anı ölümsüzleştirme eylemidir. Bu şey çok eğlencelidir efenim, sıkıntıya birebirdir. Hele bir de muhteşem kareler yakalıyorsan senden mutlusu yoktur. Güzel bir hobidir.
amatör de olsa ilgilenen kişiye tüm özel günlerde 'ee artık bizi de çekersin' 'göster bakalım yeteneklerini' gibi laflarla her durumda herkesi çekme zorunluluğu varmış gibi hissettirilen eylem.
ayrıca bir tutku, bir bağımlılıktır. ama öyle ortamlarda filan değil.. sabahın ilk ışıklarında herkes uyurken, makineni alıp tek başına bilmediğin yerlere gidip güzel kareler çektikten sonra alırsın esas tadını.
belli bir konsept olmadan çekilen fotoğraf muhtemelen hiç bir anlam ifade etmeyecektir. fotoğraf çekerken kompozisyon her zaman önemlidir eğer bir portre resmi çekiyorsanız ve bunu habersiz şekilde çekecekseniz çok dikkatli olmalısınız. zira farkına varıldığında hem küfür yeme ihtimaliniz, hemde fotoğraftaki kompozisyonu yansıtamama ihtimaliniz yüksektir.
öyle bir şeydir ki, sizi şekilden şekle sokar. o an trans halindesinizdir, ne halde olduğunuzu anlamazsınız. sadece fotoğrafını çekeceğiniz şeye odaklanmışınızdır. sadece onu düşünürsünüz. bir poz yetmez, değişik açılardan da çekersiniz bir de, ve değişik ayarlamalarla da çekersiniz. başka birisi sıkılır, anlam veremez ama sizin için bir terapi gibidir. sırf fotoğraf çekebilmek için değişik yerlere gidersiniz, gruplara üye olursunuz, gezilere, eğitimlere katılırsınız. kısacası tüm hayatı kapsayan bir hobidir fotoğraf çekmek. modası geçmez.
daha sayamadığım diğer bütün güzelliklerinin yanısıra çok pahalı bir hobidir. en kötü tarafı da budur. onun haricinde benim vazgeçemeyeceğim bir hobidir.
Fotoğraf çekmek, sadece düğmeye basmak demek değildir. Eğer doğru yerden bakmayı bilirsen, her şeyin arkasında bir güzellik görürsün. işte o güzelliği yakaladığın zaman iyi bir fotoğraf çekmiş olursun.
kimi zaman bokunu çıkarmaktır. çiftler örneğin, özellikle kız istiyor diye metrekare başına 3 poz (bu da en az). başıma da gelmiş bir olaydır. kız arkadaşımla yemekteyiz. garson geldikçe fotograf makinasını adamın eline tutuşturup, fotografımızı cekmesi icin ricada bulunuyor. garsonda bana "allah kolaylık versin" der gibi bakıyor tabi bu arada. bu olay 3-4 kere oluyor aynı yemek masasında. en sonra "yeter mna koyim, yemeği boğazıma dizdin" dememle sona erdi muhabbet ama dargın ayrıldık o gün. aramız şimdi cok iyi en azından aynı hatayı yapmıyor.
şimdilerde facebookta boy göstermek için, büyük-küçük, nene-dede herkesin yemek-içmek, yatmak-sıçmak, düğünlerde göbek atmak gibi faaliyetlerini pozlandırmakdır. "dolu dolu yaşıyoruz biz" kanıtıdır.
çocukluğumdan bu güne gelebilen tek hobim, türlü türlü şeyler denedim kimisi uzun kimisi kısa sürdü ama fotoğraf çekmekten hiçbir zaman sıkılmadım. ilk profesyoneel makinemi alabilmek için çektiğim maddi sıkıntılar, eğitim için debelenişlerim, uzun süren projeler için tabanlarım patlayana kadar gezmelerim hepsi ama hepsi çok değerli anılar benim için. Bir kez bulaşınca bırakması çok zordur ama bırakmayı kim isterki.