"Bir sıkıntı yok. Merak etmeyin. Korkacak bir şey yok. Selamlar.
Beyrut 1984"
Babam düz adam, ne güzel. Ben olsam lübnan'ın portakal bahçelerinden girer, sünni ve dürzilerin içinden çıkardım. Kiliselerde okunan arapça ilahilere feyruz'un sesini yakıştırır, hizbullah'ı ve ortadoğu'da dağıtılan kartları anlatırdım. Babam düz bir adam. Ona mukabil eğri, çatallı, ayrımlı ve patikalı, soyut biriyim. Bu yönümü bilmez babam, pek sesleşmeyiz. Ama bazen konu komşu akraba varken, ben bu çocukta besmeleyi mi unuttum bakışını yakalamıyorum değil. Ne yapayım baba? Sen ağaç değilsin ben armut değilim. Ağaç demişken... "Bisus imansız!" susarız, sıkıntı yok.
ama bazen önemli sırları aydınlatmaya da yaradığı olur. mesela benim doğum tarihim uzun süre bir bilinmeyen olarak kaldı. babam nüfus cüzdanı alırken doğum tarihimi tam hatırlayamadığı için (çünkü evde doğmuşum ve nüfus cüzdanını ta 4 yaşımda almış babam) rastgele bir tarih söylemiş. kayıtlara da alakasız bir tarih geçmiş. aralık ayı. annem temmuz'da doğduğumu söylüyor, abim, ablalarım yazın doğduğumu hatırlıyor ama tam doğru günü hatırlayan yok.
babamın da böyle yıllardır yatak odalarında çerçeveli bir gençlik fotosu dururdu, şifonyerin üzerinde. annem bir gün temizlik yaparken düşürmüş kırılmış camı filan. Annem fotoyu çıkarmış çerçeveden, fotonon arkasında babamın "18 temmuz 1983 pazartesi gecesi ikinci oğlum dünyaya geldi" diye notunu görmüş. gayrimeşru bir çocuğu olmadığına göre, ben de gerçek doğum tarihimi böylece öğrenmiş oldum. gerçek burcumu öğrenmiş oldum.
Seneler sonra okunduğunda güzel şeyler hissettiren aynı zamanda da hüzünlendiren yazılardır.
Babaannem vefat ettiğinde evindeki eski albümleri almıştık kurcalarken arkalarında osmanlıca, yunanca yazılar yazan fotoğraflar görmüştük. Keşke kendim okuyabilseydim.
dijital fotoğraflar ve hatta f.book vb. olmadan önce, hatıra olsun diye dosta/sevgiliye verilen fotoğrafların arkasına yazılan yazılardır.
"kenarlarından solmaya başlayacak renkler, belki bir köşesinden yırtılacak hatta birazcık. ama biliyorum, yıllardır açılmamış bir kutunun dibinde de olsa, senin olduğun yerde olacak bu fotoğraf. seninle kalacak her daim..."
insanın içerisinde hem hayret, hem sevinç, hem de burukluk oluşturan yazılardır.
hayret vericidir; çünkü yanınızdaki yamacınızdaki insanları o karede görmek ve arkadaki yazıyı okuyup "o anki" durumu hayal etmek, zihninizde "vay be.." ünlemini peydahlar.
sevinç verir; çünkü o karedeki bireylerin de bir zamanlar genç ve hayat dolu olduğuna, yazıları da okuyarak şahit olursunuz.
burukluk katar; çünkü geçip giden yıllar insanın içini acıtır. hele ki o karede ve yazılardaki birileri hayattan göçmüşse, o zaman insanın gözleri de dolar.