Edebi olanla çok yapay, iğreti, kafiye düşmanı olanın arasında kalmaktır.
Şimdi bu karmaşayı her şeyi doğru kullanma meraklılarının 2004'ten itibaren ortaya çıkarttılar.
Türk sinemasının gizli kahramanlarından 1965 yapımı sevmek zamanı filminde kızın resmine aşık olan adamı anlatır. Filmde milyar tane "resim" lafzı geçer, bi kere fotoğraf denmez.
Ayaz havada elleri cebinde gezen Barış manço sürekli resimi kullanırdı, yeni türkü, zeki Müren, müzeyyen Senar, dün gece resmini öpüp yatan cengizKurtoğlu, resmine bakıp özlem gideren ferdi tayfur ve nice şair, yazar.
Uzun lafın kısası bundan sonra zoraki söylettirilmiş fotoğrafı değil de edebi olan resmi kullancam. Buradan tüm kamuoyuna, cumhurbaşkanına, yerel ve ulusal ve de enternasyonal medya kuruluşlarına duyurulur. Gelin siz de o dandik kelimeyi kullanmayın.
fotoğraf gerçek olduğu varsayıldığı için göze güzel gözükür. insan gözünün gördüğünü gerçek kabul edersek şayet; fotoğrafta ekrana yansıyan görüntü çoğu zaman insan gözünün göremeyeceği detaylara sahiptir. bu da fotoğrafı gerçek temelleri olan fakat; gerçek olmayan bir disiplin haline getirir.
1- fotoğrafı cüzdanında taşırsın, resmi taşımazsın, ***
2- fotoğraflara herkes yorum yapar, resimde o biraz sıkar,
3- kötü fotoğraf yoktur az photoshop vardır, kötü resim yoktur sanattan anlamayan insan vardır. *
fotoğraf ne kadar mükemmel olursa olsun zaten oluşmuş bir görüntüyü kopyalamaktır, oysa resim tamamen yapanın hayal gücüne bağlıdır henüz çizilmemişse olmamış demektir yani çizilmesi, yaratılması gerekir. fotoğrafçı fırsatçıdır, resimci ise üreticidir...
fotoğraf mağaranın duvarına yansıyan ışıkken, resim o ışığa tepki veren duygudur. ancak yansıyan ışığa bakarak kaydedilen de benzer bir duygudur. bu nedenle duygu ve haz açısından bir farkı yoktur.
bir yazar için fotoğraf, ortamı olduğu gibi tasvir etmek, ortamı kişinin gözünde olduğu gibi canlandırmaktır. lakin yine bir yazar için resim çizmek, ortamı tasvir ederken olduğu gibi anlatmak değil kendinden de bişeyler katmaktır.