebildiğim, hapsederken özgürleşti(r)diğim, yeni bir dünyaya eskimiş bir küreden bakabildiğim....
hayatın değişen yüzüdür fotoğraf.*
zamanın dondurulmuş hali olsa da o dondurulan an'ın her ayrıntısını bünyesinde saklayabilen bir gizem..
herkesin çekeceği fotoğraf farklıdır.çünkü kimse her şeyi aynı şekilde görmez.bu yüzdendir ki fotoğraf bir algılama biçimidir.
en büyük hırsızlıktır. bir düğmeyle zamanı çalarsınız.
dondurulmuş ışık, zaman, mekan ve algı dörtgenidir.
gerçeğin yalnızca bir yüzünü yansıtan sanat.
fotoğraf kelimesi, yunanca photo ışık ve latince graph iz bırakmak sözcükleri birleştirilerek oluşturulmuş bir bileşik isimdir. kelime anlamı, ışık ile yazmaktır
buz, buzluktaki..
yönetmenliğini kazım öz ün yaptığı başrollerinde feyyaz duman ve nazmi kırık ın oynadığı 2001 yapımı orta metraj bir türk filmi...

--spoiler--
Bir savaşın karşıt saflarına giden iki gencin tesadüfen çakışan öykülerinin filmidir "Fotoğraf". ikisi de aynı otobüsle, yan yana koltuklarda ve gidiş nedenlerini birbirinden gizleyerek yol alırlar. Aralarında yolculuklara özgü bir tanışma, bir sıcaklık gelişir. Paylaşılan yol, sigara ve sıkıntıdan kalan bir iz, yoğun savaşın cephesinde, dostluğun düşmanlığa dönüştüğü fotoğrafın üstünde bir ezgi olarak devam eder. Donuk bir kare haline gelen o an, vücuda yayılan bir virüs gibi iletişim yollarından, büyük bünyeye yayılmaya başlar.

"Fotoğraf", dostluk olasılığı, militarizm, kirli savaş gerçekliği ve gözlerden uzak yaşanan acıların topluma bırakacağı silinmez lekeler üzerine tartışmak isteyen bir film.
--spoiler--
anılarımızı geleceğe taşıyan resimli kağıtlardır.
http://www.fotografya.gen.tr
--spoiler--
herkes, kendinde taşıdığı görüntünün ardında koşar.
--spoiler--
*
içinde dünya vardır;

gülümseyerek susanlar ve nazım hikmet deyince aklımıza hemen amiral willamson gelmiyor mu 66 santimetrekareye gülen o fotoğraflardan ankara gazetelerinde.........amerika bütçemize 120 milyon lira hibe etti, yüz-yirmi-milyon-lira...........gene o ankara semalarından hariçten gazeller okunmamış mıdır peki hiç tarihimizde? elbette okunmuştur, sular bütün köprülerin altından akmıştır dolaşmıştır da fotoğraflardaki dünyalara giren, yirmisekiz kavramla cümle kurmayı estetikle birleştiren nice vatan fedaileri kendilerini, kara puntolu başlıklarını o sularda yıkamayı bilmemişlerdir. demek ki insanoğlunun bir fotoğrafta da olsa içine girdiği dünyadan çıkarken beraberinde getirmesi gereken sonuçlar vardır. yoksa ansiklopedinin dizlerin üstüne verdiği kızıl izler ertesi sabaha geçecek, sevgilinin sabah ereksiyonu heyecanında morluklara dönüşecektir. girip çıkıp da artema olmamak adına "ben fotoğraf sanatını öğrendim", "ben fotonun kristal berraklığında süzüldüm" demek de gülümseyen yüzlere, en az "fotoğraf sanatçısı ve biothermal feylesof inside" stickerlarının elimize yakıştığı kadar yakışacaktır.

**** ***** *****

fotoğrafın içindeki dünyalarda hazmı keşfeden sağlıklı beden sahipleri hazmettikleri şeyleri ne yazık ki fotoğrafın dışına çıktıktan sonra sağa sola bırakmalarıyla, izmir efelerinin çayda çıra oyunlarına konu olmuşlar, toplumsal bir eğlence, folklorik bir esans halinde kaynaşmışlardır kültürümüze. öte yandan deprem günlerindeki fotoğraf dünyalarından anımsadığımız ped dağıtan kızılay görevlileri üzerine düşeni yapsaydı, o artan pedler sözlükte ihtiyacı olanlara dağıtılsaydı fazla fazla, kanamalar context dışına da taşmazdı berrak fotonların gölgeleri gökyüzünden sendromlara devşirirken kendini ey bilge kişi seni kan tutar ibrahim sadri şiirselliğinde....................

**** ********* ***********

her fotoğraf bambaşka dünyalara açılan bir penceredir örneğin. bazen "gerçeğin sadece gerçeğin söylendiği" bir dünya olur, bazen "zamanın derinliklerindeki dünya" da olur. ama bir dünyadır hep. çünkü dünya hayattır. hayat beyazda, güneşte, içimizde ta içimizde* bir yerlerdedir, baktıkça yaşanır, durdukça anlaşılır olandır hayat. o yüzden bakıp bakıp üzerine konuşmak gerekir günlerce, çünkü neden? çünkü sindirim sistemi faaliyeti engellenemez, yenilen bitirilen şeyler bir şekilde çıkmak zorundadır, ister entrye ister gizli bakınıza, fışkırır hayat damarlarımızdan.