Sayısalcılar beni daha kolay anlıyacaklardır.
11.sınıf kimya müfredatında kuantum katsayıları diye bir konu vardı.
O konun içinde spin kuantum sayısı diye bir katsayı vardı. Bu katsayı bize elektronun dönme yönünü gösterir.
spin kuantum sayısı +1/2 ise elektron saat yönünün tersine doğru dönerken, spin kuantum sayısı - 1/2 olduğunda elektron saat yönüne doğru dönecektir.
Şimdi işler biraz karışıyor.
Çift yarık deneyi sonrası bilim insanları elektronun ve fotonun hem tanecik gibi hem de dalga gibi davrandığını kanıtladılar.
Einstein de bu durumu yani elektronun ve fotonun hem tanecik hem de dalga gibi davrandığını anlamak için bir deney yapmaya karar verdi.
Einstein bir orbitaldeki bir elektron çiftini ayırarak deneyi gerçekleştirdi. Ayrılan elektron çifti aralarındaki mesafenin uzaklığına bakılmaksızın birbirlerine göre ters dönüyorlardı.
Yani birisi saat yönünde dönerken diğeri saat yönünün tersine dönüyordu. Albert Einstein da bu elektronların ışıktan hızlı anlaşamayavaklarını düşündüğü için elektronların birbirlerinden ayrılırlarken bilgi alışverişi yaptığını düşense de bu düşünce de 1960'lı yıllarda yıkılacaktı.
Yani aralarındaki mesafenin uzunluğu fark etmeksizin iki foton bilgi alışverişi yapıyordu.
Bu da birgün ışınlanmanın olabileceğinin kanıtıdır işte.
aynı kuantum mekaniksel duruma sahip "eşparçacıklar" arasında gerçekleşir. bu parçacıkları birbirlerinden ne kadar uzaklaştırdığınıza bağlı olmaksızın, parçacıklardan birinin kuantum durumunu değiştirdiğinizde, diğerininki de değişir.
yani?
yani, parçacıklar birbirlerinden çok uzakta da olsa, süperpozisyon halindeki dolanıklığı sürdürürler. siz bunlardan birine ilişkin bir bilgiyi elde ettiğinizde de, otomatik olarak diğerininkini de anlamış olursunuz. olayın aşırı derecede basitleştirilmiş hali budur.
buna, tekini uzakta yaşayan bir arkadaşınıza gönderdiğiniz bir çift ayakkabıyı örnek olarak gösterebiliriz. tabi ki %100 uygun bir örnek değil, ama olayı biraz olsun zihinde canlandırabilmek için yeterli. ayakkabının sağ tekini arkadaşınıza postaladınız. arkadaşınız bu kutuyu açtığında, görmemiş olsa bile sizdeki tekin sol ayakkabı olduğunu bilecek. işte kuantum dolanıklığa konu olan eşparçacıklarda da durum buna benzer. birinin, mesela spin durumunu bilmeniz, diğerininkini de bilmeniz anlamına gelir.
her ne kadar bu yöntemle ışık hızında bilgi iletilebilir mi gibi soruları akla getirse de, bu -en azından şu an için- mümkün değil. bunun 2 nedeni var. birincisi; istediğiniz bir bilgiyi bu şekilde iletemiyorsunuz. elde ettiğiniz bilgi tamamen rastlantısal. ikincisi; bu yöntemle, ışık hızında mesaj iletebilsek bile, mesajı çözümleyecek aletler yine klasik mekaniğe uygun hızlarda çalışıyor olacak ve mesajımız karşı tarafça, ışık hızıyla anlaşılamayacak.
bu bilgiler teorik mi? hayır. deneyleri de yapıldı. daha önce dünya üzerinde, son olarak da dünya yörüngesine kuantum dolanıklık yoluyla "ışınlama" gerçekleştirildi. bununla ilgili ilk başarılı deney 1993'te yapıldı. bunun dışında, yakın zamanda (yanılmıyorsam 2010'da) kanarya adaları'nda bir deney gerçekleştirildi ve yaklaşık 150 km öteye kuantum ışınlama başarıldı.
çin ise, 2017'de dünya yörüngesindeki bir uyduya kuantum ışınlama yapmayı başardı.
bu teknoloji şimdilik insan ışınlamaya yaramasa da, kuantum bilgisayarlar için faydalı olacağı öngörülüyor.