genelde lüks otellerde olur bu tip fotografcılar. kendinizi hollywood starı zannedersiniz çünkü her adımınızda sizi cekmek isteyen bir fotografcı yanınızdadır. elinde sonunda yalvara yakara ikna etmelerine ragmen, çektikleri fotograflarıda begenemezler. yok abicim kafa söyle dursa daha iyiymişte, hafif sert baksan daha havalı olurmuşta. birde işin güldürme kısmı var. hiçbir zaman doğal bir hal alamayız o fotografcı 'biraz daha gül' dedigi zaman. aga içimden böyle geliyor yani daha ne zorluyorsun. *
yaşadığım trajikomik olayı hatırlatan fotoğrafçıdır.
-baş biraz yukarı, hafif sağa.. evet, gülümseyin.
+abi ben gülünce iyi çıkmıyor böyle çek.
-olur mu canım öyle, gül sen.
+yok abi, valla iyi olmuyor.
-gül sen, bi poz daha çekeriz.
çok küçüğüm, hayal meyal hatırlıyorum. vesikalık fotoğrafımı çektirmek için oturtmuşlar böyle pufidik bişeye, somurtmuş bekliyorum. noluyo anlayamamışım zaten. karşımda bi adam makinenin başında bana yok başını kaldır bilmemne falan dedi, hadi bunları yaptık şimdide biraz gülümse... yok, gülemiyorum. annem fotoğrafçının arkasından, fotoğrafçı karşımdan hadi gülümsede çekelim diye yakınıyolar. yok abi gülemiyorum. neyse bunlar baya bi benle uğraştılar heralde yok olmayacak böyle abla bu şekilde çekiyorum dedi... bana bir kriz geldi zor toparlandım. bu seferde susturamadılar. *
dişlerinizi de göstermenizi isteyen, sizden çok kendisi gülen, güldüğünüzde pozitifliğin resime yansıdığının inancında olan, azimli fotocudur.
(bkz: 333)
sağlam espriler yapıp doğal gülüşünüzü yakalıyorsa sempatik olandır. ama gevşek gevşek az daha biraz daha diye kapı aralıyormuş gibi konuşanları es geçiniz.
Bizim fotoğrafçı Mustafa amca vardı. Bizim tüm akrabalar en az 2 kere fotoğraf çekinmiştir. Her gittiğmizde aynı esprileri yapardı ama her zaman güldürürdü bizi. Babamı güldüren ender kişilerden biriydi.
Tabi ki her esnaf gibi, çağa ayak uydurumadığından emekli olup gitti.