Aynı fotoğraftan defalarca kez çekemezsin, çektiğin fotoğrafta gözün kapalı mı ağzın yamuk mu çıkmış, fotoğraf yanmış mı bilemezsin. Basarsın 36 tane fotoğraf. işte albüm bu aşamada devreye girer. Albümdeki fotoğrafların bir sırası vardır muhakkak. Bir de iyi bakın bazı fotoğrafların altında beğenilmemiş ama atılmaya da kıyılamayan fotoğraflar vardır.
özünde bir kültür olan, düne dair birkaç güzel karenin saklandığı hayat koleksiyonudur. insanın çeşitli anlarına dair küçük tebessümleri, kimbilir belki boyundan büyük yaralar açabilen anıları barındıran fotoğraf muhafızı...
gelişen teknoloji ile birlikte günümüz dünyasındaki derin boşluklardan birisidir fotoğraf albümleri. artık dijital fotoğraflar çekiliyor, bilgisayarlar aracılığı ile üzerinde oynanıyor ve her erkek brad pitt, her kadın angelina jolie oluyor... beğenilmeyen fotoğraflar yakılmıyor, bir tuşla hayatımızdan çıkıyor. çocuklar anne ve babalarının düğün fotoğraflarını ücra bir "yeni klasör" içinde ilk format yeme tarihine dek muhafaza ediyor. elektronik çerçevelerin yanmış belleğinde silinip gidiyor kimileri de... korunmak istenen fotoğraflar cd'lere yazılıyor ve isimsiz bir cd olarak bahar temizliklerinde onlar da kurban veriliyor.
yaşanmış anın değeri de o kadar bir ömre sahip oluyor işte. oysa siyah beyaz da olsa yıllara meydan okuyan onlarcası var... dijital fotoğrafları, üzerinde ufak oynamalar yaparak çıkarttıranlar da yok değil ama onlar da pek bir samimiyetsiz duruyorlar. gerçek sahipleriyle alakasızca hem de.
her çevirdiğiniz sayfada birkaç yıl içerisinde savruluveriyorsunuz. ileri-geri ve sonunda ulaştığınız yer gene gerçekler... doktor brown'ın, kulakları çınlasın şimdi çevirdiğim sayfaların hışırtısından.
artık kimse fotoğraf albümü yapmıyor! buna hayıflanan tek ben olmalıyım sanırım.
ben ileri de misafir gelince çocuğumu mahcup eden annelerden olacağım ve sevgilisine "bak bizimkinin bıdık halleri, ağlarken, kaka yaparken, palyaçodan korkarken bla bla..." koca fotoğraf albümlerini serip göstereceğim.
bizimkinin sevgilisi de "ehe ehe bunlardan kaldı mı ya... aaa çok komik uhaa!" diye haykırırsa onay vermem. bizim aileye gelen sevsin böyle geçmişe ait entel şeyleri canım.
ve ben ki yine bir nesneden geldim buralara. fotoğraf albümü kültüründen sıyrılmayın. somut bir nesnenin verebildiği mutluluğu pixeller veremez.
hem neyleyim ben torunumu özlediğimde koynumdan çıkarıp öpemediğim fotoğrafı arkadaş!
tanım: teknoloji devrimleriyle yok olmak üzere olan gelenek.
dijital fotoğraf makinesinin yaygınlaşmasıyla, bilgisayardaki klasör adı haline gelmiş, eskinin cicili bicili fotoğraf defterleri. fotoğraflar özenle seçilir, özenle yerleştirilirdir. albüm dolduktan sonra, yeni albüm alınana kadar yeni çekilen fotoğraflar yaprakların arasına konurdu.
artık geçmişte kalmış, kaybolmaya başlamış bir adettir. Eskiden filmli makineler kullanırdık, 36lık filmler biran önce dolsun da çektirdiğimiz fotoğrafları görelim diye sabırsızlanırdık, filmin bitmesini bekler bi heyecan fotoğrafçıya götürür yıkatmaya verirdik, bu kez "yarın olsun da fotoğrafları alayım biran önce" diye daha büyük bir heyecanla beklemeye başlardık. artık dijital makinelerle çektiğimiz fotoğrafı anında görebiliyoruz, bilgisayara yüklüyoruz, albümümüz facebook oldu. Eş-dosta,çoluk-çocuğa kucaklarına koyarak göstereceğimiz,yıllarca saklayacağımız albümlerimiz yok artık. Bilgisayarın,cd'nin başına birşey geliyor ve tüm o çektirdiğimiz fotoğraflar da gün geliyor kaybolabiliyor.